Kurbiyetin kutuplaştığı zamanlar

İnsanı Allah’tan uzaklaştıran çok sayıda şey var. Ama bunların hemen hemen hepsi nefs kaynaklıdır. Daha doğrusu, nefsin gayr-i meşru istek ve arzularından kaynaklanır. İnsanın Allah’a yaklaşması ise bu istek ve arzularla olan münasebeti kesmekten geçer.

ARAPÇA bir kelime olan “kurban”, maddî ve manevî anlamda Allah’a yakın olmak yani Allah-u Teâlâ’ya yaklaşmak, Allah-u Teâlâ’ya yakınlık sağlamak için belli bir vakitte belli türlerden bir hayvanın kesilmesini ifade eder. Yani kurban, Allah-u Teâlâ’ya yaklaşmanın, yakınlaşmanın, Allah-u Teâlâ ile kurbiyeti artırmanın bir sembolüdür.

Yarından itibaren başlayacak ve 4 gün sürecek olan bu kutlu bayram, taabbudi yönleri de olan bir bayramdır. Yani kurban ibadeti, en nihayetinde sebep-sonuç ilişkisi aranmaksızın, bir hikmete bağlanmaksızın, aklın muhakemesine başvurulmaksızın, sadece Allah’ın emri olduğu için yapılan bir ibadettir. Fakat kurban ibadetinin fert ve toplum açısından yararı daha görünürdür. Küslerin barışması, birlik ve dayanışmanın pekişmesi, yardımlaşmanın canlı tutulması, sosyal adaletin sağlanması, cimrilikten insanın uzaklaşması, cömertliğin teşvik edilmesi gibi çok sayıda fert ve toplum yararı barındıran kurban ibadeti, insanı Yaratan’a yakınlaştırdığı için bir kulluk bilincini de ortaya çıkarıyor.

İbadetlerin ahkâmı olduğu gibi adâbı, edebi, hatta esrarı da vardır. Kurbandan maksat insanın Allah’a yakınlaşması olduğu için, kurban ibadetinin esrarı da insanı Allah’a yaklaşmaktan uzaklaştıran şeylerden uzaklaşılmasıdır. Kurbanî bir ifadeyle dile getirecek olursak, Allah-u Teâlâ’ya yakınlaşmayı engelleyen bir şey varsa, ilk önce onunla ilişkiyi kesmek, kurban ibadetinin esrarıdır.

İnsanı Allah’tan uzaklaştıran çok sayıda şey var. Ama bunların hemen hemen hepsi nefs kaynaklıdır. Daha doğrusu, nefsin gayr-i meşru istek ve arzularından kaynaklanır. İnsanın Allah’a yaklaşması ise bu istek ve arzularla olan münasebeti kesmekten geçer.

Hiç şüphesiz nefs, çok geniş bir alanı ifade ediyor. İnsanın mala ve dünyaya olan arzuları, tamahları ve şehveti, “nefs” kavramının içerisine giriyor. İnsan, nefsinin gayr-i meşru istekleri doğrultusunda cevap vermeyi kestiğinde, Allah-u Teâlâ’ya yakınlaşıyor. Allah’a yakınlaştıkça kendini tanımaya başlıyor. Kendini tanıdıkça Allah-u Teâlâ’yı hakkıyla bilmeye başlıyor.

Hazreti Peygamber (sav), “Kendini bilen, Rabbini bilir” diyerek bu gerçeğe işaret ediyor. İnsan kendisini tanıdıkça nefsin dayatmalarından sıyrılıyor.

Kurban ibadetinin barındırdığı bu esrarı çözememiş olan insanlar, kurban ibadetinin altındaki derin mânâyı sezinleyemediklerinden kurban ibadetini çok yavan bir şekle sokuyorlar. Ondan sonra kurban edeceği hayvanın boyu ve kilosu gibi şeylere saplanıp kalıyorlar.

Yarından itibaren küsler barışacak, birlik ve dayanışmamız pekişecek, yardımlaşma ve dayanışma canlanacak, cömertliğin ne kadar güzel bir haslet olduğu bir kez daha görülecek. Fakat bunların sadece dört günle sınırlı kalmaması ve tüm bir yıla hâkim olması gerekir. Onun için de en kadim ibadetlerden olan kurban ibadetinin altındaki o derin mânâya odaklanmak ve ondan pay almak gerekir.

Birlik, beraberlik ve dayanışmaya en fazla ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde, kurban ibadetinin altındaki bu derin mânânın hepimizi kuşatması dileğiyle…

Kurban Bayramınız mübârek olsun!