Kuantumun sağlık alanında kullanımı (5)

Kanserli dokular zırh ile çevrelendiğinde, bu kafes içine gönderilecek elektronlar dışarıdaki elektronlardan faklı hareket edeceğinden, kanserli hücrenin hangi düzeyde olması isteniyorsa o şekilde bir duruma evirilmesi sağlanacaktır. Bu durum ise tam olarak kanserin yok edilmesi anlamına gelir.

MEVCUT evrende en yüksek hızın ışık hızı olduğu biliniyor. En azından dış müdahale veya insan eli değmediği müddetçe bu böyledir. Ancak ışıktan hızlı dalgaların olması akla uzak değildir.

Böyle bir ifade, not düşüldüğünde ve bilimsel olarak zikredilmediği durumda afaki bir malûmat olarak kalacaktır. Ancak özellikle Batı eksenli bir bilimsel veri ortaya konulduğunda ise hikmetinden sual olunmaz noktasına gelinecektir.

İnsanlık hâli işte, Batı’dan ne gelirse hiç mihenge vurmadan kabul etme meyli tedavüle giriyor. Böyle bir bakış tamamen fikrî köleliğin deşifreleridir.

Bir koyunun gövdesi yarıldığında iç organları ortaya çıkar. Bir ağacın kabuğu soyulduğunda gövde görünür. Meyve soyulup derinlere nüfuz edildiğinde ise çekirdeğe ulaşılır. İnsanın maddî bedeninde neler olduğu ise herkesin malûmu. Ancak insanın manevî dünyası yarıldığında neler çıkacağı bir sırdır.

Işığın tek adedine “foton” denildiğini biliyoruz. Işık hızında hareket eden foton yarıldığında, gövdesinden ışıktan daha hızlı hareket eden dalgalar ortaya çıkar. Evet, yanlış duymadınız, ışıktan daha hızlı hareket eden dalgalar!

Bunlar o kadar hızlı hareket ederler ki fotonun dışına çıkmayı akıl erdiremezler. Bu nedenle günlük hayatta şimdilik bir kullanımı görünmüyor. “Faz hızı” denen bu durum, garip sırları da beraberinde taşır.

Fotonun gövdesinden çıkarılacak dalgaların en azından şimdilik nasıl kontrol edileceği muammadır. Ancak bu bilginin varlığı günlük hayatta ispatlanmış durumdadır. Işık hızına grup hızı olarak bakıldığında, gövdesindeki dalgaların faz hızından daha yavaş olmaları garipsenebilir. Böyle bir durum saatte yüz kilometre hızla hareket eden bir trenin üzerinde on kilometre hızla koşan bir aksiyon oyuncunun hareketine benzer. Yere göre yüz on kilometre hızla ilerleyen aksiyon oyuncusu trenin içende varlık gösterir.

Böyle bir bilgi başlangıçta teorik olarak biliniyordu. Bu bilgi ortaya atıldığında, Max Planck tarafından Kuantum Kuramı ortaya konulalı henüz 24 yıl olmuştu. “De Broglie Dalgaları” olarak isimlendirilen bu bilgi, 1927 yılında Bragg tarafından X-ışınları için önerilen kırılma kuralına benzer bir durum ile ilk desteği aldı. 1927 yılında Davisson ve Lester Germer, nikel bir hedefi elektronlar ile bombardıman ettiğinde X-ışınları gibi kırılıyorlardı. Bu durum ışığın gövdesinde ışıktan daha hızlı dalga hızlarının varlığına bilimsel ilk destekti.

Ardından Fresnel kırılmasına benzer şekilde, nötr atomların yansıma benzeri deneyleri de Broglie hipotezinin atomlar için uygulandığını ortaya koydu. Nihayet, yirmi üç yıl önce Fullerene büyüklüğündeki moleküllerinde X-ışını gibi bir kırılım gösterildi. Bütün bu maddelerin ışık gibi kırılma özelliklerinin bilimsel kanıtları mevcuttur.

Buna göre bir madde çok iyi izole edilirse, De Broglie kuralında olduğu gibi, maddenin ışık gibi davranması sağlanabilir.

Bu duruma en iyi örnek ise, bir maddî parçacık olan elektronun kutuya hapsedilmesiyle ortaya çıkan harekettir. İzole bir kutu içindeki elektron, kutu içinde ışık karakterinde hareketler sergiler. Böyle bir durumun en iyi kullanıldığı alan ise elektronun piyasada dolaşan serbest elektron gibi her enerji değerini almayacak olmasıdır.

İzole elektronun belirli enerjide ve belirli dalgalarda hareket edecek oluşu, maddeye galebe çalmaktır. Böyle bir elektron hastalıklı bir bölgede uygulandığında, hastalıklı hücrelere hükmetme anlamına gelecektir. Böyle bir durumun kanserli bölgelere uygulanması da kanserli dokuların değiştirilmesi anlamını taşır.

Böyle bir işi yapmak aslında çok kolaydır. Kanserli dokular zırh ile çevrelendiğinde, bu kafes içine gönderilecek elektronlar dışarıdaki elektronlardan faklı hareket edeceğinden, kanserli hücrenin hangi düzeyde olması isteniyorsa o şekilde bir duruma evirilmesi sağlanacaktır. Bu durum ise tam olarak kanserin yok edilmesi anlamına gelir.