Kitaplarla vuslat vaktidir!

Yıllar sonra sobanın kovasını odunla dolduruyor, yakmak üzere hazırlıyorum. Akşam ve sabah saatlerinde havalar serin geçiyor ve üşüyoruz. İbrik ve çay demliğinin çıkardığı müzik, çocukluğumuzdaki kuzine günlerimizi hatırlatıyor.

14 Mart’tan beridir köyde, yazlıktayız. Kelkit ırmağına yüz kırk adımlık mesafedeyiz. Yıllar sonra köyde bahar hazırlığı, ekim işleri, ağaçların bakımı, sera düzenlemesi, özellikle son yıllarda var olan üzüm bağları ve ceviz tarlasındaki çalışmaları yerinde inceliyor, görüyorum. Bahçe ve cevizlikte ihtiyaç olanları gideriyorum.

Çocukluğumun geçtiği köyde ne çok şeyi unutmuş, görmemiş ve yatırımını yapmamışız. Görev gereği, yurdumuzun değişik yerlerinde çalışırken çok şeyi ihmâl etmişiz.

Köyde baharı yaşıyoruz. Fırsat buldukça sabah veya akşam yürüyüşe çıkıyorum. Nehrin kıyısında yürüyüş için düzenli yol var. Balkonlarında, bağ ve bahçelerinde çalışan komşularımla selâmlaşma ve sohbet etme imkânınım da oluyor.

Büyüklerin, Kelkit ve karınca dağlarının görünen güney yamaçlarını göstererek, “Bu boğazın rüzgârının yazı kışı yoktur, üşütür, tedbirini almazsan çarpar oğul” dedikleri yerdeyim. Rüzgârı esiyor. Kelkit akıyor. İnsanlar rahat ve mutlu. Hemen hemen her evde mutlaka bir emekli var. Tepekışla ve Hasan Uğurlu Barajlarının ortasında bulunan köyün torağı çok verimli. Deniz seviyesi iki yüz metrenin biraz üzerinde. “Ekim dikim yapacakları tarlaları, evlerine aş için gıda maddeleri, üzerlerine elbise alacakları bir şeyleri yok” diyecek bir aile yoktur.

Nehrin üzerindeki sular baraj kapaklarının müsaade ettiği kadar akıyor. Bazen dere, yatağına sığmayacak kadar coşkun, dalgalı ve sert akıyor. Dünyamın derinliğinde benimle birlikte yaşayan, yazılarıma konu olan, birçok anlamı da yüklediğim nehrin serinliğinde, altmış yaşında bahara ulaşmak, bahar olmak, baharı yaşamak ne güzel! 

Büyüklerden işleri olmayanlar evden dışarı çıkmıyorlar. Köyde dahi virüs tehlikesi hissedilir derecede varlığını sürdürüyor. Uyarılar dikkate alınıyor. Büyük oranda uyuluyor. Kısa sohbetler pencereden pencereye, balkondan balkona ya da evlerin önüne güneş almak için dışarı çıkıldığında oluyor, sosyal medyadan bilgiler paylaşılıyor. Özellikle büyük şehirlerde yaşayan çocukları ve torunlarından aldıkları sağlık haberleri, mutlulukları için yeterli oluyor.

Küresel Koronavirüs salgını sürecinden en az hasarla çıkmak için tüm tedbirlere uyuluyor. Köyün çoğunluğu büyük şehirlerde yaşıyor. Okullu yaşlarda çocuk ve genç sayısı çok az. Öğrenci yetersizliği nedeniyle ilkokul uzun süredir kapalı. Mevcût öğrenciler taşımalı eğitim kapsamında. Hepsi bir araya geldiğinde futbol maçı yapacak bir takım ancak çıkıyor.

Komşularımın tamamı emekli olduğu için ailece bahçelerin bakımını yapıyorlar, bu da günlerini dolduruyor. Bahçede kışa ait ıspanak, pırasa, turp gibi kışlık yiyecekler temizlenip, yerlerine yaz için yenileri dikiliyor. Fasulye, soğan, mısır, kabak, domates gibi sebzelerin dikimini tamamladık. Vakti geldiğinde komşular hatırlatıyor ve yardım ediyorlar. Eşimle birlikte tüm uyarılara harfiyen uyuyor ve uyguluyoruz. Bahçede var olanları karşılıklı birbirimize ikram ediyoruz. Fidanlar, çiçekler, güller dikiyor, çevre düzenlemesinde, ekim ve dikimlerde yardımlaşıyoruz. Hobi olarak da olsa ciddî çalışmalar yapıyoruz. Özellikle ağaç dikimi konusunda bizi takip eden ve görenlere de olumlu yönde katkı sağladığımızı düşünüyorum.

Tabiî bizler bu küçük köyde çok rahat ve huzurluyuz. Herhangi bir korku ve telâşımız yok. Resmî açıklamalar bizi hem rahatlatıyor, hem de günlük yaşantımızı disipline ediyor. Yapmamız gereken uygulamaların büyük çoğunluğu, resmî açıklamaların büyük bir kısmı, bizim inancımız ve kültürümüz olarak atalarımızdan bize mîras kalan uygulamalar. Örneğin “Temizlik imandandır” diyen ve uygulayan inanç ve kültürün açıklaması için romanlar, hikâyeler, masallar ya da sayısız makaleler yazılmıştır.

Yıllar sonra sobanın kovasını odunla dolduruyor, yakmak üzere hazırlıyorum. Akşam ve sabah saatlerinde havalar serin geçiyor ve üşüyoruz. İbrik ve çay demliğinin çıkardığı müzik, çocukluğumuzdaki kuzine günlerimizi hatırlatıyor.

Görüldüğü üzere, Koronavirüs hayatımızı değiştirdi. Dünyayı değiştirmeye devam ediyor. Dünya üzerinde var olan devletler içinde yaşadığımız küresel kriz sürecini kontrollü götüren, telâşsız, korkusuz, yapılması gerekenleri uygulayan güçlü devlerden biri olmanın da mutluluğunu yaşıyoruz. Bu değişim dünya hayatında azın azı olan insan hayatını etkiler ve insanî duygular da olumlu yönde değişir inşallah.

Gördüğümüz, dokunduğumuz, hissettiğimiz, tadına baktığımız her şey dünya hayatımızda bizi olgunlaştırmalı ve iyi insan olarak yaşamamıza vesîle olmalıdır. Kararlıyız, tehlike ortadan kalkmadan ve mecbur kalmadan evlerimizden çıkmayacağız. Sosyal mesafeye uyacak, maskelerimizi takacağız.

Öğrencilerin her biri ekran başında. Tüm ihtiyaçlar ve sınıflarla ilgili çalışmalar dünyaya örnek olacak şekilde uygulanıyor. Süreç içinde yavaş yavaş normalleşeceğiz. Ailece evde, birlikte olmanın lezzetini tatmalıyız. Evde rutin hayatın dışına çıkarak aile içi eğlencelere, zekâ geliştirici, bilimsel eksenli komedi, tiyatro ve okuma gibi yeni uygulamalarla mutluluğa giden ve yaşatan her alanı değerlendirmeliyiz. Yine mevcût teknolojiden de bu konuda katkı alınabilir. Özellikle Millî Eğitim Bakanlığı’nın paylaşımları takip edilebilir. Tek tek ya da ailece oyun ve okuma saatleri uygulaması yapılabilir.

Ben düzenli olarak okuyor, yazıyor ve mevcût yazılarımı yeniden değerlendiriyorum. Yeni deneme kitapları için konularına göre çalışmalardan olumlu sonuçlar bekliyorum.

Haydi, kitaplarla vuslat vaktidir!