Kuantumun sağlık alanında kullanımı (2): Kansere karşı Kuantum

Mor ötesi, X-ışını (Röntgen) ve Gama ışını türü ışıkların nüfuz derinliği ve yıkıcı özellikleri sağlık açısından insan vücudunda istenmeyen hücrelere uygulanmasıyla yararlı hâle dönüşecektir. Gama ışını, uzman bir ekip tarafından sadece kanserli bölgeye gönderildiğinde, o kanserli hücrenin bozulmasına ve yok olmasına neden olacaktır.

EVRENDEKİ ışıkların sadece yüzde biri insan gözünün görebileceği sınırlar içerisindedir. Geri kalan yüzde doksan dokuzluk kısım ise ancak teknolojik aletlerle anlaşılabilir. İnsan gözünün gördüğü yüzde birlik kısım çok dar bir alandır.

Göz hekimleri bilir, görme kusurları, “görünür bölge” olarak adlandırılan yüzde birlik kısımda da görmeme başladığında ortaya çıkar. Yani yüzde birlik kısımda da görmeme ortaya çıktığında göz kusurlarından bahsediliyorsa, varın, insanoğlunun yüzde doksan dokuz görmediği bölgeyi düşünün! Diğer bir ifadeyle, insan, evrendeki mevcut ışıklara göre gerçekten çok cahil durumda kalıyor.  

Teknolojik cihazlar ile bunların varlığı anlaşıldığında insanın görmediği yüzde doksan dokuzluk bir ışık âlemi daha var. Bunun keşfedilip insanlık yararına sunulmaya başlamasının üzerinden sadece bir asır geçti.

Asrın başında kuantum fiziği ortaya atıldığında insanlık tarihinde bilinmeyen nice olay anlaşılmaya başlanmıştı. Modern bilim ya da Kuantum Kuramı insanlığa yeni bir kapı araladı. Atom altı dünyalarda ve ışık boyutlarında yepyeni ve sınırsız bir bilim okyanusu keşfedildi.

Metrenin milyarda bir ölçeğindeki bütün olayları Kuantum Kuramı ile açıklamak insanlığa en doğru bilgileri veriyor. Bunun yanında Kuantum Kuramı’nı her olayla kullanmak içinse evrendeki ışıkların etkileşimlerini dikkate alarak yapmak gerekiyor. Evrendeki ışıkların hangileri madde, eşya, insan, hücre veya benzer şeylerle etkileşiyorsa, bunların tamamı Kuantum Kuramı ile açıklanınca anlamlıdır.

Madde ile ışığın etkileşiminin esas alınması doğrudur. Evrendeki sınırsız sayıdaki ışığın her bir tanesine “foton” denir. Yani ışık, bilardo topları gibi sayılabilecek özellikteki taneciklerden oluşur. Hızı çok yüksek olduğu için insanlar ışıkları sürekli olarak görürler. Gerçekte ise tane tanedirler. İşte bu tanelerden her biri olan fotonlar, enerjilerine göre ayırt edilirler. Bu fotonlar aynı bilardo topu gibi işlem görürler ancak kütlelerinden bahsedilemez; tek fark budur.

Madem ışık parçacık/tane olarak böyle işlem görüyor, öyleyse madde ile etkileşmesi de kaçınılmazdır. Bunun tek şartı, bir ışığın enerjisinin maddenin enerjisinden büyük ya da eşit olmasına bağlıdır. Yani her ışık madde ile etkileşime geçemez.

Madde ile etkileşime geçip Kuantum Kuramı ile açıklanması için en azından enerjilerinde değişmeler beklemek gerekir. Zira ışık her zaman kendi hızında hareket etme eğilimini devam ettirecektir.

Işıkların madde ile etkileşimlerine üç farklı yolla bakılabilir: Birincisi, mor ötesi bir ışık atoma/maddeye çarptığında enerjisini atoma vererek atomdan bir elektron koparılmasına neden olur. Yüksek enerjili bu mor ötesi ışığın enerjisini alan elektron da bağlı olduğu atomdan/maddeden ayrılarak serbest hareket etmek isteyecektir. Bir pozitif yüklü parçacık arayarak gidip ona sarılacaktır.

Mor ötesi ışığından biraz daha kuvvetli olan X-ışınları ise bir atoma/maddeye/cisme çarptığında hem maddeden bir elektron koparacaktır, hem de gelen X-ışınının bir kısmı saçılacaktır. Hastanelerde Röntgen dediğimiz cihazın bulunduğu odaya sadece hastanın kabul edilip hasta yakınlarının cihaza alınmamasının nedeni, saçılan ışıktır. Saçılan ışık da X-ışını mertebesinde olduğu için bu ışık ile temas istenmemektedir. Bu ışığın diğer bir adı da radyasyondur. Hatırlanırsa X-ışını (Röntgen) ile kemikler görülmektedir. Yani bu ışık insanın deri ve et kısımlarından kemiklere kadar içeriye girebilmektedir. Bu ışığın insan gözünden içeriye girdiğini düşünün bir de…

“Röntgen ışığından daha kuvvetli bir ışığı atoma/maddeye/cisme gönderirsek ne olur?” diye düşünmeden edemiyoruz. Evet, Gama ışını olarak adlandırılan ve hastanelerdeki Röntgen (X-ışını) ışınından daha kuvvetli (enerjisi daha yüksek) bir ışık atoma/maddeye/cisme çarptığında, o cisimden bir elektron, bir de pozitif yüklü parçacık koparır. Hemen hemen enerjisinin bütün kısımlarını maddeye aktarır. Elektron koparılınca, Röntgen ışığı gibi düşünülebilir belki kemiklere varıp durması. Ancak pozitif yüklü parçacık (pozitron) maalesef atomun çekirdeğinden koparılmaktadır. Yani Gama ışınına bir insanın maruz kalması çok kötü bir durumdur. Madenin yapısını bozmaktadır.

Buraya kadar sıralanan mor ötesi, X-ışını (Röntgen) ve Gama ışını türü ışıkların nüfuz derinliği ve yıkıcı özellikleri sağlık açısından insan vücudunda istenmeyen hücrelere uygulanmasıyla yararlı hâle dönüşecektir. Gama ışını, uzman bir ekip tarafından sadece kanserli bölgeye gönderildiğinde, o kanserli hücrenin bozulmasına ve yok olmasına neden olacaktır.

Bu ve benzeri durumlar günlük hayatta sağlık için sınırsız fırsatlar sunmaya devam ediyor.