Küçük gibi görünen büyük günahlar ya da kabahatler

Her ne olursan ol, sana emanet edilen mâkâmı, unvanı, şöhreti, bilgiyi, malı, mülkü, parayı ve gücü, ömrün boyunca O’nun emrettiği şekilde kullan! Varsa paylaş ve çoğalmasını yeğle. Öksüzün, yetimin başını okşamayı para saymaktan evlâ bil. Asla cimrilik yapma, kıskançlık gösterme, haset etme! İyiliği emretmekten, kötülüğü nehyetmekten de dûr olma.

HER şeyin zıddı ile bilindiği yerkürede süregelen hayatımızda irili ufaklı günah ve kabahatlere rastlıyoruz. Eylem ya bizzat bizim elimiz ve dilimiz vasıtasıyla gerçekleşiyor ya da bize karşı. En kötü ihtimâl, gözlerimiz ve kulaklarımız bunlara şahit oluyor.

Kirden arınmak için nasıl kurnaya ihtiyacımız varsa, Ramazan ayı da bu kurnaların en güzelini, en berrak olanını sunuyor inananlara.

Sadece dudaklarımıza fermuar çekmekten ibaret sayılmıyor oruç ibadeti; bahsi geçen büyük ya da küçük günahları, kabahatleri mümkün mertebe zihinden, bedenden ve eylemden ırak tutmamıza imkân sağlıyor. İşte bunun için bir fırsat olarak sunulan rahmet, bereket ve mağfiretle kutsanmış zaman diliminde, hâl ve kal dilini “ikiz kardeş” gibi amel defterimiz için kâtip tutmalıyız.

Hangi hedefe koşarsan koş, şirk koşmadan, şirke bulaşmadan, “Of!” bile denmeyecek anne babaya isyan etmeden koş!

Bırak adam öldürmeyi, hayvanlara eziyet etmeyi, goncaya duran bir ağaç dalını ve yaprağını dahi incitme!

Tartıda hileye meyletmeden, stokçuluk yapmadan, azgınlaşıp tefeciliğe yönelmeden, helâl yolla kazandığını kumar masasında iblise peşkeş çekmeden yaşa!

Sahte olan her şeyden ama her şeyden ırak dur; gıdaya boya, süte su katma. İçmesi, kullanması dinen haram olan içkiye dahi sahte damgası vurma. Altını tenekeye, parayı kese kâğıdına çevirme. Saatlerin, ayakkabıların markasına dokunma.

Allah’a sarıl, Peygamber’i kılavuz bil! “İnanmıyorum” deyip kolay olanı tercih etme. Fuhşa bulaşma, lezbiyenlik ve homoseksüellik gibi Lût Peygamber’in mücadele ettiği kavimden kalma alışkanlıkları, cinsiyet eşitsizliğini elinin tersiyle itiver.

“Gel, ne olursan ol, yine gel!” diyen pîrin sözüne râm olmayı dene ama asla ateist ve deist olma; inanç açlığını şaman kültüründen giderme.

Şikeyle galibiyet arama, rüşvetle ihale alma, bahse girme, hele hele sana güvenenleri ar damarlarını çatlatan irtikapla mahcup etme!

Kendine, ailene, memleketine, ülkene ihanet etme! İsyan etme, isyankâr olma. Dünyaları önüne yığsalar, hatta kellen bile gitse casusluğa yeltenme.

Ekmeği, suyu ve zamanı israf etme. Gıybetten, yalandan, iftiradan, müstehzi davranmaktan yılan ve çıyandan kaçar gibi kaç! Kul hakkına girmeyi ise zûl say!

Enaniyetini ayaklar altına al, kibirden kork ve olabildiğince korun.

Olur da bir gün ülke sana emanet edilirse, her ferdi tek renk, tek dil, tek din mensubu gör. Müreffeh bir hayat sürmeleri için geceni gündüzüne kat, say ve gayretini arttır.

Olur da bir gün ordu sana emanet edilirse, savaşları tetikleyen hatalardan kaçın ve ezanı, bayrağı, vatan sınırlarını, Mehmetçiğin canını ve onurunu koruyup kolla.

Olur da bir gün şehrin anahtarı sana emanet edilirse, çarpık kentleşmeye, gecekonduya, talana, düzensiz göçe engel ol ve şehri “şehrü’l-emin” olarak “güvenli” hâle getir.

Olur da bir gün adalet terazisi sana emanet edilirse, hakemliğine halel getirme, kılı kırka bölmeyi dene, hak sahibine hakkını, zalime de zulmünden doğan cezaî müeyyideyi ver.

Olur da bir gün tarım sana emanet edilirse, bolluk ve bereket için ata tohumuna sahip çık, suyu “nimet” bil ve israf edilmesini önle.

Olur da bir gün hayvancılık sana emanet edilirse, koyunlara kuzulara, keçilere oğlaklara sahip olacak ehil çobanlar bul, ırkını koru, çoğalmalarını sağla.

Olur da bir gün şehirleri çevreleyen ormanlar sana emanet edilirse deprem, yangın, su baskınları, heyelan ve toprak kayması gibi felâketlere karşı önlemleri vaktinde al. Katı atıklardan tut da küresel ısınmaya varıncaya kadar her şey için kalıcı çözümlere imza at. Kuşların, karıncaların, ceylanların evsiz kalmasına sebebiyet veren ormanlara gözün gibi bak.

Olur da bir gün “Hipokrat Yemini” içerek beyaz önlük giyip stetoskop takarsan, hastaların inançlarına, etnik kökenlerine, cinsiyetlerine, milliyetlerine, siyâsî düşüncelerine bakmaksızın ömrünü onların sağlığına ve esenliğine ada, salgın hastalıklara çareler ara. Lokman Hekim’in izinden git!

Olur da bir gün eline süpürge verilip kaldırımlar sana emanet edilirse, işini severek ve hakkıyla yap, çöpü sahiplen, temizliği sahiplen.

Olur da bir gün yarının nesli sana emanet edilirse, Şeyh Edebali’den günümüze kadar her nasihati ve bu yazıda geçenleri öğrencilerinle paylaş. Paylaş ki kölen olmamızı hak et.

Velhasıl, her ne olursan ol, sana emanet edilen mâkâmı, unvanı, şöhreti, bilgiyi, malı, mülkü, parayı ve gücü, ömrün boyunca O’nun emrettiği şekilde kullan! Varsa paylaş ve çoğalmasını yeğle. Öksüzün, yetimin başını okşamayı para saymaktan evlâ bil. Asla cimrilik yapma, kıskançlık gösterme, haset etme! İyiliği emretmekten, kötülüğü nehyetmekten de dûr olma.

Günah silsilesi uzun, kabahatler çok ama zaman kısa. Ramazan’ın bereketinin ve Kadir Gecesi’nin feyzinin ömrümüzün her ânına sirayet etmesi dileği ve kurna başında kirlerimizden arınarak sahil-i selâmete çıkmayı umuduyla, dil ve gönül birliği ile hayırlı bayramlar dilerim.