“KENDİLERİNE yazılı ve şifahî bilgileri, Sünneti içeren Tevrat öğretilip, içindeki hükümlerle mükellef tutulup da sonra bu hükümlerle amel etmeye yanaşmayanların hâli, koca koca kitapları taşıyan eşeğin hâline benzer. Muhammed’in hak peygamber olduğunun delili olan Allah’ın ayetlerini, mucizelerini, delilleri yalanlayan kavmin teşbihi ne çirkindir. Allah inkârı, isyanı, menfî propaganda yapmayı alışkanlık hâline getiren, zalim, müşrik bir kavmi doğru yola sevk etme lütfunda bulunmayacak, başarıya ulaştırmayacaktır.” (Cuma, 5)

Vahy-i İlâhî, “kitap yüklü merkep” ifadesiyle merkebin kitap taşımakla âlim olamayacağını anlatır. Anlatır elbet de, ayetteki merkep benzetilendir, öznenin kendisi değil.

Kimisi ilim sahibi olunca, sahibi olduğu ilmin biricik hakikat olduğunu sanır. Bu, sadece günümüzde yaşanan bir durum değil, insanlık tarihiyle yaşıt.

Son günlerde yine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın diplomasını dillerine doladılar. Marmara Üniversitesi bir açıklama yapmak zorunda kaldı.

Mealen dedi ki üniversite yönetimi, “Dört yıl okuyup ilim tahsil etmiş adama bir dört yıl daha okul dayatma iştahından ne anlıyorsunuz, ayıptır!”.

Bir açıklama yapmak için koca fakültenin tarihçesini çıkarmak zorunda kaldı üniversite. Hani “Aptala anlatır gibi” derler ya, o yüzden.

Sözde Millet İttifakı’nı oluşturan partilerin hepsinin lideri üniversite mezunu. Ne işe yarıyor ne işe, bir izah etsinler bakalım…

Recep Tayyip Erdoğan yönetiyor, yönetmeyi öğretiyor yönetmeyi.

Bir Allah’ın kulu akademisyen çalışsın Recep Tayyip Erdoğan’ın yönetmek ilmini. Avrupa hayret ediyor, ABD hayret ediyor, bizimkiler “Diploması nerede?” diyor.

“İşinize bakın” diyeceğim, işleri yok ki! Hepsi siyasetle ilgileniyor ama gizli işsiz, bilmiyor.

Çok şükür, Recep Tayyip Erdoğan, diplomalarını milletin karşısına sunup o diplomalarla ülkesine ihanet etmedi, etmiyor. Ve eminiz ki, etmeyecek!

20 yıldır iktidarda olup dünyaya nice politikayla siyaset öğreten adamın karşısında 20 yıldır muhalifler, çırak bile olacak kadar öğrenemediler.

Hayır, hiçbiri hakkında “merkep” diyemem. Allah hakaret etmekten uzak kılsın. Ancak faizle ilgili yapacağını yaptı, ilmin delileri “Faizle inatlaşılmaz” dediler. Yahu o akademide sen bu faizin bir hakikat olduğuna iman etmişken, hem de o hakikatin kulu olmuşken, ona zarar geleceğini düşüneceksin elbet. Bütün mesele bu!

Ulaşımdan teknolojiye, sağlıktan diplomasiye kat ettiği bütün mesafeler bugünler içinmiş, anlayın bu gerçeği.

Derdinizi kavrayabiliyoruz, siz de sözde din âlimleri gibi “Okuduklarınızdan anlamazsınız, biz anlatalım, bize tâbi olun” diyorsunuz. Ama bu numara pek ucuzladı be!

Haydi başka bir iş bulun kendinize!