Kuantumun sağlık alanında kullanımı (4)

Tek yapı olarak hareket eden iyon çiftleri dış etken ile istenilen hücredeki yerlerine gönderilerek kansere dönüşmeye başlayan iyonları (önceden etiketleneceği için yeni iyon çiftleri tanıyacaktır) kıskaca alıp yok edeceklerdir. Böylece atomik düzeyde başlayan kanserin hücre düzeyine erişmeden tedavisi yapılmış olunacaktır.

HEKİMLER bilir; normal hücreler kanserli hücrelere dönüşerek doku oluşacak şekilde büyüdüğünde, bu aşama, hastalığın çok ilerlemiş safhası olup iyileşmenin de azaldığı düzeydir. Bu aşamaya gelmeden önce kanserli hücrelere müdahale etmek önemlidir.

Kanserli hücreler oluşmaya başladığında yaygın olan teknik, kemoterapi (ilaç) almaktır. Şimdilik en belirgin tekniklerden biri olan kemoterapinin de yan etkileri biliniyor. Kullanılan ilaçlara göre saç dökülmesi ve kaşların yok olması gibi belirgin etkileri bulunuyor.

Kemoterapideki amaç, kanserli hücreleri hasara uğratarak onların büyümesini ve artmasını önlemektir. Bunun yanında kanserli bölgenin yayılmasını önlemek, hastalığı tedavi etmek ve hastalığı yavaşlatmak da kemoterapinin amaçları arasında yer alır.

Hücrelerdeki değişiklikleri mikroskop altında gözleyerek tanı konulmasını patoloji yapar. Bu teknik, organlarda hücresel düzeyde meydana gelen değişiklikleri inceleyip sonuca ulaşması açısından önem arz etmektedir. Ciddî boyutlara ulaşıldığında ameliyat önerilmesi son aşamalarda görülebilir.

Burada ortaya çıkan en önemli referans noktası, hücre düzeyidir. Bu nedenle patoloji çok kritik aşamada büyük bir işi omuzlamaktadır.

Günümüzde enerji, savunma, görüntüleme, yenilenebilir enerji, petrokimya ve sağlık alanlarında Kuantum Kuramı son derce başarılı sonuçlar vermektedir. Bunlar arasında güneş enerjisini örnek vermek yeterli olacaktır.

Kanserli dokularda en önemli kırmızı çizgi, hücre düzeyinde bu işi tespit etmek ve yüzde beşin üzerine çıkmadan kanserli hücreleri ortadan kaldırmaktır. Hücreyi çok iyi tanımak gerekir. Bu hücre yapısı artık ortaokul düzeyinde bile yeterli derecede anlatılabiliyor.

Hücre öyle bir yapıdır ki, iki ana omurgası vardır: Bunlardan birincisi, bir canlının bütün özelliklerini taşıyan en küçük yapı olması; diğeri ise, nanoparçacıklardan büyük olmasıdır. Nanoparçacıklardan büyük olması, nano yapılar ile hücrelere müdahale etmeyi kolaylaştırmasındandır.

Hücrelerin iç ve zar bölgesine bakıldığında, sodyum ve potasyum iyonlarının hücre içinde ve dışında belirli konsantrasyonlarda tutulması gerekir. Bunu dedekte edecek en iyi kuantum yöntemi, iyonları titreştirip rezonans hâllerinde tespit etmektir. Bu yöntem o kadar kolay ve basittir ki, asla hücreye zarar vermediği gibi, hastaya da hiçbir yan etkisi olmaz.

Hücre içinde ve dışında potasyum ve sodyum iyonlarının belirli düzeyde kalması zarın kontrolü ile mümkündür. Bu durum bir bataryanın dolup boşalması gibi çalışır. Yani bu aşamadaki bütün bilimsel bilgiler net olarak bilinmektedir. Hücrelerin osmotik basıncı düzenlenerek, kas ve sinir hücreleri elektriksel olarak uyarılmaya hazır hâle getirilir. 

Aslında şunu ifade etmeye çalışıyoruz: Hastanelerdeki manyetik rezonans görüntüleme (MRI) işleminin bir hücredeki sadece bir iyonu bile dedekte edebilecek yöntem, elektronların dönmelerine (spin) bağlı çalışan tekniği kullanmaktır. Hücreler birer direnç-kondansatör gibi çalıştığı için dinamik yapıları hakkında her şeyi kontrol etmek üniversitelerin lisans düzeyindeki bilgi ile mümkündür.

Burada amacımız ders anlatmak değil, kanserli hücrelerin yüzde beşin üzerine çıkmadan teşhis ve tedavisinde Kuantum Kuramı’nın kullanımını göstermektir. Patolojinin bu işi yaptığını ifade etmiştik. Ancak hücre düzeyinde çok iyi bir teknik olan bu patoloji, hücre düzeyinde en iyi sonucu vermesi açısından da çok önemlidir.

Kanserde en önemli yol, sağlıklı hücrelerin kanserli hücrelere dönüşmeye başlamasının ilk aşamasında bu işi tespit edip yok etmektir. Kanserli hücreler oluşsa bile bunun yüzde beşin üzerinde olmadan teşhisi patoloji ile mümkündür. Ancak kesin olarak bir teknik daha uygulanabilir.

Normal hücrelerin kanserli hücre oluşmasını tetikleyen etkenler; ağır metaller, parazit, virüs ve bakteri gibi etkenlerdir. Sağlıklı hücrelerin kanserli hücrelere dönüşmeye başlaması demek, iyon düzeyinde değişmelerin olması demektir. Patolojinin hücre düzeyinde hastalık tespitinin yanında iyon düzeyinde tespit yapmak da çok kolaydır.  

Hastanelerdeki manyetik rezonansın (MR) iyon düzeyindeki karşılığı, elektron spin rezonanstır (ESR). İnsandan alınan parça patolojiye gönderilirken, çok küçük bir kısım ESR’de incelenebilir. Böylelikle iyon düzeyindeki değişiklikler detaylıca tespit edilebilir.

Sağlıklı bir insan hücresinde bulunan değerler ile şüpheli hücrede bulunan farklılıklar hücre düzeyine çıkmadan iyon ve atom düzeyinde teşhis ve tedavi edilebilir. Teşhisi bu şekilde yapılan hücrelerin tedavisinde nanoparçacık yöntemini normal, mor ötesi, X-ışını ve Gama ışınlarını uygun şartlarda kullanarak tedavi etmek gerekir.

Ayrıca farklı frekans ve dış manyetik alan değerlerinde kanserli hücreye dönüşmeye başlayan hücrenin rezonansa getirilip tedavisi için uygun şartların da detaylıca ortaya çıkartılması önemlidir.  

Bunlara ek olarak, iyonların çiftlenimlerinden yararlanılabilir. İyonlar iki türlü bir araya gelirler: Birincisi, ileride ayrılabilecek olan iyonlar; diğeri ise, hiç ayrılmayacak olan iyon çiftleridir. İkinci tür iyon çiftleri tek bir yapı olarak hareket ederler.

Tek yapı olarak hareket eden iyon çiftleri dış etken ile istenilen hücredeki yerlerine gönderilerek kansere dönüşmeye başlayan iyonları (önceden etiketleneceği için yeni iyon çiftleri tanıyacaktır) kıskaca alıp yok edeceklerdir. Böylece atomik düzeyde başlayan kanserin hücre düzeyine erişmeden tedavisi yapılmış olunacaktır.