BİR gün kahvehanede otururken gençler sorar: “Hasan Amca, şu karşıdaki dağ, sence kaç çuval gelir?”
Kör Hasan Amca, hafif gülümsedikten sonra der ki, “Yavrum, çuvalına göre değişir”.
Belki de Kör Hasan Amca’yı sıkıştırma çabası o gün başladı, kim bilir… Kör Hasan Amca, gençlerin bu hâline bakar ve derdi ki, “Yavrum, suya ne kadar bastırırsan bastır, sıkışmaz”.
Kör Hasan Amca hikâyeleri, gençlerin filozofik laf etme ihtiyaçlarını gidermek üzere doğmuş olsa gerek. Gençler ve toplumun pek çok kitlesinden insanlar, dert edindikleri konuda kendi adlarına söyleyemediklerini Kör Hasan Amca üzerinden söylerler. Tabiî söyleyemedikleri şeyler sadece filozofik cümleler değildir, argo konuşabilmek için de Kör Hasan Amca’dan faydalanırlar.
Tavlada “4-0” yenerken havalara giren ve “4-5” ile yenilen tavla oyuncusuna söylenecek bir çift sözü olsa gerektir örneğin. İşte tam da sırasıdır Kör Hasan Amca’ya başvurmanın: “Kör Hasan Amca der ki, ‘Tavlada beşin altındaki sayıların hepsi 0-0’a eşittir’.” Yahut da, “‘Bitmemiş yarışın havalısını karışlarlar böyle’ der Kör Hasan Amca”.
Siyasetten spora, kültürden sanata, ticaretten eğitime her alanda Kör Hasan Amca’nın tarzı sohbetler, sıkıntıya düşenin imdadına yetişir. Arkadaşına pas vermek yerine kendi gol atmaya çalışan futbolcu son aşamada ayağındaki topu kaptırınca, takım arkadaşından bile Kör Hasan Amca’dan bir sözün gelmesi kaçınılmazdır: “Vermezsen pasını, attırırsın tepemizin tasını.”
Kör Hasan Amca’nın ekonomiye dair tartışmalarda, özellikle de fırsatçılık yapanlara karşı bir çift sözü vardır: “İnsan bir açken verilen azığı, bir de parasızken yediği kazığı unutmaz.”
Eğitimle ilgili çok sevdiği fakat eleştirdiği öğretmenlere de tatlı tatlı ikazlarını yapar. Öğretmenlerin, “Artık öğrendik, öğrenmeye gerek yok! Bundan sonrası, öğrendiklerimizi aktarma zamanıdır” diye düşünmelerini doğru bulmaz. Kör Hasan Amca der ki, “Öğrettiğin bana ise öğrendiğin de sana; ne bakıyon bi’ o yana bi’ bu yana”.
Siyasetteki hakaret, küfür ve sövgü eylemlerine de kızar Kör Hasan Amca: “Sövgüye övgü yapanı sövgüyle överler.”
Yazarların, yönetmenlerin ve hatta karikatüristlerin de kulaklarını çınlatalım. Eğer halkımızın duygularına ve düşüncelerine tercüman olunmazsa, halk öyle bakıp kalmaz. Kendi kendinin sanatını ve de eleştirisini yapar, mizahını ortaya çıkarır, sözünü söyler. Kör Hasan Amca’nın siyâsî görüşünü bilmem, lâkin her yönden de halkın ta kendisi olduğunu sanıyorum. Bitirirken de bu konuya dair onun şu sözüyle veda edelim: “Söyle dikine; taksa da kendine, takmasa da kendine.”