YUNANİSTAN’dan gelen bir
haber dikkatimi çekti. Deniliyordu ki, “Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum
Yönetimi, gayr-ı resmî beşli görüşmelere hazır”…
Akdeniz’deki
beşli görüşmelerde kimlerin yer alması teklif edilmişti BM tarafından?
Türkiye,
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Yunanistan, GKRY ve İngiltere…
Bu
haberin öncesinde ise Suudi Arabistan, Körfez Krizi’ni bitirecek bir hamle
yaparak Katar’la diyalog kurdu ve küslüğe son verdiklerini açıkladı.
Öte
yandan Mısır ise, Libya Ulusal Mutabakat Hükûmeti ile görüşme yolunu seçerek,
Türkiye karşıtı bir devlet yönetimi olarak Libya’da sahanın şartlarını görmek
zorunda olduğunu kabul etti.
ABD’deki
başkanlık seçimlerinin kazananı olarak Joe Biden isminin öne çıkmasıyla Trump
dönemi politikanın bozulduğunu gören Afro-Avrasya özelinde yeni cephe almaların
sürmesi de muhtemel. Ancak bu birkaç gelişmeden açılan pencerelerin
manzaralarına bakmak ve bütün fotoğrafı görmek elzemdir.
İsrail’deki
Siyonist yönetimin en korktuğu gelişme, Trump’un kaybetmesiydi. Zira düşünce
şuydu ki, onun ve içinde bulunduğu grubun İsrail için yaptıklarını Demokratlar
yapmazdı ve işgali sürüncemeye sokardı.
Bu
düşünce doğru, ancak Demokratlar Filistin için özgürlük istiyorlar diye değil.
Zira onlar istiyorlar ki, tüm dünyanın bir tek devleti olsun ve onlar da o
dünyanın tek dikte yönetiminin firavunları olsunlar…
Neyse…
Cumhuriyetçilerin
İngiliz tahakkümünü tanıyan Amerikalılar olduklarını biliyoruz. Ve Trump
tablosundan bakıldığında da bilinir ki, Cumhuriyetçi ABD yönetimleri daima
Siyonizme doğrudan hizmet etmişlerdir.
Körfez
Krizi patlak vermeden evvel bölge ülkelerini haraç almakla tehdit eden Trumplı
ABD yönetimi, istediğini almıştı. Suudi Arabistan’da Mısır’ın da katıldığı
buluşmayla yeni Orta Doğu dizaynına dair İngiliz plânının koordinatlarını beyan
etmişlerdi.
Ancak
birkaç dönem gelmemek üzere kurulan plânda Cumhuriyetçiler kaybettiler.
Bu
durumda Körfez ülkeleri rahatladılar ancak ne yapacaklarını da şaşırdılar. Zira
İngiliz tahakkümü yine de üzerlerinde işleyecekti. Bu anlamda Mısır ilk adımı
attı ve Libya UMH’si ile diyalog kurmak yoluna girdi. Kendisine asıl
kazandıracak diyalog yolu Türkiye olmalıyken, Mısır, sınır komşusuyla iletişime
geçti. Zira bu, durum itibariyle büyük bir geri adım ve mağlûbiyeti kabullenmek
olurdu.
Suudi
Arabistan ise yine Türkiye ile diyalog kurmak yerine Katar’a yakınlaştı.
Türkiye’nin
Cemal Kaşıkçı kozu Suud Kraliyetini meşgul ededursun, bir diğer korku ise
ülkede kullanılacak bir Reşidî ayaklanması… Mümkün mü? Neden olmasın?
Peki,
Reşidîler kimler mi? Birinci Dünya Savaşı’nda Halife’ye tam bağlı Arap
kabilesi… Gerisini belki daha sonra tartışırız…
İsrail,
gelişmelerden oldukça rahatsız, zira bu iki ülkenin önünde sonunda Türkiye’nin
eline dizginlerini vermelerinden korkuyor!
Mısır’ı
Suudi Arabistan’a düşman ettirecek bir fitne mümkün mü peki? Görüntüde imkânsız
ama Reşidî hamlesinde hiç de öyle değil!
Peki,
bu durumda Kıbrıs hakkındaki beşli görüşmede İngiltere kimi ikna edecek?
Birinci
Dünya Savaşı’nda olduğu gibi Kıbrıs konusunda da kendisine kazandırdığı
Yunanistan için büyük mücadele vereceği kesin! Ancak Türkiye’nin eli Sevr
şartlarındaki gibi değil, ganimet dolu…