Kitap yakıp hakaret etmenin bilimsel yönleri (!)

Söz konusu saldırıları gerçekleştirerek nabız yoklaması yaptığını zanneden zavallı ahmaklar, sözde kendilerine cevap veren Müslümanları “DAEŞ teröristi” olmakla itham ederek güya hukukî çapta bir fişleme yapıp kendilerini emniyete aldıklarını, başlarına bir şey gelirse Müslüman DAEŞ’li teröristlerce yapılmış olduğunu güya not etmektedirler.

BİR dine mensupsanız ve o dinin yayılmasını istiyorsanız, tek çâreniz o dinin güzelliklerini anlatmaktır.

Bir dine mensupsanız, başkalarının dinlerinin yanlış, kendinizinkinin doğru olduğunu düşünüyorsanız ve yanlışa gidenlerin doğruyu görmelerini istiyorsanız, tek çâreniz yanlışın yanlış ve doğrunun da doğru olduğuna ikna etmektir.

Bir dine mensupsanız ve o dinin yayılmasını istemiyorsanız, zaten kimseyi ikna etmenize gerek yoktur. Fakat bu tek yöntem/çâre değildir.

Bir dine mensupsanız ve o dinin yayılmasını istemiyorsanız, başkalarının değerlerine hakaret edebilirsiniz. Ki bu en kolay yöntemdir!

Bir dine mensup değilseniz ve başkalarının sizin gibi düşünmesini istiyorsanız, yine tek çâreniz ikna etmektir.

Bir dine mensup değilseniz ve başkalarının sizin gibi düşünmesini istemiyorsanız, onların değerlerine hakaret edebilirsiniz. Ki bu, yine en kolay yöntemdir!

Avrupa’da Kur’ân’ın yakıldığı eylemlere şâhit oluyoruz yeniden.

Fakat bu Kur’ân’ı yakanları gördüğümüzde kimliklerine bakıp anlıyoruz ki, bunların kendi dinlerine ikna etmek gibi bir dertleri yok. Çünkü onlar din mensupları olduklarına inanırlar ancak sadece faşist nefret sahipleridirler.

Bu eylemler gerçekleşirken, bir de kendilerini bilimle konuşmakla güya örten İslâm düşmanları ile karşılaştık. Elbette böyle bir alçaklıkla karşılaşmak şaşırtmadı bizi.

Bunların hayat felsefesi şu aşağılık mottoyla süslüdür: “Düşmanımın düşmanı dostumdur!”

Biliyoruz ki bu tür kışkırtmalar, Müslümanların sinir uçlarına uyaranlar göndermek ve manipüle etmek amacını taşır.

Zira bu kışkırtmanın ardındaki hesap da yine kendileri tarafından meselâ “DAEŞ” biçiminde hazırlanmıştır. Yani merkez kurgunun ilk aşamasında kışkırtma, ikinci aşamasında da bu kışkırtmaların ardından sürecekleri ikinci piyon olarak terör örgütleri gelmektedir.

Eski Yunan’dan günümüze değin tüm bilim ekollerinin ortaya koyduğu birincil ilke, ahlâktır. Efendimize hakaret edilmesi veya Kur’ân’ın yakılması eylemlerini bir yere not edelim, diline bilimi dolayarak ahlâkı kendi sınırlarının meşruiyet ürünü yapmanın daha baştan bilime aykırı olduğu, bu bilimistlerce niçin hesaplanamaz?

Çünkü onların işi bilime tapmak değil, egolarındaki üstünlük nefretini kusmaktır!

İslâm’a ve kutsallarına hakaret eden her örneğin önünde “araştırmak” kelimesi yatar. Bilime inanan kimse, “bilim” kelimesine paralel olarak bir de “araştırmak” kelimesini tıpkı ahlâk gibi kendi mahzeninde ezer. Çünkü o, kendi ezik algısını bu düşüncenin suyunda yaşatmaktadır. Fakat bu yaşam, yaşam değildir. Zira bu tip, bilimi bitkisel hayata uğurlarken kendini tüketmektedir.

Bilim, materyalist düzlemde sadece bitkisel hayattadır, komadadır. Ve bu düzlemin müminleri, “Bilim ne zaman gözünü kıpırdatacak?” diye beklemektedirler.

Üzgünüm, onun beyni yoktu ki beyin ölümü gerçekleşsin…

Bu düzlemin müminleri, her gün aynı filin aynı budunu kollamakta, her gün kadraj kapağı kapalı hâlde kör dürbünleriyle güneşe baktıklarını sanmaktadırlar.

Söz konusu saldırıları gerçekleştirerek nabız yoklaması yaptığını zanneden zavallı ahmaklar, sözde kendilerine cevap veren Müslümanları “DAEŞ teröristi” olmakla itham ederek güya hukukî çapta bir fişleme yapıp kendilerini emniyete aldıklarını, başlarına bir şey gelirse Müslüman DAEŞ’li teröristlerce yapılmış olduğunu güya not etmektedirler.

Bu kafayı FETÖ’nün icat ettiğini biliyoruz.

Biliniz ki Müslüman, evvelâ FETÖ’cü ve DAEŞ’çi olmaz!

Bu ülkede Charlie Hebdo vakaları olmaz, ancak Charlie Hebdo girişimlerine de alan bırakılmaz. Çünkü burası, değerlere hakaret edenlerin özgürlük kılıfıyla muhafaza edilip artlarında devlet başkanlarının durduğu terör finansörü ve işgalci-sömürgeci bir ülke değildir.

Ve burası, meselâ Fransa değildir…