Kuantum dış politika

Türkiye’de kuantum politikalar uygulanırken temel alınacak verilerin, en azından konuyla ilgili doktora çalışmalarının olduğu temeller üzerine yükselmesi gerekir. Yoksa holistik düşünce görünümlü Batı’nın şeytanî tuzaklarına düşme tehlikesi söz konusudur.

ZAMAN geçtikçe doğrular aşikâr olur, şüpheler ortadan kalkar. Bu yönüyle zaman, her şeyin ilâcıdır.

Vaktiyle doğru yerden bakılmayan durumlar, hak ile bâtılı savaşa sürükler. Yaraya ilâç olan zamanın hükümranlığındaki hak ile bâtılın savaşında bâtıl kazanamaz.

Bir dönem, “Dünya düz” deniliyordu; çünkü buna dair deliller vardı. Daha sonra içi dolu küre şeklinde olduğu kabul gördü. Güneş de Dünya’nın etrafında dönüyordu. Benzer fikirler hep bir veri üzerinden yürütüldü. Elde edilen her yeni veri, öncekini dışlıyordu. Günümüzde ise “Bunların hepsi doğrudur” dense yeridir…

Evet, bir ovadan ya da gözün gördüğü yerdeki kabule göre Dünya düzdür.

Ya da evet, Dünya küre şeklindedir, zira sonu görünmüyor…

En azından ilköğretimde de öğretildiği üzere denizlerde yaklaşmakta olan bir geminin önce üst kısımları görünüyor.

Güneş, Dünya’nın etrafında dönüyor. Çünkü eylemsizlik koordinat sisteminde gözlemci Dünya üzerinde bulunuyor. Güneş’ten Dünya’ya bakılırsa, bu kez de Dünya dönüyor görülür. Güneş Sistemi’nin dışına çıkıp bakıldığında ise Güneş’in merkez olduğu ve Dünya’nın da bunun etrafında döndüğü, ancak bütün bir Güneş Sistemi’nin de helezonik şekilde dalgalanarak devindiği aşikâr olur.

Böyle bir sistemde Dünya’nın da kendi ekseni etrafında dönmesinden gece ve gündüz oluşuyor. Mevsimler, aylar ve yıllarsa farklı hareketlerin sonuçları olarak ortaya çıkar. Bir olaya yaklaşırken sadece bir özelliğinin mi, yoksa bütün bir sistem içindeki davranışın mı ele alınacağı esastır.

Eğer sadece bir özellik ele alınacaksa, tek pencereden olaya bakılıp çözüm üretilir. İnsan sağlığında ise genelde sistemin birbirleri ile olan irtibatına sık sık başvurulur. İnsan bedeni, evrendeki en karmaşık ve bölümleri birbirleri ile irtibatlı olan sistemdir. Hekimlerin, hiç alâkası olmadığı düşünülen durumda hastaların gözlerine bakmaları bu nedenledir. Çünkü göz, bedenin aynasıdır. Ruh, bu steril beden kafesinden etrafı seyreder.

Koordinat sistemi, bir olayın tanımlanmasında önemli noktaya sahiptir. “Neye göre?” sorusunun cevabı burada yatar. Fiziksel olayların gözlem yerleri değişse de fiziksel olay değişmez. Aynı süratle hareket eden iki otomobilin birbirlerini duruyor görmeleri bu nedenledir; yerde duran birine göre ise otomobiller hareket hâlindedirler. Diğer bütün fiziksel durumlara bu pencereden bakılabilir.

Gündemdeki olaylara bakıldığında da yukarıda sayılan olaylardan pek farkı yoktur. Özellikle gazete, dergi ve köşe yazarları bir noktaya konuşlanıp (koordinat sistemin merkezi) ona göre kalemşörlük yapıyorlar.

Özellikle sosyal gruplara bu pencereden bakmak gerekir. Sosyal gruplar makro düzeyde incelenirken, bireyler mikro ölçekte anlaşılırlar. Bu nedenle sosyal gruplara en dışarıdan bakmak gerekir. Dışarıdan bakmadan, grupların doğru görülmesi ve doğru analiz edilmesi mümkün değildir.    

Özellikle Türkiye’deki sosyal gruplar üzerinde Birleşik Krallık, Almanya, Fransa ve Amerika çok sayıda doktora tezleri yaptırıyor. Sonra bu bilimsel tezler, ilgili kuruluşlara servis ediliyor. Türkiye’de ise çok az sayıda buna benzer çalışma yapılmaktadır.

Azerbaycan’ın Rusya’dan bağımsızlığını kazanmasından önce, Türkiye, Azerbaycan’la ilgili 100 adet tez yaptırttı. Bunlardan sadece 10 tanesi doktora teziydi. Sadece Amerika ise Azerbaycan’la ilgili 10 bin civarında tez yaptırmıştır. Peki, ne oldu? Amerika, FETÖ şemsiyesi ile Azerbaycan’a girdi.

İsrail, Ermenistan’ın kardeş ülke Azerbaycan’a haksız yere saldırmasında hangi tarafta yer alıyor?

Suriye ve Irak’ın kuzeyinde kurulacak bir tampon devlet için İsrail’in tutumu ortada. Peki, bu durumda bilimsel pencereden bakarak atılacak adımlar, doğru bir şekilde ortaya konuldu mu?

Türkiye, olay olduktan sonra mükemmel çözüm üretmenin ilerisine geçmelidir. Ayrıca devletler arasındaki ilişkiler ölçülü yürütülürken, steril hayatlardan sıyrılmış aşikâr bir kuantum dış politikaya geçilmesi gerekiyor.

Amerika ve Rusya dış politikalarında kuantum politika uyguladıkları için çoğu zaman şaşırıyoruz; Ermenistan-Azerbaycan olayında ikisinin de Ermenilerin yanında durması beklenirken tarafsız kalmaları bu nedenledir. Bu durum Türkiye ve Azerbaycan tarafından hoş karşılansa da, Rusya bu durumu başka bir tarafta kuantum girdaba çevirip Azerbaycan ve Türkiye’yi sıkıştırmak için kullanacaktır.  

Türkiye’de kuantum politikalar uygulanırken temel alınacak verilerin, en azından konuyla ilgili doktora çalışmalarının olduğu temeller üzerine yükselmesi gerekir. Yoksa holistik düşünce görünümlü Batı’nın şeytanî tuzaklarına düşme tehlikesi söz konusudur.

Türkiye, Azerbaycan ile meşgulken, Suriye ve Irak’ın kuzeyinde Ermeni görünümlü bir Yahudi devleti kurma çabaları hâd safhaya çıkmıştır.