Korku filmi gibi zulüm kampları inşâ edildi

Gözlemciler, Çin’in Doğu Türkistan’da 5G şebekesini yaygınlaştırma çabalarının amacının Doğu Türkistan halkına fayda sağlamak değil, Doğu Türkistan halkını 7/24 sıkı bir şekilde gözetlemek ve kontrol etmek olduğunu kaydediyorlar.

ÇİN’in Doğu Türkistan halkına karşı işlediği sistematik asimilasyon politikalarının en bariz örneği olan toplama kamplarına entegre inşâ edilen yeni tür yapılar, adeta korku filmini andırıyor.

Doğu Türkistan’da Çin virüsü nedeniyle rejim hükümetinin sözde “Salgın Önlemleri” bahanesiyle uyguladığı baskıcı kontrolleri ve radikal eylemleri daha da sıkı ve katı bir biçimde devam ediyor.

Kırım Haber Ajansı’na (QHA) göre Doğu Türkistan’da baskıcı Çin rejiminin yeniden toplama kampları inşâ ettiği belirtildi. 4 Ekim 2022 tarihinde Doğu Türkistan’da görüntülenen videolar, Uygur Haber sosyal medya hesabı tarafından yayımlandı. Videoda, Doğu Türkistan’da Uygur Türkleri için inşâ edilen devasa kamplar görüntülendi.

Çinli yetkililer, yeni tip toplama kamplarının Çin virüsü Covid-19 izolasyon merkezleri olduğu açıklamasını yapsa da bu kampların toplama kampları olduğu düşünülüyor.

Çin’in Doğu Türkistan’da sözde “Sıfır Kovid” politikası sebebiyle sokağa çıkmayı yasaklayıp ilaçsız ve yiyeceksiz tecrit uygulamasının üzerinden 78 gün geçti. Çocuklar artık Çin virüsünden değil, açlıktan ölmeye başladılar. Evlerinde olmayıp toplama kampına götürülenlere ne olduğu hakkında ise kimsenin bir fikri bulunmuyor.

Videoda sesi duyulan ve “bu hayra alamet değil” diyen kişinin anlattıklarına göre, karantina amacıyla inşâ edildiği iddia edilen yeni yapının görüntülenen küçük bir bölümünde 42 sıra boyunca tek kişilik odalar, 82 sıra boyunca çift kişilik odalar bulunuyor. 20 sıra boyunca tamamlanan kısım ise bin 600 kişiyi izole edebilecek kapasitede.

Daha önce haberlerimizde de doğruladığımız gibi bu yapıların yeni tür toplama kampları olabileceğine kesin gözüyle bakılıyor. Nitekim Çin’in Doğu Türkistan’da Uygurlar üzerinden bilinmeyen deneyler yaptığı yönündeki şüphemiz de artıyor. Çünkü daha önce de yapay zekâ ve yüz tanıma teknolojilerinde Uygurların kobay olarak kullanıldığını biliyoruz.
Doğu Türkistan’da radikal üslupla uygulanan “Sıfır Kovid’ politikası, Dünya Sağlık Örgütü başta olmak üzere birçok uluslararası kuruluş tarafından sert şekilde eleştiriliyor. Ancak sadece eleştirmek yetmiyor. Uluslararası organizasyonların Doğu Türkistan’da gerçekten neler olduğunu ortaya çıkarması aciliyet arz eden bir mesele hâline gelmiş durumda.

Dezenfektan zehirlenmesinden 13 kişi öldü

İşgalci Çin rejimi Gulca, Urumçi, Turfan, Kumul ve diğer birçok bölgede yaklaşık iki aydır keyfî karantina uygulayarak Uygur Türklerini acımasızca açlığa mahkûm ediyor. Gulca ve diğer bölgelerde 12 kişinin açlıktan öldüğü, bazılarının intihar ederek canına kıydığı teyit edilmişti. Özgür Asya Radyosu’nda (RFA) 29 Eylül günü yer alan habere göre, Hotan’ın Guma ilçesinde uygulanan sözde “ilaçlama” uygulamaları sonucu 13 kişinin zehirlenerek hayatını kaybettiği doğrulandı.

17 Eylül’de açık kaynaklardan elde edilen ses ve görüntü kayıtlarında, rejim yetkililerinin sözde “ev dezenfeksiyonu” adı altında sakinlerin kapatıldığı evlere bir tür dezenfektan sıvısının sıkıldığı ve uygulamadan hemen sonra insanların birer birer düştüğü, dezenfeksiyon istemeyenlerin “emre karşı gelmek” gerekçesiyle tutuklandığı ortaya çıkmıştı.

Bilgilere göre Doğu Türkistan’ın Hoten bölgesinde keyfî bir karantina uygulaması başlatıldığı ve Guma ilçesinde uygulanan dezenfektan uygulamalarında zehirlenme vakaları yaşandığı, binlerce kişinin “ilaçlama” adı altında uygulanan dezenfektanlar neticesinde zehirlendiği ve en az 13 kişinin hayatını kaybettiği teyit edildi. RFA muhabirinin röportajını kabul eden mahalle komitesi çalışanı, sorumlu olduğu 10 aileden İbrahim ve Atıhan başta olmak üzere 13 kişinin öldüğünü doğrularken, sebebini bilmediği bir işlem olarak en son havadan uçaklarla ilaçlama yapıldığını ve sonuç olarak ölüm vakalarının yaşandığını, çevre köylerden de binlerce kişinin dezenfektan zehirlenmesi yaşadığını ifade etti.

Açık kaynaklardan elde edilen bilgilere göre, salgın bahanesiyle evlerine kapatılan insanlardan hasta olanların, geçirdiği hastalığın daha önce eşi benzeri görülmediği ve özellikle bacak ve bel kısmında yüksek basınçlı ağrı hissi oluştuğu, şiddetli göz ve baş ağrısı, şiddetli ateş ve şiddetli donma hissi yaşadığı iddia edildi. Gözlemciler zalim Çin’in Doğu Türkistanlıları öldürmeye niyetli olduğunu vurgulayarak, toplama kamplarında ve de aç bırakarak öldüremediği Uygurları zehirleyerek yok etmeye çalıştığını, bu minvâlde Uygurlar üzerinden bilinmeyen bir tür kimyasal deney yapıyor olabileceğini, çünkü daha önce de yapay zekâ ve yüz tanıma teknolojilerinde benzeri deneyler gerçekleştirdiğini kaydettiler.

Doktor veya sağlık çalışanı bulunamıyor

İşgalci Çin’in “Sıfır Kovid” politikası kapsamında Doğu Türkistanlıları keyfî karantinaya alarak açlıktan ölmelerine yol açması ve bölgedeki ciddî durumu yansıtan video görüntülerinin dehşet verici olması, uluslararası toplumun tepkisini çekiyor. Ancak Çin rejimi insanlık dışı suç işlemeye devam ederek, açlıktan hastalanan insanları hastaneye almadığı gibi tedavi etmeyi de reddediyor.

Oysa bütün Çin, propagandalarında binlerce “fedai” istihdam ederek hastalığı önlediğini ve durumu kontrol altına aldığını beyan eden yalan propagandaları yapıyordu. Nitekim kurnaz Çin mezalimine karşı Uygur halkı, her şeyi göze alarak gerçek durumu ifşa etmeye çalışıyor. 2 Ekim’de açık kaynaklardan elde ettiğimiz 36 saniyelik videoda, açlık dolayısıyla hasta yatağına düşen yaşlı bir çiftin kimse tarafından ilgilenilmediği, anne ve babalarının acısından kıvranışını seyretmeye mecbur kalan evladınsa feryat içinde kaldığı gözler önüne seriliyor.

Amatör kamerayla çekilen görüntüde söz konusu Uygur Türk’ünün, anne ve babasının hastalığı nedeniyle yemek yiyemediğini, hâl böyleyken kendisinin de boğazından bir şey geçmediğini, hastane personellerinin hastayı tedavi etmeden öylece bıraktığı, ölümü beklemekten başka çaresi olmadığını söyleyerek hüngür hüngür ağladığı kaydediliyor.

Çin’in sözde “salgın önleme” bahanesiyle uyguladığı keyfî karantina uygulamalarına karşı yürütülen uluslararası baskı neticesinde Çinli makamlar, 1 Ekim’e kadar ablukayı kademeli olarak kaldıracaklarını açıklamışlardı. Ancak gelinen noktada hâlâ halkın evlerinde kapalı olduğu anlaşılıyor ve Çin’in halkı kasten aç bırakarak öldürme amacıyla “açlık soykırımı” yaptığı ifade ediliyor.

Açık kaynaklardan elde edilen ve 3 Ekim’de yayınlanan 1 dakika 36 saniyelik bir videoda da Turfan’ın malûm bölgesine bağlı 7’nci Mahalle’de ikâmet eden 22 yaşındaki oğlunun öldürüldüğünü ifşa eden annenin feryatları gözler önüne seriliyor. Video kaydında “Çocuğum öldü! Çocuğumu öldürdüler! Hastaneye götürdük diye ölüsünü getirmişler. 22 yaşındaki oğlumu toprağa gömdük, bundan kim sorumlu olacak? Yetkililer telefona cevap vermiyor. Kimse ilgilenmiyor! Üstelik çok kaba davranıyorlar. Oğlumun ölümünden kim sorumlu olacak?” şeklindeki isyanı yürekleri yakıyor. 

Gözlemciler, Çin rejiminin şu anki amacının katı kontrolün yanı sıra çok kötü koşullarda, tedavi etmek bir yana, takipsiz bırakmak suretiyle Uygur halkının çeşitli hastalıklarla boğuşmasını sağlamak, Uygurları milletçe açlığa terk ederek öldürmek olduğunu, açık kaynaklardaki bu tarz görüntü kayıtlarının Çin’in Doğu Türkistan’da uyguladığı sistematik soykırımın kanıtı olduğunu dile getiriyorlar.


Doğu Türkistan’da tam kapanma

İşgal altındaki Doğu Türkistan, Çin’in “Sıfır Kovid” politikası kapsamında katı kısıtlamalara sahne oluyor. Özellikle Ekim ayı sonunda yapılan Çin Komünist Partisi (ÇKP) Kongresi öncesinde tecrit önlemleri daha da sertleştirildi. Mevcut uygulamalara seyahat kısıtlamaları da eklendi. 35 milyon nüfuslu bölgeye tren ve otobüs seferleri çift yönlü askıya alındı. Uçuşlardaki yolcu sayısı yüzde 75’lik kapasiteye düşürüldü.
Çin Ulusal Sağlık Komisyonu Urumçi, Gulca, Şihrinze, Turfan ve Korla başta olmak üzere Doğu Türkistan genelinde günlük ortalama 90 ve üzeri sayılarda vaka tespit edildiğini ve bunların tamamının asemptomatik vaka olduğunu açıkladı.
AFP’nin aktardığına göre ÇKP’nin atadığı bölgesel yöneticiler, Doğu Türkistan’daki Çin virüsü vakalarını tespit ve kontrol önlemleriyle ilgili alınan radikal önlemleri, ölüm ve dezenfektan zehirlenmesi gibi sorunları kabul etmemekle birlikte, uygulanan keyfî karantinaları ne zaman kaldırmayı plânladıklarına dair hiçbir açıklama da yapmadılar.
İnsan hakları örgütlerine göre uygulama, insan temel hak ve özgürlüklerine aykırı bulunuyor. Nadiren görülen sosyal medyada videolarında Doğu Türkistan genelinde haftalardır katı karantina uygulandığı ve insanların evlerinden çıkamadıkları görülüyor.

Salgın bahanesiyle soykırım uyguluyor

Ayrıca uzun süredir açlık soykırımı yaşayan Doğu Türkistan halkının evlerinde gıda sıkıntısı iyice arttı. Katı kuşatma nedeniyle köylülerin ciddî kayıplara uğradığı bir dönemde kukla yetkili sözde Xinjiang Başkanı Erkin Tuniyaz, geçtiğimiz günlerde Urumçi, Sanji ve diğer birkaç bölgeyi ziyaret ederek sözde “salgın önleme ve kontrol” çalışmalarını inceledikten sonra, hareket hâlinde “Sıfır Covid” politikasını hızlandırma vurgusu yaptı.

Çin’in Xinjiang gazetesinde 23 Ekim’de yer alan habere göre, kukla yetkili Tuniyaz, ziyaret ettiği bölgelerde yaptığı açıklamada, salgın bahanesiyle alınan sözde önlemlerin hatasız bir şekilde yerine getirilmesi, salgına karşı mücadelede sıfırlama hedefine hızla ulaşılma, salgının etkisini en aza indirme ve salgını önleme için kapsamlı önlem alınması gerektiğini belirtti. Ayrıca Manas, Kutubi ve Fukang bölgelerini ziyaret eden komünist yetkili, sözde izolasyon merkezlerini ve tedbir hizmetlerini gözden geçirerek merkezlerin inşâsının hızlanması ve genişletilmesi yönündeki talimatını yeniledi.

Gözlemciler Doğu Türkistan halkının yaklaşık üç aydır insanlık dışı karantina altında olduğunu, evlerinde yiyecek ve temel yaşam ihtiyaç maddelerinin kalmadığını, çiftçilerin ekinlerinin yok olduğunu, çobanların hayvanlarının açlıktan telef olduğunu, ekonomik olarak da önemli ölçüde kayıplar yaşandığını, kış mevsimi yaklaştıkça halkın endişelerinin de arttığını kaydediyorlar.


Gulca’yı kar bastı, sahipsiz hayvanlar öldü

ÇİN’in “Sıfır Covid” politikası kapsamında, sözde “salgın önlemleri” bahanesiyle yürütülen baskı ve keyfî karantina uygulamalarının sadece insanları etkilemediği, hayvanların da açlıktan ölmesine yol açtığı öğrenildi.

Doğu Türkistan’da 90 günü aşkın süredir devam eden kesintisiz ablukanın peşi sıra, sözde toplu tecrit merkezlerinin de artmaya başladığı bir dönemde çiftçi ve çobanların sahipsiz kalan hayvanları açlıktan ölmek üzere olduğu, hatta bazı bölgeleri kar bastığı ve sahipsiz kalan hayvanların soğuktan donarak ölme tehlikesinin arttığı bildirildi.

Açık kaynaklardan elde edilen 2 dakika 48 saniyelik görüntü kaydında Doğu Türkistan’ın Gulca bölgesindeki çoban Kazak Türklerinin yayladaki hayvanlarının, keyfî karantina uygulaması altında olunduğundan aç, susuz ve kar altında hareket edemez hâle geldikleri, hâl böyleyken komünist yetkililerin halkı dışarı çıkarmadığı, hayvanlar için verecek otun dahi kalmadığı bir anda yoğun kar yağışının başladığı, açlıktan ölmek üzere olan hayvanların karda ve soğukta donarak ölmeye başladığı ifade ediliyor. Yerel makamlar veya kent memurları çobanlardan gelen yardım taleplerine cevap vermezken, nihayetinde telef olan hayvanların her yerde ölü ve karda gömülü olduğu yine aynı kayıtta yer alıyor.

Gözlemciler Çin’in gerçek niyetinin salgını önlemek değil, bütün bu yaşananların kastî bir şekilde Doğu Türkistan halkına maddî ve manevî zarar vermek olduğunu belirtiyorlar.

***

Doğu Türkistan’da 30 binden fazla 5G istasyonu var

TARİHİN en büyük dijital diktatörlüğünü kuran Çin rejimi, Doğu Türkistan halkı üzerinde daha sıkı kontrol sağlamak amacına ulaşmak için son yıllarda 5G ağına büyük yatırımlar yapıyor. Bu anlamda Çin’in Doğu Türkistan’da 30 binden fazla 5G baz istasyonu inşâ ettiği öğrenildi.

Çin propaganda ağı Tanrıdağ sitesinde yer alan 11 Ekim 2022 tarihli habere göre, Doğu Türkistan’daki sözde Xinjiang Haberleşme İdaresi’nin bu yıl bölgede 5G inşaatına 1,65 milyar yuan yatırım yaptığını ve 10 binden fazla 5G baz istasyonu inşâ ettiğini duyurdu. Şimdiye kadar 30 binden fazla 5G baz istasyonu inşâ eden Çin, bu yatırımları sayesinde mevcut dijital sistemine Doğu Türkistanlıları dâhil etmenin yanı sıra kontrol ve gözetimi sıkılaştırmak istiyor.

Alınan bilgilere göre Doğu Türkistan’da 5G baz istasyonlarının düzenlenmesinin ardından tüm il ve şehirler, ilçe ve kasabalar olmak üzere yüzde 90,53 oranında 5G ağ kapsama alanı sağlanmış ve her 10 bin kişiye 12 adet baz istasyonu düşecek şekilde dizayn edilmiş olacak.

İşgalci Çin, 5G ağını kullanarak Doğu Türkistan halkı üzerinde yıkıcı baskı ve sıkı kontrol uygulamanın peşi sıra Doğu Türkistan’da 5G’nin benimsenmesini artırmak için bu yılı kilit bir yıl olarak da belirledi. Hâlihazırda Doğu Türkistan’da 5G kullanan 70’den fazla kilit bölge bulunuyor.

İngiliz siber istihbarat Başkanı Jeremy Fleming, gazetecilere verdiği bir demeçte, Çin’in insanları evde kontrol etmek ve yurtdışındaki etkisini genişletmek için dijital para birimini ve Baidu uydu teknolojisini kullandığını söyleyerek, Çin’i geleceğin en büyük güvenlik tehdidi olarak nitelendirdi. Keza İngiltere eski Başbakanı Liz Truss da Çin’in görünümünü “tehdit” olarak değiştireceğini ifade etmişti.

Gözlemciler, Çin’in Doğu Türkistan’da 5G şebekesini yaygınlaştırma çabalarının amacının Doğu Türkistan halkına fayda sağlamak değil, Doğu Türkistan halkını 7/24 sıkı bir şekilde gözetlemek ve kontrol etmek olduğunu kaydediyorlar.

 

https://www.milligazete.com.tr/amp/haber/12332246/zalim-cinden-dogu-turkistana-seyahat-kisitlamasi

https://twitter.com/maliatayurt/status/1576974310450679810?s=46&t=nFdjZ-FSWbokBlVrhmcp6A

https://turkistanpress.com/page/saglik-calisanlari-veya-doktor-bulunamiyor

https://www.rfa.org/uyghur/xewerler/uyghurda-virus-09232022180107.html

http://xj.people.com.cn/n2/2022/1023/c186332-40167141.html)

https://turkistanpress.com/page/gulca-yi-kar-basti-sahipsiz-hayvanlar-oldu/5124

https://m.thepaper.cn/baijiahao_20210181