Kolay değil Kayaların oğlu olmak

Bu arzuyu bir şekilde gerçekleştirmek mümkün. 2023’te, yüzüncü yıl kutlamalarında Barış Manço’nun o eserini çalmalıyız. Büyükçe bir posterini de asarak... Doğukan Hazar ile Batıkan Zorbey de beraberce sahneye çıkmalı. Bu şeref, onlara baba mîrasıdır ve çok iyi biliriz ki ölüm hak, mîras helâldir.

ZİYA Gökalp’in “Ala Geyik” şiiri, hepimizin bildiği gibi, “Çocuktum, ufacıktım… Top oynadım acıktım…” mısralarıyla başlar. Kim bir zamanlar ufacık değildi ve kim oynayıp da acıkmadı ki?

Ben de acıkınca eve geldim. Baktım, dayımın sesi kısılmış.

Dedem sinirlenmiş hafiften. Sebebini öğrenmiş ses kısıklığının da ondan kızmaktaymış. Dayım akşam konsere gitmiş. Sunğipek fabrikasının büyük salonunda Barış Manço konseri varmış. Sene 70 veya 71 olacak.

Adını ilk defa o zaman duydum Barış Manço’nun.

Yanlış hatırlamıyorsam, Sunğipek, bizim oradaki tek fabrikaydı o târihte. Suni ipek üretirdi. (Adı da öyle olmalıydı belki ama o ismi 1935’te kendi el yazısıyla Atatürk verdiği için, değişmedi. Birkaç satırla da niçin öyle olması gerektiğini yazmıştır. Ayrı bahis.)

Dayımın yalnızca sesi kısılmamış, elleri de şişmiş, alkışlamaktan.

Pek bir anlam verememiştim.

Bir süre sonra elinde bir plakla çıkageldi. Bir yüzünde “Dağlar dağlar”, bir yüzünde “Kuyu başına vardım, Zeynep’im bekler diye…” sözleriyle başlayan “İşte hendek, işte deve”.

Uzun saçlı, uzun bıyıklı bir adamın fotoğrafı vardı kapakta. Dinledikçe dayıma hak verdim. Ses de kısılır, eller de şişer.

Yıllar sonra Keçiören’de Kuyubaşı durağında otobüs beklerken mırıldandığım şarkıdır o. Aradan on yıl geçmişti. Bana bir asır gibi gelen on yıl… Durakta Zeynep yoktu. Ben de Barış değildim. Ama Barış Manço’nun ilk adı Mehmet’ti.

Ağabeyinin adı da Savaş. Rahmetli annesiyle babası, Tolstoy’u çok seviyor olmalı.

Genç yaşta müziğe başlayan Barış Manço, otostop yaparak Belçika’da yaşayan ağabeyinin yanına gider. Orada eğitim görür ve müzik çalışmalarını devam ettirir. Plaklar, konserler… Ancak esas çıkışı, yukarıda söz ettiğim Dağlar dağlar/İşte hendek 45’liği ile yapar. Birçok ödül alır. Eserleri milyonlarca satar.

Hepsinden önemlisi, herkesin gönlünü fetheder.

Bu toprağın insanıdır. Köklere bağlılığı, en çok dikkat çeken özelliği olsa gerek. Bir o kadar da geleceğe olan ümidi...

Barış Manço’dan bahsettiğim yazıda, onun çok yönlü bir sanatçı olduğuna dikkat çekerek, o yönleri işaret etmiştim.

Vatanseverdi, demokrattı, cumhuriyete bağlıydı. Büyük ülküsü olan adamdı. 7’den 77’ye değil, 2’den 102’ye herkesin sevdiğiydi.

Çocuklara çok değer verir, geleceğe inanırdı. Yarınların çok daha güzel olması için çaba sarf ederdi.

Devrimciydi, akıncıydı, muhafazakârdı, Atatürkçüydü. “Hepsi birden nasıl oluyordu?” diye şaşılabilir ama onda hepsi bulunuyordu.

Toprağa bağlıydı. Hem Doğuluydu, hem Batılıydı. Türkiyeliydi, Türk’tü, Müslüman’dı.

Barış Manço, müzisyendi, şarkıcıydı, besteciydi, şairdi. Ülkemizin temsilcisiydi. Kültür elçisiydi. Dünyanın her yerine ayak basan gezgindi.

Kemerliydi, kaftanlıydı, yelekliydi, bol yüzüklüydü. “Kayaların oğlu” idi.

Barış Manço, filozoftu, sağlam bir felsefesi vardı. 2023 için harika bir beste yapmıştı. Hem de yıllar önce. İleriyi gören ve bizim de görmemizi isteyen biriydi. Yerinde duramayan, hızlı konuşan, hızlı düşünen, hızlı anlayandı.

“Adam Olacak Çocuk”ları gözünden tanırdı. Dünyayı gezer, gördüklerini bize de gösterirdi. Dünyayı evimize getiren adamdı.

Barış Manço, aileden biriydi. Herkesin kardeşi, arkadaşı, ağabeyiydi. Dünyayı güzelleştiren insanlardan biriydi.

Barış Manço’yu anlamayan nesle aşina değiliz. Moral burcunun da sultanıydı. Hepimize ümit verir, moralimizi yükseltirdi.

Barış Manço, yaşarken de efsaneydi.

Eserleriyle bize yeni ufuklar açan, gönlümüzü genişleten, kulaklarımızın pasını silen bir gönül adamıydı.

Aramızdan ayrılalı 22 yıl oldu. Ama hep yanımızda.

Onun ekranda sohbet ettiği, şarkı söylettiği beş-altı yaşındaki minikler, bugün koca adam, yetişkin birer kadın oldular; şimdi onların çocukları Barış Manço şarkılarıyla büyüyor. Bu sevgi herkese nasip olmaz.

Bugün de 7’den 77’ye herkesin sevdiği bir sanatçı.

Hayır, daha fazlası! 2’den 102’ye demiştik…

(Diyebiliriz, çünkü o sözün aslı “Yediden yetmişe” şeklindeydi.

“İnsan yedisinde neyse, yetmişinde de odur” gibi bir başka atasözümüzü de destek olarak gösterebiliriz.

Barış Manço, o sözü “7’den 77’ye” şekline çevirmiştir. Haklıdır da. Zira insan ömrü gittikçe uzamaktadır ve 70 üstündeki insanlar da onu zevkle takip etmektedir.)

Şarkılarını dinliyor, programlarını ve belgesellerini izliyoruz.

Hem de eksilmeyen bir keyifle.

Hep artan hasretle. Mekânı Cennet olsun.

*

“Kayaların oğlu” adlı eseri çok dikkat çekicidir. Sağlam bir târih şuuruna sâhip olan Barış Manço, burada çok önemli hususlara dikkat çeker. 1923’ten alır, 2023’e getirir sözü.

1923’ün ılık bir Ekim sabahında

Kayaların toprağa dikine saplandığı yerde doğdum

Toprak anayla, kaya babanın oğluyum ben

Toprak anam sevgi dolu, bereket dolu

Toprak anam sessiz ama toprak anam dopdolu

Toprak anam, toprak anam Anadolu

Babamsa sağı solu belli olmaz

Bir gürledi mi yer yerinden oynar

Göğsünde çatırdamalar olurmuş

Onun için derdi

Onun için sayısız irili ufaklı

Kaya parçaları vardır bu topraklarda

Ve sen benim oğlum

Ve sen Kayaların oğlu

Bu taşı toprağı bir arada tutacaksın

Kolay değil Kayaların oğlu olmak

Kuzeyden esen rüzgâra

Güneyden gelen kavurucu sıcağa karşı

Koruyacaksın onları

Kolay değil

Kolay değil Kayaların oğlu olmak

*

2023’ün ılık bir Ekim sabahında

Bacaklarımda hafif bir uyuşma ile uyandım

Ve sanki yüz yıllık ulu bir çınar gibi

Kök salmaya başladım o sabah

Ve ilk kez sağımda solumda asırlardır

Durmakta olan diğer çınarları fark ettim

Doğudan hafif bir seher yeli yükseldi

Ve asırlık çınarlar beni de aralarına aldılar

Ve 2023’ün ılık bir Ekim sabahında

Yeni bir Kayaların oğlunun doğuşunu

Beraberce seyre koyulduk...

*

İşte bugün seyretmekteyiz. Yeni başladık sayılır. Heyecan içindeyiz. Ümitliyiz. Yarına daha iyi bakıyoruz. Toprağa daha sağlam basıyoruz.

Diğer çınarları görüyoruz. Her biri nasıl da ulu ağaç olmuş. Doğudan esen yeli yüzümüzde hissediyoruz. Gelen ışığın şavkı yüzümüze vuruyor.

Hele 2023 gelsin, o zaman görün! Esen yeli ve göz kamaştıran ışığı görmeyen kalmayacak.

Dönence’yi de unutmayalım. Barış Manço orada “Uzaklarda bir yerlerde bir şeyler kök salıyor” diyordu. Biz artık biliyoruz nerede, nelerin kök saldığını.

O da çok iyi biliyordu ama sözün tamamı çocuğa söylenir. Ârif olan anlayacak.

*

Barış-Lale Manço’nun “Doğukan Hazar” ve “Batıkan Zorbey” ismini verdikleri iki oğulları var. Artık onlar da koca adam oldular ve babalarının yolundan yürüdüklerini görmek, kıvanç verici.

2023 kutlamalarını görmek istiyordu Barış Abimiz.

Albümüne Cumhuriyetin 100’üncü yılının kutlanacağı “2023” ismini vermişti.

80 yaşında olacaktı. Hayâli şuydu: “Elimde bastonum, belki kolumda Doğukan, sahneye onun yardımıyla çıkarım ve senfoni orkestrasına 2023’ü çaldırmak isterim.”

En büyük ideallerinden biriydi bu.

Nasip olmadı.

Fakat bu arzuyu bir şekilde gerçekleştirmek mümkün. 2023’te, yüzüncü yıl kutlamalarında Barış Manço’nun o eserini çalmalıyız. Büyükçe bir posterini de asarak...

Doğukan Hazar ile Batıkan Zorbey de beraberce sahneye çıkmalı. Bu şeref, onlara baba mîrasıdır ve çok iyi biliriz ki ölüm hak, mîras helâldir.

Ve şimdi, bugünden, ülkesini seven, milletine bağlı, yarınlara inanan kaliteli müzisyenlerimiz, 2071 için eser hazırlığına girişmeli.

Bizi bu topraklardan Asya ortalarına sürmeyi düşünenlerin de gözüne sokacak, herkesi hayran bırakacak bir eser. Adı belli: “2071, Bininci Yıl”…