HEKİMLER bilir; normal
hücreler kanserli hücrelere dönüşerek doku oluşacak şekilde büyüdüğünde, bu
aşama, hastalığın çok ilerlemiş safhası olup iyileşmenin de azaldığı düzeydir. Bu
aşamaya gelmeden önce kanserli hücrelere müdahale etmek önemlidir.
Kanserli
hücreler oluşmaya başladığında yaygın olan teknik, kemoterapi (ilaç) almaktır.
Şimdilik en belirgin tekniklerden biri olan kemoterapinin de yan etkileri
biliniyor. Kullanılan ilaçlara göre saç dökülmesi ve kaşların yok olması gibi
belirgin etkileri bulunuyor.
Kemoterapideki
amaç, kanserli hücreleri hasara uğratarak onların büyümesini ve artmasını
önlemektir. Bunun yanında kanserli bölgenin yayılmasını önlemek, hastalığı
tedavi etmek ve hastalığı yavaşlatmak da kemoterapinin amaçları arasında yer
alır.
Hücrelerdeki
değişiklikleri mikroskop altında gözleyerek tanı konulmasını patoloji yapar. Bu
teknik, organlarda hücresel düzeyde meydana gelen değişiklikleri inceleyip
sonuca ulaşması açısından önem arz etmektedir. Ciddî boyutlara ulaşıldığında
ameliyat önerilmesi son aşamalarda görülebilir.
Burada
ortaya çıkan en önemli referans noktası, hücre düzeyidir. Bu nedenle patoloji
çok kritik aşamada büyük bir işi omuzlamaktadır.
Günümüzde
enerji, savunma, görüntüleme, yenilenebilir enerji, petrokimya ve sağlık
alanlarında Kuantum Kuramı son derce başarılı sonuçlar vermektedir. Bunlar
arasında güneş enerjisini örnek vermek yeterli olacaktır.
Kanserli
dokularda en önemli kırmızı çizgi, hücre düzeyinde bu işi tespit etmek ve yüzde
beşin üzerine çıkmadan kanserli hücreleri ortadan kaldırmaktır. Hücreyi çok iyi
tanımak gerekir. Bu hücre yapısı artık ortaokul düzeyinde bile yeterli derecede
anlatılabiliyor.
Hücre
öyle bir yapıdır ki, iki ana omurgası vardır: Bunlardan birincisi, bir canlının
bütün özelliklerini taşıyan en küçük yapı olması; diğeri ise, nanoparçacıklardan
büyük olmasıdır. Nanoparçacıklardan büyük olması, nano yapılar ile hücrelere
müdahale etmeyi kolaylaştırmasındandır.
Hücrelerin
iç ve zar bölgesine bakıldığında, sodyum ve potasyum iyonlarının hücre içinde
ve dışında belirli konsantrasyonlarda tutulması gerekir. Bunu dedekte edecek en
iyi kuantum yöntemi, iyonları titreştirip rezonans hâllerinde tespit etmektir.
Bu yöntem o kadar kolay ve basittir ki, asla hücreye zarar vermediği gibi,
hastaya da hiçbir yan etkisi olmaz.
Hücre
içinde ve dışında potasyum ve sodyum iyonlarının belirli düzeyde kalması zarın
kontrolü ile mümkündür. Bu durum bir bataryanın dolup boşalması gibi çalışır.
Yani bu aşamadaki bütün bilimsel bilgiler net olarak bilinmektedir. Hücrelerin
osmotik basıncı düzenlenerek, kas ve sinir hücreleri elektriksel olarak
uyarılmaya hazır hâle getirilir.
Aslında
şunu ifade etmeye çalışıyoruz: Hastanelerdeki manyetik rezonans görüntüleme
(MRI) işleminin bir hücredeki sadece bir iyonu bile dedekte edebilecek yöntem,
elektronların dönmelerine (spin) bağlı çalışan tekniği kullanmaktır. Hücreler
birer direnç-kondansatör gibi çalıştığı için dinamik yapıları hakkında her şeyi
kontrol etmek üniversitelerin lisans düzeyindeki bilgi ile mümkündür.
Burada
amacımız ders anlatmak değil, kanserli hücrelerin yüzde beşin üzerine çıkmadan
teşhis ve tedavisinde Kuantum Kuramı’nın kullanımını göstermektir. Patolojinin
bu işi yaptığını ifade etmiştik. Ancak hücre düzeyinde çok iyi bir teknik olan
bu patoloji, hücre düzeyinde en iyi sonucu vermesi açısından da çok önemlidir.
Kanserde
en önemli yol, sağlıklı hücrelerin kanserli hücrelere dönüşmeye başlamasının
ilk aşamasında bu işi tespit edip yok etmektir. Kanserli hücreler oluşsa bile
bunun yüzde beşin üzerinde olmadan teşhisi patoloji ile mümkündür. Ancak kesin
olarak bir teknik daha uygulanabilir.
Normal
hücrelerin kanserli hücre oluşmasını tetikleyen etkenler; ağır metaller,
parazit, virüs ve bakteri gibi etkenlerdir. Sağlıklı hücrelerin kanserli
hücrelere dönüşmeye başlaması demek, iyon düzeyinde değişmelerin olması
demektir. Patolojinin hücre düzeyinde hastalık tespitinin yanında iyon
düzeyinde tespit yapmak da çok kolaydır.
Hastanelerdeki
manyetik rezonansın (MR) iyon düzeyindeki karşılığı, elektron spin rezonanstır
(ESR). İnsandan alınan parça patolojiye gönderilirken, çok küçük bir kısım ESR’de
incelenebilir. Böylelikle iyon düzeyindeki değişiklikler detaylıca tespit
edilebilir.
Sağlıklı
bir insan hücresinde bulunan değerler ile şüpheli hücrede bulunan farklılıklar
hücre düzeyine çıkmadan iyon ve atom düzeyinde teşhis ve tedavi edilebilir.
Teşhisi bu şekilde yapılan hücrelerin tedavisinde nanoparçacık yöntemini normal,
mor ötesi, X-ışını ve Gama ışınlarını uygun şartlarda kullanarak tedavi etmek
gerekir.
Ayrıca
farklı frekans ve dış manyetik alan değerlerinde kanserli hücreye dönüşmeye başlayan
hücrenin rezonansa getirilip tedavisi için uygun şartların da detaylıca ortaya
çıkartılması önemlidir.
Bunlara
ek olarak, iyonların çiftlenimlerinden yararlanılabilir. İyonlar iki türlü bir
araya gelirler: Birincisi, ileride ayrılabilecek olan iyonlar; diğeri ise, hiç
ayrılmayacak olan iyon çiftleridir. İkinci tür iyon çiftleri tek bir yapı
olarak hareket ederler.
Tek
yapı olarak hareket eden iyon çiftleri dış etken ile istenilen hücredeki yerlerine
gönderilerek kansere dönüşmeye başlayan iyonları (önceden etiketleneceği için
yeni iyon çiftleri tanıyacaktır) kıskaca alıp yok edeceklerdir. Böylece atomik
düzeyde başlayan kanserin hücre düzeyine erişmeden tedavisi yapılmış
olunacaktır.