Küba’da yaşam nasıl akıyor?

Küba, kanser alanında dünyanın en ileri ülkelerinden biri olarak adını duyurmuştur. Özellikle bazı kanser türlerinde başarılı olduklarına dair çıkan haberler (örneğin çocuk lösemilerinde yüzde 80-90 oranında iyileşme sağladıkları ve kemik kanserlerinde dünyanın en iyisi oldukları) Küba’yı tedavi için tercih edilen ülke konumuna gelmiştir.

BUGÜNE kadar -pandemi öncesi- çoğunluğu yurtdışı olmak üzere dünyanın birçok yerine gidip görme şansım oldu. Küba, henüz gitmediğim yerlerin içinde. Küba’yı ziyaret edenler ülkenin -Küba halkının yaşamını özetleyen kareleri- başkenti Havana’nın sokaklarını şöyle tarif ediyorlar:

“Hayatın sokaklarda yaşandığı bir ülke. Sanki evlerin kapıları sokaklara değil, sokaklar bir bir evlere açılıyor. Kapı önlerinde sohbet eden, birbirleriyle şakalaşarak domino oynayan, pazarlarda meyve dizili tezgâhların önünde sıraya giren insanlar, kapıları ardına kadar açık bir evde televizyondaki futbol maçını izleyen bir aile, vantilatörün karşısında bale figürleri çalışan iki küçük kız…

Küba’da başınızı çevirdiğiniz her yerde çok renklilik hâkim. Afrikalı kökenlerinden miras kalan bu çok renklilik, kadınların elbise ve aksesuarlarından başlayarak, erkeklerin giydiği ‘guaybera’ denilen geleneksel gömleklerde, okul ve iş üniformalarında ve dükkânların elle boyanmış tabelâları ve duvarlarında, tıpkı gökkuşağının içinde gezercesine göz alıyor…”

Yerel ve kendine özgü tatlar barındıran mutfağında “ajiaco çorbası” adı verilen yemek, sanki yıllarca hasret kaldıkları özgürlüğün çıktısı. Tencereye giren et, tavuk, bakliyat veya sebze, ne varsa hepsinin bir arada olduğu zengin ve özgün bir tat olarak yer alıyor kaynaklarda. Ne isterseniz özgürce bu çorbaya eklenebiliyor ve ne eklenirse eklensin, çorbanın adı hep “ajiaco”…

Resmî sonuç olmamakla birlikte Küba’nın 2020 itibarıyla güncel nüfusu 11,3 milyonun üzerinde ve bunların yüzde 64,1’i Beyaz, 26,6’sı Mulatto (Avrupalı ve Afrikalıların karışımı) ve 9,3’ü ise Siyahidir. Yüzde 1 gibi oranda da Çinli nüfus var. Ortalama yaşama süresi erkeklerde 76, kadınlarda 81 olarak belirtilmiş. Ülke nüfusunun yüzde 60’tan fazlası büyük şehirlerde yaşıyor. Biraz geriye giderek, Küba’nın ilk sakinleri Guanahatabay, Siboney ve Tainolar. Küba’da ilk kalıcı yerleşim 1511 yılında başlamış. Sonradan salgın hastalık, göç, baskı, açlık gibi nedenlerden dolayı yerli nüfus 5 bine kadar düşmüş olsa da 18’inci yüzyıl başlarında bölgede sağlanan barış nedeniyle nüfus 50 bine ulaşmış. Onun dışında İspanya’dan düzenli gemi seferlerinin başlamasıyla ticarî ve stratejik öneminin artmış ve bununla birlikte hayvancılık, tütün ve şeker kamışı üretimindeki yükselişe paralel işgücü ihtiyacı da arttığından Afrika’dan çok sayıda köle getirilmesi nüfusun yükselişine neden olmuştur.

1865 yılında köle ticaretinin sona ermesiyle beliren işgücü açığının kapatılması için bu sefer de adaya sözleşmeli işçi olarak Meksika yerlileri ve Çinliler getirilmiş. 1880 ile 1914 yılları arasında, aralarında Küba’nın da bulunduğu Lâtin Amerika ülkelerine göç eden yaklaşık 200 bin civarı Osmanlı’nın da nüfus artışında payının olduğu tahminler arasındadır.

Küba’da yaklaşık 4 bin Müslüman bulunduğu bilinenler arasında. 2015 yılında Cumhurbaşkanımız Erdoğan, Küba ziyaretinde, o dönemde henüz Devlet Başkanı olan Raul Castro ile görüşmesi sırasında Küba’da Türk mimarisine uygun bir cami yapmak istediğini belirtir. (Cami tamamlanıncaya dek şimdilik bir mescit yapılmıştır.) Çünkü Müslümanlar Cuma namazını Eski Havana olarak bilinen bölgedeki zengin bir Arap’a ait olan “Arap Evi” adındaki mekânda, erkekler önde, kadınlar arkada saf tutarak kılıyorlarmış. Bu mekân aynı zamanda Kübalı Müslümanlara ait eşyaların sergilendiği bir müze olarak hizmet veriyor.

Küba değişiyor mu?

Küba’nın hayatında dönüm noktası olarak belirtilen iki dönem var. Bunlardan ilki, “özel dönem” denilen, 1912’de Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla başlayan ve 2000’li yıllara kadar devam eden süreç. Diğeri ise, Raul Castro döneminde hızlanan reform süreci…

Bu dönemlerin etkileri Küba sokaklarında hâlâ devam ediyor olsa da gelen yeniliklerle Küba’nın artık küreselleşen dünyadaki değişimden payını almak istediği görülebiliyor. Peki, bu değişimler hangi noktalarda olmuş?

Zaman Türkiye’den 7-8 saat geride akmakta Küba’da. Burada en gelişmiş sektörler ilk iki sırada tarım ve madencilik, sonrasında ise balıkçılık ve hayvancılık. Puro, ülkenin en önemli ihraç ürünü olarak günümüzde de liderliğini korurken, bir diğer önemli ürün de kendi coğrafyalarında yetiştirdikleri çekirdeklerini kendi yöntemleriyle işleyerek elde ettikleri koyu kavrulmuş Küba kahvesi. Bunların yanı sıra şeker kamışı, tütün, tropikal meyveler, fasulye ve pirinç, ülkenin gelir kaynaklarından. Nikel üreticisi ve tedarikçisi olarak dünyada ilk sırada yerini alırken, diğer endüstri ürünleri kimya, rafineri, çimento, tarım makinaları ve biyo-teknoloji.

Ekonomik anlamda ihracat noktasında etkili bir konuma sahip olmasına ilâveten az gelişmiş bir ülke olmasına rağmen hizmet sektörünün ekonomi içindeki payının yüksek olduğu bir ülke.

Bilindiği üzere Küba’da yıllardır işletmeler devlet kontrolünde bulunuyordu. Bu yılın başında Küba Çalışma Bakanı tarafından artık özel işletmelere kapıların açılacağı, ülkede faaliyet göstermelerine izin verileceği yönünde açıklama yapıldı. Bu açıklamadan sonra Küba, dünyada özel sektör yatırımcılarının gözünü çevirdiği yerlerden biri oldu.

Küba’da 2021 yılının başlarına kadar iki çeşit para birimi kullanılmaktaydı. Biri yerli halkın kullandığı para birimi olan CUP (peso), diğeri de ülkeyi ziyarete gelen turistler tarafından kullanılan CUC (değiştirilebilir Küba pesosu). Bu para rejimi toplumda “CUC’a ulaşabilenler ve ulaşamayanlar” ayrımına sebep olmuş. Örneğin yıllarca eğitim alan bir doktor ayda 30-35 CUC kazanırken, Havana’da otelden havaalanına turist götüren taksici ise tek seferde bu parayı alabiliyormuş. Bu eşitsiz duruma karşı Küba, ikili kur sisteminden vazgeçmiş. 2018’de göreve gelen Miguel Diaz-chanel, 2021 itibarıyla artık sadece CUP kullanılacağını ve dolar karşısında sabit kur uygulamasına geçileceğini duyurdu.

Önceki yıllarda internete erişimleri yok denecek kadar kısıtlıymış. Evlerde internet için çok özel izinler gerekiyormuş. Bilim, üniversite,  eğitim ve basın, internet noktasında öncelik tanınan alanlar. “Cep telefonu kaç kişide var?” derseniz, sadece nüfusun yarısı gibi bir oranda sınırlı kalmış. Kübalılar bazı açık alanlarda bulunan wi-fi sayesinde internete girebiliyorken, 2018 yılından itibaren artık cep telefonlarından 3G ile internete erişim sağlayabilecek konuma ancak gelebilmiş ve akıllı telefonlara daha fazla ulaşır olmuşlar.

Ülkede evler küçük ve bakımsız. Öyle ki UNESCO, Eski Havana’nın koruma altındaki 3 bin binasında 50 binden fazla kişinin yaşadığını belirtmiştir. Nüfus artışına paralel artan konut ihtiyacı karşısında bu yapıların her katı odalara bölünerek küçük evcikler hâline getirilmiş. İşin iyi tarafı ise, ülkede evsiz yok. Nedeni, ev sahibi olmak temel haklardan biri ve devlet tarafından ücretsiz olarak sağlanıyor. Yine kişisel bakım ürünleri ve bazı temel gıdalar her ay devlet tarafından ücretsiz veriliyor.

Küba’da okuma yazma oranı yüzde yüze yakın. Eğitim her çocuk için temel hak ve devlet tarafından tüm masrafları karşılanıyor. Çocuklar okul saatlerinin haricinde sanat eğitimi aldıkları “arı kovanı” adı verilen oyun-sanat evlerine gidiyorlar. Yani çocuk sanat okuluna gitmiyor olsa bile muhakkak bir alanda sanat eğitimi alıyor. Kübalıların vazgeçilmezleri arasında futbol, bale ve müzik ilk sıralarda. Bu nedenle Küba’nın dünya çapında müzisyen, ressam ve diğer alanlarda sanatçıları vardır. Meşhur İspanyolca şarkı  “Guantanamera”yı duymuş olanlarınız vardır. Hikâyesi olduğuna dair rivayetler var merak edenler için…

Küba’da yaşam ile ilgili izlediğim bir videoda, bir Kübalıya “Hayatınızdan memnun musunuz?” diye sorulduğunda, “Bilmem, başka ülkelerle mukayese edemiyorum” diyor. Çünkü -ülke dışına çıkma yasağı nedeniyle- hiç yurt dışına çıkmamış. Ancak yıllar sonra 2012 yılında hayâllerinde bile yer veremedikleri bir şey oldu ve 50 yıldır süregelen ülke dışına seyahat yasağı kalktı.

UNESCO’ya göre turizm açısından dünyada en çok görülmek istenen ülkeler arasında Küba. “Haydi Küba’yı keşfe çıkalım” dediğinizde ülkede ilk göze çarpan, Amerikalılardan kalma üstü açık otomobiller. Sizi istediğiniz noktaya götürmek üzere bekliyor rengârenk nostaljik Amerikan arabaları.

Bunların yanında, trafikte kamyondan bozma otobüslere -bazılarının üstü derme çatma tente ile kapalı- de rastlanıyor. Bunların adının “deve” (camel) olduğunu bilelim yeter. Binmesek de olur.

Topraklarının çoğunluğu millî park statüsünde olduğundan doğa büyük oranda korunmuş. Bilenenlere göre yaklaşık 8 bin türe yakın zengin doğa florasıyla buluşmak üzere doğaya doğru uzanmak istediğinizde, “Ülkenin ulusal çiçeği olan ‘butterfly jasmin’ ve ulusal ağacı ‘royal palm’ görülmeden olmaz” diyormuş Küba halkı. Hemen akabinde çok nadir hayvan türlerini görmenin mümkün olduğu Küba, dünyanın en küçük kuşu unvanına sahip “zunzuncito” ile “tocororo” isimli kuş cinsinin yanında mavi, kırmızı ve beyaz renkten oluşan tüyleriyle Küba bayrağını simgeleyen kuşlara da ev sahipliği yapıyor.

“Küba’ya gelmişken bir de denizin altını göreyim” diyenler için adanın güneydoğusunda bulunan ve “Kraliçe’nin bahçesi” anlamına gelen ismiyle “Jardines de la Reina resiflerine” gidebilirsiniz. Bu eşsiz su altı dünyasına ulaşmak zor değil. Tek yapmanız gereken, Türk Hava Yolları’nın Havana’ya düzenlediği direkt uçuşuna bilet almak. Ha bu arada, Kraliçe’nin bahçesinde köpekbalıkları ve timsahlar yok değil!

Küba sağlık konusunda ne yapıyor?

Bugün Küba, birçok alanda olduğu gibi sağlık alanında da 50-60 yıl öncesine göre çok daha farklı konumda bulunuyor. Öncelikle belirtmek gerekir ki, halkın tamamı bedava bir sağlık şemsiyesinin altında ve kişi başına sağlık harcaması yaklaşık rakamla 2 bin beş yüz dolar. Sağlık hizmetlerine duyulan ihtiyacın karşılanmasında da kişilerin gelir seviyesi, bağlı olduğu toplumsal sınıf gibi kriterler dikkate alınmıyor. Her türlü tedavi masrafı devlet tarafından finanse ediliyor. Devlet sağlık alanındaki araştırma geliştirme faaliyetlerine ciddî kaynak ayırıyor.

Küba, kanser alanında dünyanın en ileri ülkelerinden biri olarak adını duyurmuştur. Özellikle bazı kanser türlerinde başarılı olduklarına dair çıkan haberler (örneğin çocuk lösemilerinde yüzde 80-90 oranında iyileşme sağladıkları ve kemik kanserlerinde dünyanın en iyisi oldukları) Küba’yı tedavi için tercih edilen ülke konumuna gelmiştir. Birkaç yıl önce Kübalı doktorların akciğer kanseri aşısını bulduklarını belirtmeleriyle birlikte aralarında Türkiye’nin de olduğu diğer ülkelerden Küba’ya tedavi için gidenlerin sayısında artış gözlemlenmiştir. Daha sonra 2019 yılının başlarında Küba’nın kanser aşısı Türkiye’deki tedavilerde kullanılmaya başlanmıştır.

Geçmiş yıllarda ambargo ve maddî yetersizlik nedeniyle ilâç ve ekipman ithal edemeyen Küba, kendi ilâçlarını -kanser ilâçları gibi- yapmış ve sağlık sistemlerini geliştirmiştir. Biyoteknoloji ve biyomedikal araştırmalarda da son derece başarılı ülke konumundadır. Binden fazla uluslararası patente sahip Küba biyoteknoloji endüstrisi, 50’den fazla ülkeye ihraç ettiği ilâç ve aşılarla yıllık ortalama birkaç yüz milyon dolarları bulan ticaret kapasitesine sahip durumda.

1986 yılında Menenjit B (meningococal) hastalığı ile mücadele etmek üzere Kübalı doktorlar, bu hastalığa karşı en etkili aşıyı geliştirmişlerdir. Bu aşı, tüm dünyada kanıtlanmış en etkili aşı olarak literatüre girmiştir.

Koruyucu sağlık tedbirleri anlamında ve aile hekimliğinde de dünyada adından söz ettirecek düzeyde iyi işleyen bir sisteme sahipler.

Bu ve benzer ilerlemelerle tıp alanında dünyanın en gelişmiş ülkelerinden biri hâline gelmiştir. Tıpkı bizim savunma sanayiinde geldiğimiz nokta gibi…

Birçok Küba sağlık çalışanı ağırlıklı olarak Lâtin Amerika olmak üzere Afrika ve Asya kıtalarında, 158 ülkede faaliyet göstermektedir. Koronavirüs salgınında sağlık ekibi noktasında yetersizlik yaşayan İtalya’ya giden Kübalı doktorlar buna örnektir.

Sağlık personeli, Küba’nın kayda değer ihracat kalemlerinden birisi olarak zaman zaman ülke turizm gelirinin önüne geçmektedir.

Küba’da sağlık konusunda detaylı bilgiye ulaşmak isterseniz DEİK’in kaynaklarda paylaştığım raporuna göz atmanızı tavsiye ederim.

Sağlıkla kalın…

 

https://ticaret.gov.tr

https://www.kutso.org.tr/wp-content/uploads/2017/06/Kuba.pdf

https://www.aa.com.tr/tr/dunya/kubadaki-muslumanlar

https://www.milliyet.com.tr/tatil/kuba-hakkinda-bilgiler

https://www.skylife.com/tr/2018-11/mutlulugun-resmi-havana

https://www.skylife.com/tr/2017-12-business/fidel-in-baliklari

https://www.ensonhaber.com/galeri/kubada-gunluk-yasam

http://www.latinulkeler.com/kuba/la_kuba_hakkinda.php

Atlas dergisi, sayı;335/ 2021, sayfa; 60-61

https://www.ey.com/tr_tr/tax/sosyal-guvenlikte-gundem/makaleler/dunya-gazetesi-makaleleri/saglikta-kuba-neyi-nasil-basardi

http://bilimveaydinlanma.org/kubanin-saglikta-neden-ve-nasil-basarli-oldu/

https://www.deik.org.tr/uploads/ek1-kuba-saglik-raporu-subat2018-2.pdf