YAZ mevsimi geçmek üzere... Koronavirüsün etkisi geçmedi.
Yazın başında düşüşe geçmişti, şimdi tekrar çıkışta. Bahar aylarına göre daha
fazla etkisini hissetmeye başladık…
Tanıdıklarımızdan testi pozitif çıkanları ya da vefât
edenleri daha fazla duymaya başladık.
Virüsün nasıl bir mutasyon geçirdiğini bilmiyoruz. Aşı
çalışmalarına dair net bir netîce yok. Bildiğimiz tek şey, virüsün dört bir
yanımızı sarmış olması.
Uzmanların uyarılarını dikkate almak dışında
yapacağımız bir şey yok.
“Maske, mesafe ve hijyen”, hayat tarzımız
olmalı! Elimizden gelen bu ve biz bu bildiğimiz tedbire sarılmaya devam
edeceğiz.
Hastalıklar birer toplumsal dönüşüm aracıdır. Tarihe
bakıldığında kara veba ve İspanyol gribi gibi küresel salgınların arkasından
bazen tıbbî gelişmelerle, bazen sağlık sistemleriyle, bazen de sosyal
meselelerle ilgili köklü değişimler olmuştur. Koronavirüs de dünyada ciddî
değişim ve dönüşümlerin sebebi olacak gibi görünmektedir.
Ciddî boyutta bu hastalığı geçirenlerin süreci
atlattıktan sonra “travma sonrası büyüme” yaşadıklarına dair literatürde birçok
çalışma bulunmaktadır. Aynı modeli topluma uygularsak, bu sürecin sonunda genel
toplum ortalaması olarak bir öğrenme ve gelişim sürecinden geçtiğimizi
söyleyebiliriz.
Bir kere böyle bir süreci yaşamış olmak, bir toplumsal
sermayedir. Tekrar ya da benzer salgınlarda toplum, bu süreçten öğrendiklerini
kullanabilecektir.
Hastalığın çok yakınımızda olması, bildiğimiz yahut
tanıdığımız insanların vefât haberleri hayata dair düşüncelerimizde
değişikliklere sebep olmaktadır. Hayatın fâni oluşunu fark ediyor, sahip
olduklarımızın daha çok kıymetini biliyoruz. Bir nefes sıhhatin aslında
dünyalara bedel olduğunu bu süreçte daha iyi anlamış olduk.
Bu sürecin çıktılarından biri de inanca dair bir
gelişimdir. Allah’ın kudretini ve insanın acziyetini bu sırada daha iyi anlamış
bulunuyoruz. Yapılan araştırmalarda da bu süreçteki stres ve endişe ile baş etmek
için insanların daha çok duâ ve ibâdete yöneldikleri ortaya çıkmıştır.
Bir diğer değişim ise insan ilişkilerinde meydana
gelmiştir. “Sosyal mesafe” vurgusu, yakınlarımızın, arkadaş ve dostlarımızın
kıymetini bilmeye vesîle olmuş, onlara bizi hasret bırakmıştır.
Ayrıca bu salgınla birlikte yeni seçenekler fark de edilmiştir.
Birçok işimiz dijital ortama kaymış, yeni eğitim fırsatları keşfedilmiş ve yeni
bir dünyanın varlığı keşfedilmiştir.
Netîce olarak Koronavirüs toplumu büyütmüş,
geliştirmiş ve değiştirmiştir. Kısa zamanda bu illetten kurtulabilmek en büyük
temennimizdir.