Kuntz’un gözyaşları

Topun başına geçen Kaptan meşin yuvarlağı filelerle buluşturunca, sahadaki coşku tribünlere, oradan da tüm yurt sathına yayılmış oldu. Kuntz, “kırılma noktası” olarak gördüğü karşılaşmadan alınan galibiyetle, üzerindeki baskıyı ve stresi azaltmış, umutlarımızı da son maçlara taşımayı başarmıştı. Ama ağlıyordu…

1923 yılında Şehzadebaşı’ndaki Letafet Apartmanı, Yusuf Ziya Öniş başkanlığında tarihî bir toplantıya tanıklık etmektedir: “Futbol Hey’et-i Müttehidesi” adıyla Türk Futbol Federasyonu kurulmuş ve 21 Mayıs 1923 tarihli başvuruyla FIFA’nın 26’ncı üyesi olmuştur.

İlk maçına 26 Ekim 1923 tarihinde Romanya karşısında çıkan Türk Millî Futbol Takımımızın başında Ali Sami Yen vardır. Zeki Rıza Sporel’in attığı iki golle tarihe geçtiği karşılaşma, 2-2’lik skorla sonuçlanır.

98 yıllık tarihinde, Şenol Güneş yönetiminde 2002 FIFA Dünya Kupası ve 2003 FIFA Konfederasyonlar Kupası’nda aldığı üçüncülük derecelerine 2008 Avrupa Futbol Şampiyonası’nda Fatih Terim yönetiminde elde ettiği üçüncülük madalyası ile bir yenisini eklemeyi başarmıştır…

Kuruluşunun üzerinden bir yıl geçtikten sonra, 17 Haziran 1924 tarihinde Helsinki deplasmanında Finlandiya’yı 4-2’lik skorla geçerek ilk galibiyetini alan Millî Takımımız, 600’üncü maçını 11 Ekim 2021 tarihinde Letonya ile oynadı ve 90+9’uncu dakikada Burak Yılmaz’ın penaltıdan attığı golle 2-1’lik son galibiyetini aldı. Bu sonuçla 2022 FIFA Dünya Kupası finallerine katılma umudumuzu son iki maça taşımış olduk.

29 Ekim 1951 tarihinde Ali Sami Yen’un ilk kez oturduğu teknik direktörlük koltuğuna Cihat Arman, Gündüz Kılıç, Eşfak Aykaç, Coşkun Özarı, Metin Türel, Özkan Sümer, Mustafa Denizli, Fatih Terim, Şenol Güneş, Ünal Karaman, Ersun Yanal, Oğuz Çetin ve Abdullah Avcı gibi yerli isimlerin yanı sıra, aralarında Billy Hunter, Ignace Molnar, Peter Molloy, Sandro Puppo, Nicolae Petrescu, Kalman Meszöly, Sepp Piontek, Guus Hiddink ve Mircea Lucescu’nun yer aldığı 60 farklı teknik adam oturdu. Bu koltuğa son oturan isim ise, Beşiktaş’tan hatırladığımız Alman Stefan Kuntz oldu.

İkinci Şenol Güneş döneminden sonra 20 Eylül 2021 tarihinde göreve getirilen Kuntz, en son, Almanya U-21 Millî Futbol Takımını yönetiyordu. Kuntz ayrıca, 2017 UEFA Avrupa 21 Yaş Altı Futbol Şampiyonası’nda ülkesine U-21’de ikinci şampiyonluğunu yaşatmıştı.

Hatırlanacağı üzere, 58 yaşındaki teknik adam, Letonya maçının bitiş düdüğüyle birlikte duygularına hâkim olamayarak gözyaşı döktü. Bir teknik direktörün takımının kazanması ya da kaybetmesi durumunda gözyaşı dökmesi “olağan” karşılansa da, o bir Alman’dı ve Türk Millî Takımını yönetiyordu…

Onun gözyaşlarına boğulduğu anı izleyiciyle paylaşan kameraların dışında, o duygusal reflekse kendi ekibi de şahitlik ediyordu. Şahitlik etmekle kalmadılar, her biri omzuna el atarak destekleyip teselli ettiler.

Kuntz, beklentisi yüksek bir takımın başına gelerek risk almıştı aslında. Kısa süre içinde tersine giden şeyleri düzeltmesi, en önemlisi de takımı elemelerden -ikinci olarak da olsa- finallere taşıması bekleniyor.

Bir ay içinde kurduğu takımın iyi oyun anlayışıyla her maçtan galibiyetle ayrılmasını o da çok istiyordu ama çok iyi oynadığımız ve ezici üstünlüğe sahip olduğumuz, ilk maçta 3-0 deplasmanda yendiğimiz Norveç’e Kadıköy’de takılarak hayâl kırıklığı yaşamıştık ve 1-1’lik skor, bizi ikinciliğe taşımaya yetmemişti.

İşte bu baskıyla çıkılan Letonya maçı, bir anlamda ya devam ya da tamam mücadelesiydi. İstediğimiz sonucu almaktan bir hayli uzak göründüğümüz mücadelede zaman zaman öne geçme şansı yakalasak da, dirençli bir futbol sergileyen ve fizik gücü yüksek olan Letonya kendi kalemize attığımız golle öne geçince, umutlarımız iyiden iyiye azalmıştı. Ancak sahneye Serdar Dursun çıktı ve maçı 1-1’e getirerek rakibe karşı baskı kurmamızı sağladı.

4 dakikalık uzatma kararından sonra gol yollarında sonuç aramayı sürdüren Millî Takımımız, Burak Yılmaz’ın düşürülmesi sonrasında VAR’a giden orta hakemin penaltı noktasını göstermesiyle bütün hava değişti. İstanbul’daki 3-3’lük maçla başlayan düşüşümüz, Avrupa Şampiyonası dâhil, bu maça kadar devam etmişti. Şimdi talih bizden yanaydı!

Topun başına geçen Kaptan meşin yuvarlağı filelerle buluşturunca, sahadaki coşku tribünlere, oradan da tüm yurt sathına yayılmış oldu.

Kuntz, “kırılma noktası” olarak gördüğü karşılaşmadan alınan galibiyetle, üzerindeki baskıyı ve stresi azaltmış, umutlarımızı da son maçlara taşımayı başarmıştı.

Ama ağlıyordu…

Ya Millî Takımı çok sahiplenmişti ya da geçmişte ekmeğini yediği ülkeye vefa borcunu ödemek istiyordu. Belki de kariyerine yeni bir başarı ekleme hırsının göstergesiydi...

Ne olursa olsun ve ne derseniz deyin, yerlilerde görmediğimiz sahiplenmenin duygusal tezahürü açısından son derece kıymetleydi Kuntz’un gözyaşları.

2022 FIFA Dünya Kupası Avrupa Elemeleri G Grubu’ndaki maç, Türkiye’nin çıktığı 600’üncü maçtı ve elde edilen başarıyla, galibiyet ve mağlûbiyet sayılarımız (228) eşitlenmiş oldu. Serdar Dursun, çıktığı ilk millî maçta golle tanışırken, Kuntz ise ilk galibiyetini almış oldu. En önemlisi ise, uzun bir süredir diş geçiremediğimiz, 1924’ten bu yana yenemediğimiz Letonya’yı 6 maç sonunda yenen A Millî Futbol Takımımızın yeni bir başlangıca imza atmış olma ihtimâli…

Millî Takımın son teknik patronu Kuntz, her teknik direktör gibi tartışılabilir. Ama “adanmışlığı”, tüm tartışmaları sonlandırır cinstendi ve örnek olma özelliği taşıyordu.

2022 FIFA Dünya Kupası, kırmızı beyazlı renklere sahip Türk seyircisiyle zevkli hâle gelecektir. O umut ve o inançla, Kuntz’un gözyaşlarına mendil uzatıyoruz…