DÜNYANIN çeşitli ülkelerinde yaklaşık 800 ABD üssü bulunduğu
biliniyor. ABD, bu sayede menfaatine uymayan gelişmelere ânında müdahale etme
fırsatı buluyor. Bu üslerin kurulmasına izin veren ülkeler ya müttefiklik
gereği ya da ABD tarafından korunma ihtiyacı ile karar veriyorlar.
Ancak ABD’nin gerçek derdinin, koruma taleplerini karşılamak
değil, kendi dünya siyâsetini korumak olduğunu tahmin edebiliyoruz. Hedef kendi
siyâsetini korumak olunca, üslerin kurulduğu ülkelerle arada bir sorunlar
yaşanması da kaçınılmaz oluyor tabiî ki.
Türkiye’de de, her sorunda İncirlik Üssü tartışma
konusu yapılsa da, farklı amaçlarla kullanılan 15 ABD üssü bulunuyor. Son
yıllarda ortak paydalarda buluşmakta zorlandığımız ABD ile aramızda bu üslerin
bir koz olarak kullanılmış olduğunu düşünüyorum. Amerikalıların bu soruna
alternatif çözümler aradığı da kulaklara fısıldanıyor sürekli. Zira gerek Orta
Doğu, gerek İran, gerekse Rusya’yı kontrol edebilmek için bölgede askerî
varlığını konuşlandıracak noktalara ihtiyaçları var.
Geçenlerde Yunan basını, ABD’nin Yunanistan’da 20 yeni
askerî alan talep ettiğini yazdı. Girit adası üzerinde bulunan üssü güçlendirme
konusunda 2019’da alınan kararın ardından, sınırımıza 40 kilometre uzaklıktaki
Dedeağaç’ta daha dar kapsamlı da olsa yeni bir ABD üssü kurulduğu geçen sene
açıklanmıştı. Yunanistan ile ABD arasında var olan savunma iş birliği
anlaşmaları kapsamında gündeme gelen yeni üs talepleri ise olayın boyutunu
biraz daha değiştirmiş görünüyor.
Gürcistan ve Ukrayna konusunda AB ve ABD ile sorunlar
yaşayan Rusya’yı daha rahat kontrol edebilmek ve gözdağı verebilmek için
bölgeye en yakın yerleri seçme gayreti anlaşılabilir tabiî. Ancak, Türkiye’nin
hem ABD, hem de Yunanistan ile yaşadığı sorunları düşününce, Yunanistan’daki
yeni askerî üs taleplerinin bize de bir gözdağı verme amacı taşıdığını düşünmek
hiç de uzak bir ihtimâl olmasa gerek.
S-400 füze savunma sistemleri konusunda yeni
ültimatomlar vermekten vazgeçmeyen, F-35 projesindeki gasp edilen haklarımızı
da bu konuya bağlayan ABD, Libya ve Suriye’deki başarılarımıza boyun eğmenin
faturasını bir şekilde kesme gayretinde aslında. AB’yi Doğu Akdeniz konusunda
arkasına alsa da istediği yaptırımların hayata geçmesini sağlayamayan
Yunanistan’a uzunca süredir verdikleri askerî tatbikat desteğinin ardından yeni
savunma iş birliği güncellemeleri de tam buna işaret ediyor zaten.
Ve Biden yönetimi, Türkiye ile olan ilişkilerinin
çıkmaza girmesi ve ülkemizdeki üslerinin kapatılması ihtimâline karşı da gerek
Kuzey Irak, gerekse Yunanistan’da tedbirler alıyor.
Onlarca yıldır ekonomik sorunlarını müttefiklerinin
üzerine yıkan, Kıbrıs’tan sonra Akdeniz’i de dünya siyâsetine mâl etmeyi
başaran Yunanistan’ın, bu üslere izin vermesi hiç sürpriz olmayacaktır.
Cumhuriyet tarihimiz boyunca adalar üzerinden kışkırtıcı siyâsetini sürdüren
Yunanlar, bundan sonra ABD askerî gücünü arkalarına aldıkları zannıyla daha da
hâdlerini bilmez hareketlere girişebilirler. Nitekim son olarak navteks ilân
edilen uluslararası sularda araştırma gemimize yapılan taciz de bu hâdsizliklerden
biri oldu.
Kendileri de biliyorlar ki, Türkiye, Yunanistan’dan
belki on sıklet daha üstte. Dolayısıyla bize karşı tek başlarına bir hamle
yapmaları imkânsız. Olmaz ama bir gün bizimle savaşmak zorunda kalsalar, barış
anlaşması yapmak için yalvarmaları bir ay sürmez.
Değişen dünya şartları, Türkiye’nin gücünü arttırdıkça
Yunanlar daha çok dışa bağımlı hâle gelmelerinin ezikliğini yaşıyorlar aslında.
ABD’ye olan bağımlılıklarının kendilerini bir sömürge devlet hâline getireceğini
bile bile “Denize düşen yılana sarılır” misali çaresizce ABD’nin koruması
altına giriyorlar. Bilmiyorlar ki ABD, menfaati olmayan yerde bulunmaz. Yarın
Akdeniz’de bizden çalmaya çalıştıkları haklarımızın üzerine bir bardak su
içerlerken kendi haklarının da Amerikalılar tarafından kullanıldığını
görecekler ama çok geç olacak!
Bugünkü şartlarda ne Yunanistan’ın, ne de üslerinden dolayı ABD’nin bize bir tehdit olacağını zannetmiyorum. Bize karşı yapılan hamlelerin hepsi büyümemizi durdurmak için yapılıyor. Gerek askerî gücümüz, gerek dış siyâsetteki alternatiflerimizden dolayı hiç kimsenin bize saldırma cesareti göstereceğini düşünmüyorum.