OKUMA yazma bilmeyen,
adını yazıp imza atmakta zorlanan bir ailenin çocuğu, okuyup dünya çapında ünlü
bir profesör olabilir.
Örnekleri
çok.
*
Sakat
anne babanın çok sağlıklı bir çocuğu olabilir.
Kayadan
ağaç fışkırtan ve dallarından lezzetli meyveler sarkıtan Rabbim, onlara son
derece güçlü bir evlât nasip edebilir.
Anne
babası kendi bakımını yapmakta zorlanırken, o Olimpiyatlarda madalya kovalayan
sporcu olarak göğsümüzü kabartabilir.
*
Çok
çocuklu fakir bir ailenin evlâdı olarak dünyaya gelen biri, ileride çok zengin
biri olabilir.
Etrafımızda
bile görmüşlüğümüz vardır.
*
Tersi
de mümkün tabiî...
Gayet
zengin bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelip de anadan atadan kalanları har
vurup harman savuran, tam bir mirasyedi olarak yaşayan biri, ileride fakir
düşebilir.
*
Güçlü,
sağlıklı, meşhur anne babanın güçsüz, bîçâre, hastalıklı evlâdı olabilir.
Varını
yoğunu tüketip günün birinde sokakta yaşayanlar arasına katılması da ihtimâl
dâhilindedir.
*
Bir
insan, çok güzel/yakışıklı biri iken bir zaman sonra türlü sebeplerle
güzelliğini/yakışıklılığını kaybedebilir.
Gazetelerde
“Tanınmayacak hâle geldi” türünden haberlere konu olabilir.
*
Bir
kişi fakir, siyahî ve erkek olarak dünyaya gelip bir zaman sonra değişim
gösterebilir ve zengin, beyaz bir kadın olarak hayata veda edebilir…
*
Velhasıl,
kimse geldiği gibi gitmez.
Ya
da genelleme olmasın niyetiyle, “çoğunlukla” diyelim.
En
azından dünyaya geldiğinde hiçbir şey bilmeyen insan, pek çok bilgi sahibi
olarak dünyadan göçüp gider.
Hayat
bu.
Daima
sürprizler vardır.
*
Bütün
bunlara “insanlık hâli” deyip geçebiliriz.
Yahut
üstünde biraz durup düşünebiliriz.
Ancak
saydıklarımızdan daha beteri var.
“Aşırı
gibi görünen bu örneklerden daha beteri ne olabilir?” demek yanlıştır.
Akla
gelen ne varsa olabilir.
İnsan
olarak dünyaya gelip hayvan olarak gidenleri kastediyorum.
Hattâ, hayvandan aşağı…