Kim, kiminle, nerede, ne zaman

HDP Eş Genel Başkanı’nın “Doğu’da biz kazanacağız, Batı’da AK Parti’ye kaybettireceğiz” sözü, Duran Kalkan’ın İmamoğlu’na ve Millet İttifakı’na açık desteği, Ekrem Dumanlı’nın KHK’lılar hakkında CHP ile yaptığı ağız birliği, Biden’in Erdoğan’ı devirmek için muhalefete destek verilmesi çağrısı… Bunların her biri, Millet İttifakı için bir utanç tablosudur! Hiç kimse, “Ne yani, ‘Allâh bir’ deseler red mi edeceğiz?” diyemez.

NE güzel oyunlarımız vardı televizyonsuz, cep telefonsuz, internetsiz günlerimizde. Çocukken mum ışığında gölge oyunları, biraz büyüyünce “adam asmaca” oynardık. “İsim-hayvan-şehir” ile biraz daha büyüdüğümüzü anlar, “Amiral Battı” ile lise yıllarımızı taçlandırırdık. “Kızmabirader, Monopoly, Papazkaçtı” ve son olarak “Tabu”, daha Batı kökenli olsalar da fena sayılmazdı tabiî. En eğlencelisi ise daha kalabalık gruplarla ve genellikle büyükler arasında oynanan, kahkahalardan karnımıza ağrılar giren “kim-kiminle-nerede-ne zaman-ne yapmış-kim görmüş-ne demiş” oyunuydu.

Bir gün bu oyunlara dalarız bu sayfalarda belki ama bugünkü konu bu oyunlar değil.

Her siyâsî tartışmada karşımıza çıkar “İyi de, bilmem kim de seninle aynı fikirde” cümlesi… O “bilmem kim”, suçlanan tarafın, asla kabul etmeyeceği bir görüşün sahibidir aslında ama bir yerlerde bir şekilde aynı dili kullanmışlardır hasbelkader. Beş parmağın beşi birbirine benzemezken, tamamen zıt kutupların aynı ürünmüş gibi aynı tartıya koyulmaya çalışılması anlaşılmaz bir durumdur belki ama buradaki amaç, benzerliğin gerçek olmadığını bile bile siyâsî zararlar vermeye çalışmaktır aslında.

Osman Öcalan’ın devlet kanalına, hem de tam seçim öncesi çıkartılmış olması bence hataydı. Bu hata, muhalefet tarafından her fırsatta ortaya atılıyor; tıpkı “megri megri” gibi… Bunlar, muhalefete destek veren teröristler, vatan hainleri, düşman devletler hatırlatıldığında öne sürülüyor hep. Yani muhalefete, kendilerini savunacak argümanları biz kendi kendimize vermiş ya da kendi silahımızla vurulmuş gibi oluyoruz. Ya da onlar öyle göstermeye çalışıyorlar.

O hâlde iktidarın Osman Öcalan hamlesine, önceki “megri megri” şovlarına bakalım önce…

Birincisi, Osman Öcalan’ın hep iddia edildiği gibi bırakın kırmızı bülteni, arananlar listesinde bile yer almadığı ortaya çıkmıştı. Buna rağmen toplum hafızasında mahkûm olmuş eli kanlı bir terör örgütünün eski mensubu ve o örgütün kurucusunun kardeşi olması, hakkındaki endişeleri beraberinde getirmektedir.

İkincisi, herhangi bir partiye destek açıklaması yapmadı Osman Öcalan. İmralı’daki ağabeyinin yerel seçimlerde İmamoğlu’na destek vermediğini, CHP’nin de zaten hiçbir zaman Kürtler için bir proje üretmediğini söyledi. HDP’nin Apo’nun tavsiyesi dışında hareket ettiğini, Kandil’in ise Apo’yu yok saymaya çalıştığını iddia etti.

Yapılan doğru muydu? Asla!

Bu, iktidara oy devşirme gayesiyle mi yapıldı? Kesinlikle! Peki, terör örgütüne büyük bir darbe vuran bu hükûmet lehinde sonuç vermesi muhtemel bir mülâkata, aynı terör örgütünün hayatta kalmasını arzu eden biri katılır mı sizce? Bence bunun cevabı “Hayır” olmalı. Yani Osman Öcalan, o röportajda söyledikleri ve daha sonraki açıklamalarından anlaşılacağı üzere Kandil’deki terörist gibi düşünmüyor. Dolayısıyla Erdoğan’ın kaybetmesine değil, kazanmasına odaklanmış durumdaydı. Zira Türkiye, son 20 yılda Kürt sorunu konusunda aldığı yolu kaybetmemeli, Kürtleri tekrar teröre teslim etmemeliydi ona göre.

O hâlde Osman Öcalan’ın kime dost olduğu değil, Devlet’e düşman olup olmadığı göz önüne alınmalıdır diye düşünüyorum!

***

Gelelim “megri megri” meselesine. Bu olay, çözümsüzlükten nemalanan terörün, başından beri karşı olduğu ancak belki de vakit kazanmak adına rıza göstermiş gibi yaptığı Çözüm Süreci’nin bir parçası...

Diyarbakır’da Şivan Perver ile İbrahim Tatlıses’in birlikte okudukları bir türkü “Megri Megri”. Birilerinin dediğine göre PKK’lı bir teröriste ithafen yakılmış bir ağıt, birilerine göre 1960’larda plâk yapılmış bir türkü. “Diyarbakır’da teröriste ağıt okundu” diyen de var, “O ağıttan tek kelime yoktu” diyen de. Ama o tarihe dönebilse yine aynı türküyü okutur muydu Erdoğan, bilemem. Ben olsam okutmam!

Yukarıdakiler, iktidarın muhalefet tarafından “Ama” diye başlayan cümlelerle eleştirilen yönleriydi. Buna FETÖ ile “Gülen Cemaati” olduğu dönem için getirilen eleştirileri de ekleyebiliriz tabiî ama o taşın altından muhalefet de kalkamıyor bir türlü.

***

Şimdi gelelim iktidar kanadının muhalefete yönelttiği eleştirilere...

Burada üç net nokta var. Bunlar PKK’nın Kandil’deki yöneticileri, FETÖ’nün yurtiçi ve yurtdışındaki destekçileri ve öncelikle ABD Başkanı olmak üzere yabancı devletlerden Erdoğan’ı devirme hayâllerine verilen destekler. Elini vicdanına koyan hiç kimse, bu saydığım terörist, hain ve düşmanlardan hiçbirinin Türkiye’nin iyiliğini düşündüğünü iddia edemez.

PKK’nın Erdoğan’dan kurtulmak istemesinin sebebi, bitme noktasına gelmiş örgüte bir nefes arayışıdır. FETÖ’nün hedefi, KHK’lıları kurtarmak ve Devlet içindeki varlığını sürdürmektir. ABD ve diğer yabancı devletlerin derdi ise yükselen Türkiye’den bir an önce kurtulmak ve eski söz dinleyen Türkiye’ye kavuşmaktır. İşte bu üç düşman mihrak da aynı hedefe kilitlenmiş hâlde Erdoğan’ın kaybetmesi için uğraşırken, muhalefetin bu mihrakların dümen suyunda olması ve aynı dili kullanması, elbette bir eleştiri meselesi olmalıdır. HDP Eş Genel Başkanı’nın “Doğu’da biz kazanacağız, Batı’da AK Parti’ye kaybettireceğiz” sözü, Duran Kalkan’ın İmamoğlu’na ve Millet İttifakı’na açık desteği, Ekrem Dumanlı’nın KHK’lılar hakkında CHP ile yaptığı ağız birliği, Biden’in Erdoğan’ı devirmek için muhalefete destek verilmesi çağrısı… Bunların her biri, Millet İttifakı için bir utanç tablosudur! Hiç kimse, “Ne yani, ‘Allâh bir’ deseler red mi edeceğiz?” diyemez. Zira konu tamamen siyâsî ve millî bekâ sorunudur. Bu soruna aynı pencereden bakanlar aynı taraftadırlar.

O hâlde birilerinin ne dediğini, neden dediğini değerlendirirken bakacağımız kıstaslarımız olmalı. “Kim, kiminle, nerede, ne zaman, ne demiş” oyununa, “Neden demiş, kazancı neymiş?” gibi sorular da eklemeli ve herkesin amacını doğru yere oturtabilmeliyiz.