DEMOKRATLARIN ABD
Başkan adayı Joe Biden’in Türkiye ve Cumhurbaşkanımız Erdoğan hakkındaki
“skandal” sözleri gündemimize bomba gibi düştü.
Joe Biden’in, başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere, Türk
siyâsî meseleleri, Kürtler, Doğu Akdeniz politikalarımız, Türk-Rus ilişkileri
ve Türkiye’nin bölgesel gelişmelerdeki duruşu hakkında oldukça saldırgan,
hâdsiz ve küstahça açıklamalarda bulunduğu ortaya çıktı.
İktidar kesimi, sıradan bir isim olmayan, şimdilerde ABD’nin
Demokrat Başkan adayı olan zâtın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı açıkça hedef alan,
kendinde iç ve dış siyâsî politikalarımıza kadar karışma cüreti bulan ve
muhalefeti açıkça destekleyen Biden’i oldukça sert bir biçimde eleştirdi.
Muhalefet kesiminden epey bir süre ses çıkmadı. Kamuoyunun
tepkisi üzerine zoraki bazı açıklamalar yaptılar. Yalnız muhalefetin eleştiri
oklarının ana hedefi Joe Biden veya yaptığı hâdsiz açıklamalar değil, yine
iktidar partisi ve Erdoğan oldu. Zira onlara göre o hâdsiz ve küstahça
açıklamalar ile her nasılsa Biden, aslında Erdoğan’a destek veriyordu…
Açıkçası ben hem Biden’in açıklamalarını, hem de bu
açıklamalar üzerinden özellikle muhalefet cephesi tarafından yapılan
tartışmaları büyük bir keyifle izledim.
Evet, gerçekten keyifle izledim! Zira anlaşıldı ki, Erdoğan
liderliğindeki Türkiye’nin bölgesinde son yıllarda yürüttüğü bağımsız
politikaları, gelişmeler karşısındaki dik ve güçlü duruşu, küresel derin
emperyal girişimlere karşı müdahale ederek bozuşu, ABD’de bazı derin kesimleri
oldukça rahatsız etmiş. Ve bu rahatsızlık, diplomatik teamülleri bile göz ardı
etmelerine, gaf yapmalarına, şaşırmalarına yol açmış.
Hâdsiz açıklamaları plânlı değil, tamamen şaşırmış
olmalarından... Yoksa kendilerini şimdi ve ileride oldukça sıkıntıya sokacak
olan böyle skandal açıklamaları yapmazlardı.
Tamam, biliyoruz ki bu açıklamalar malûmun ilâmı! ABD
yıllardır gizli-açık siyasetimize yön verdi, biçimlendirdi, şekillendirdi.
Çünkü onların ("Bizim" dedikleri) çocukları zamanında başarmış ve
darbe ile dümeni onların ellerine vermişlerdi.
Dümen yıllar sonra ellerinden alındı. Çok zorlu da olsa
sonunda bizimkiler dümeni ele aldı. Kontrol onlardan çıktı. Türkiye kendi
rotasını kendisi çizmeye başladı. Onların başka çocukları yine denediler. Ama
bu kez başaramadılar. 15 Temmuz’da bu millet onlara gereken dersi verdi!
Beni keyiflendiren bir diğer konu ise, muhalefetin düştüğü
durum... Onlar için durum çok sıkıntılı! Güvendikleri yegâne dostları hem
kendilerini, hem de bunlarla işbirliklerini açık etti.
Joe Biden, muhalefeti desteklemek gerektiğini söylerken bir
başka gerçeği daha itiraf etmiş oldu: Biden muhalefete, “Siz yetersizsiniz, tek
başınıza ve hattâ ittifak hâlinde bile beceremezsiniz, ABD desteklerse ancak
bir şansınız var” demiş oldu.
Sessiz kalsalar, kabul edecekler. Diklenseler, ABD’nin
müstakbel Başkan adayını karşılarına alacaklar. "En iyisi kıvırmak!"
dediler ama onu da beceremediler.
Aklıma şu çok meşhur karikatür geldi: Kadın, yakaladığı
eşine, “Yanındaki kadın kim?" diye soruyor. Adam camdan aşağıyı işaret
ederek, “Millet aç, aç!” diyor...
Bizim muhalefet de aynı ahlâksızlığı yapan adam gibi, konuyu
değiştirmek ve sulandırmak için, "7-8 ay önce söylenmiş o sözler neden
şimdi meydana çıkmış?" imiş... Yok efendim, "Joe Biden aslında
Erdoğan’ı hedef göstererek onu destekliyormuş" imiş...
İçeriğin, söylenenlerin, o hâdsiz lâfların onlar için hiçbir
önemi yok. Varsa yoksa, çamur atmak derdindeler. Bu olayla bir kez daha
tescillendi ki, Türkiye artık yerli ve millî değerlere bile sahip çıkmayan,
niteliksiz ve çapsız bir siyâsî muhalefete sahip oldu. "Erdoğan
gitsin" diye, bırakın küreselcileri, şeytanla bile işbirliği yapmaya
râzılar...
Belli ki, o derin emperyal ağababalarının Erdoğan’dan canları
çok yanmış. Belli ki, işbirlikçi uşaklarından artık umutlarını kesmişler.
Kendilerini ve plânlarını açık etmelerinin sebebi de bu!
Erdoğan aslında bu durumu çok güzel özetledi ve
"Kuklalarla değil, kuklacılarla muhatap olduğumuz bir döneme girdik"
diyerek o ağababalara gerekli mesajı verdi.