Korona Allah kelâmı mıdır?

Evreni Yaratanın kelâmı bitmeyecek fakat insanın tüm egosuna ve iddialarına rağmen sözünün bittiği yer, hep farklı olaylarla tespit edilecektir. Korona, konuşan insanın sözünü kestiği yerdir! Fakat konuşan Yaratıcı mıdır, yoksa insanın iç sesi midir, bunu yakında göreceğiz…

İNSAN ve Yaratıcı ilişkisi, yaygın iki gündem üzerine gözden geçirilir. Birincisi; insanı şaşırtan, hayrette bırakan ve aklın tanık olduğunda hayranlık duyduğu evrendeki denklemlerdir. İkincisi ise, insanın zor durumda kaldığı bir süreç içinde acizleştiğinde ve tabiî ki kitlesel ölçekte ölüm korkusuna düşüldüğünde...

Korona gündeminin ikinci bağlamda olduğu ortada…

Oysa birinci bağlam üzerinden yola çıkmak gerekir. Çünkü en doğal ve samîmi ilişki, hayranlık içinde gelişen saygınlıkla büyüyen ve öznelerin sınırlarını çizen evrendeki denklemdir.

Modern zamanlarda Müslüman coğrafyanın birinci bağlamdan yani evrendeki denklemden hem aklen, hem ahlâken kopuş sebebiyle yaşanan her bilimsel veya kitlesel süreci insanın acizliğine, Tanrı’nın gösterisine ve günahlarla ilişkili cezaya bağlaması, bize bir gerçeği tekrar hatırlatıyor: Müslümanlar “teslim olmak” fiilinden maksadı, Allah’ın ilim sıfatından çok adalet sıfatına sığınmak anlıyorlar.

Yani düşünmeyi değil, affedilmeyi önceliyorlar!

O zaman kritik şu soruyu sormamız gerekiyor: Müslüman coğrafya Koronavirüs gündeminde neden insanlığa rehberlik yapmak noktasında gündem içi veya gündem dışı söz alamıyor veya söyleyemiyor? Bilim ile ilişkisindeki denklemi bulamayışından mı, yoksa hep kendi dışında(kileri) günahın sosyolojisi içinde algılamakta ısrar etmesinden mi?

***          

İslâmî düşünce geleneğinde ilmin Kur’ân ve Sünnet ile ilişkilendirilme zorunluluğu, evren ve hayatta olup bitenin ise tespit edilemez kader ile ilişkilendirilmesi, günümüzde de ısrarla sürdürülmektedir. Bu tutum inanca sadâkat ve İslâm Medeniyeti’ni sahiplenmek sanılıyor. Oysa Allah’ın insana bahşettiği ve bütünleşik olan iki temel imanı var: Vahiy ve akıl... 

Bu iki imkânı “Hangisi önceliklidir veya hangisi diğerine tâbi olmalıdır?” eşiğinde tutmak ve bu sorunsalı İslâmî ilimlerin usûlü sanmak, maalesef Müslüman coğrafyanın en büyük problematiğidir.

Koronavirüse karşı biz Müslümanların algı, yorum ve davranışlarına baktığımızda, modern zamanlarda yaşadığımız düşünsel ve ahlâkî krizlerin devam ettiğini de gösteriyor. Peki, çözüm ne?

***

Koronavirüs, üç temel kavramı insanlık için denklemleştirdi: Ölüm, insanlık ve kader…

Bu üç kavram Koronavirüs sebebiyle keşfedilmediğine ve hattâ en temel üç kavram olarak insan ve Yaratıcı ilişkisini betimlediğine göre, biz bu üç kavramı Koronavirüs sebebiyle yaşananlara uyarladığımızda mevcût sürece özgü bazı tespitler yapmak durumundayız.

Örneğin, yaşadığımız süreç açıkça göstermiştir ki, virüsün etki gücü ve yayılma hızı ile her bir insanın ölüm korkusuna kapılma gücü ve hızı arasında ters bir orantı vardır. Nitekim devletlerin aldığı orantısız tedbirler, virüsün yayılma gücü ve hızı ile ilişkili değildir; aksine bu tedbirler, insanların ölüm paniğine kapılma durumlarında yaşanacak birçok sosyal olayı kontrol altında tutma zorunluluğudur.

Dünya sağlık tarihi, salgın/pandemi konusunda ilk defa böyle bir süreç yaşamıyor. Hattâ denilebilir ki, rutin bir örnekle karşı karşıya. Fakat devletlerin tedbir ölçeğine baktığınızda, bu alârm seviyesi böylesine yüksek…

Bu aşamada bir kritik soru daha gündeme gelmelidir: Evreni Tanrı’dan bağımsız izah etmek ve evrende bütün olup biteni akılla denetlemek mümkün mü?

Koronavirüs süreci bu kritik soruya bir başka kritik soru daha ekliyor: Ölüm, insanlığı “yaşamak” merkezinde toplanacak ve dayanışmaya sokacak güçte midir?

Cevap: Hayır!

Nitekim bütün devletler kendi vatandaşlarına sahip çıkacak şekilde bir karantina refleksi göstermiştir. Yani devletler zorunlu hâllerde kendi vatandaşlarını korumak adına başkalarının ölümüne kayıtsız kalacak bazı adımlar atabilecektir. Yani devlet farkı, din farkı veya coğrafya farkı tamamen unutulup, “İnsanı yaşat ki dünya yaşasın” ahlâkında ve bilincinde bir dünya var edilebilmiş değildir.

***

Dünya, bu salgını geride bıraktığında, büyük ekonomik savaşlara girecektir. Çünkü alınan tedbirler bu ikinci aşamayı açıkça ortaya koymaktadır.

Sonuç olarak Evreni Yaratanın kelâmı bitmeyecek fakat insanın tüm egosuna ve iddialarına rağmen sözünün bittiği yer, hep farklı olaylarla tespit edilecektir.

Korona, konuşan insanın sözünü kestiği yerdir! Fakat konuşan Yaratıcı mıdır, yoksa insanın iç sesi midir, bunu yakında göreceğiz…