Kim cumhurbaşkanı olmak ister?

Türkiye konusunda bile bu kadar bilgisiz Kemalciğimin müritleri, şimdi kalkmışlar Erdoğan’ın Şangay İş Birliği Konseyi’ndeki ülke liderleri ile olan o meşhur fotoğrafını eleştiriyorlar kendilerince. Birader, sizin Bay Kemal o ülkelerin haritadaki yerlerini joker hakkı kullanmadan bulamaz! Navigasyon olmadan “Kağıttepe’den” evine bile gidebileceğinden emin değilim.

SENE 1995 filandı sanırım. Çalıştığım fabrikada muhasebe işlerine bakan pırıl pırıl bir genç vardı. İsmi “Seyit”...

“Kim 500 Milyar İster?” yarışmasına katılmıştı Seyit. Türk lirasından henüz altı sıfır atılmamıştı ve sanırım galibiyete iki puan veriliyordu. Yarışmanın başında kendisini tanıtırken çok da iddialı olmadığını ve hedefinin ilk tura kadar gelip 5 milyar (bugünün 5 bin lirası) kazanmak olduğunu söylemişti Kenan Işık’a.

İlk turu jokerlerle tamamlamış ve 5 milyar almaya da hak kazanmıştı. 10 milyarlık soruda Madagaskar adasının hangi kıtaya ait olduğu sorulmuş ve Seyit bilememişti.

Ertesi gün Fatih Altaylı köşesinde bizim Seyit’e giydirmişti.

“Yirmi yaşında bir genç, liseyi yeni bitirmiş…” diye başlıyordu yazı ve Seyit’e verip veriştiriyordu. Lise mezunu bir genç nasıl olur da Madagaskar adasının hangi kıtaya ait olduğunu bilemezmiş.

Seyit’in yerine Altaylı’ya okkalı bir cevap yazmış, haddini bilen, yarışmanın henüz başında iddialı olmadığını söyleyen bir genç hakkında böyle bir yazı yazdığı için teessüflerimi belirtmiştim.

Yazıyı da “Yirmi yaşında bir genç, liseyi yeni bitirmiş…” imzası ile kapatmıştım.

Hatta Altaylı ertesi günkü köşesinde bu mektuba cevap vermek durumunda kalmıştı.

Meğer kendisi ironi yapmışmış, amacı o genci değil, eğitim sistemimizi eleştirmekmiş. Her neyse.

O gün iddia sahibi olmayan ve lise mezunu bir gencin kabahati Afrika’nın doğu ucundaki Madagaskar’ı bilememek olmuştu.

Şimdi Kılıçdaroğlu’nun konuşmalarını dinledikçe Fatih Altaylı’nın o yazısı ve Seyit geliyor aklıma.

Kılıçdaroğlu’nun cehaleti öylesine derin ki koca dünya coğrafyasını geçtim, Türkiye’yi bile bilmiyor hazretleri.

Konya’yı, Çorum’u ülke sanıyor.

Mersin Güneydoğu’nun incisi Bay Kemal’e göre. Bakınız bakalım Güneydoğu’da Mersin’deki gibi güzel bir sahil var mı?

Ve Kemalciğime göre Türkiye’nin fındık üretiminin yüzde 45’ini Şanlıurfa karşılıyor. Nutella Şanlıurfa’ya fabrika da açar yakında. Çikolata üretemezse isot işine girer.

Zonguldak’a gittiğinde elindeki kâğıttan kömür rezervinin ne kadar olduğunu okuyamıyor Bay Kemal. Hazirun düzeltiyor. Uzun Mehmet’i tanımıyor, Zonguldak için “Uzun Hasan’ın” memleketi diyor. Hazirun bir kez daha düzeltmek zorunda kalıyor.

Kemalciğimin yüzünde herhangi bir utanma belirtisi görülmüyor bu arada.

Kendisine Kapalı Maraş sual edildiğinde “Maraş? Hangi Maraş?” diye kem küm ediyor. Gazeteciler üç dört kez Kıbrıs’taki Maraş’tan bahsettiklerini söylüyor, sufle veriyor. Yine de ayıkmıyor.

“Trakya’nın en güzel ilçelerinin illerinden ilçelerini barındıran ilçelerinin en güzel ilçelerinden illerini” tekerlemesini hiç söylemeyim bile. Zaten istesem de Kemalciğim gibi söyleyemiyorum.

İşte en sonunda bunu da gördü bu gözler. Kemalciğim, cehaletinin üzerine Sakarya’da tüy dikti. Kendileri, Sakarya Meydan Muharebesi’nin Sakarya’da olduğunu sanıyor.

Bay Kemal nereye gitse, nerede bir konuşma yapacak olsa cehaleti paçalarından akıyor.

İstiklâl Marşı’nı bile -metne bakarak dahi- okuyamıyor. “Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen alçak” dizesi ile hem İstiklâl Marşı’na yeni bir boyut getiriyor, hem de bu vesileyle şafaklarda bazı alçakların yüzebildiğini öğrenmiş oluyoruz sayesinde.

“Yurtta sulh” dedikten sonra “cihanda sulh” kısmını söyleyemiyor. Önündeki kâğıtları karıştırıyor bu sözü tamama erdirebilmek için.

Bu listeyi daha da uzatmak ve bu mevzudan üç beş yazılık bir seri çıkarmak bile mümkün. Vaziyet bu kadar vahim haddizatında.

Bunların birer “gaf” olduğunu düşünenin aklına şaşar, hiç çekinmeden ağzına kürekle vururum.

Üstelik bunlar bırakınız üniversiteyi, liseyi, ilkokul seviyesi bilgiler. Kemalciğimde durum gerçekten içler acısı, öyle böyle değil.

Kaldı ki Kemalciğim bizim Seyit gibi iddiasız da değil. O cumhurbaşkanı olmak gibi çok büyük iddialara sahip.

Gönül, Fatih Altaylı’dan bu cehalet örnekleri ile ilgili de içerisinde ironiler barındıran dokunaklı yazılar yazmasını beklerdi.

Gönül bu işte. Münasebetsiz yerlere konması ile meşhurdur.

Demek ki Altaylı’nın dişi “yirmi yaşında, liseyi yeni bitirmiş gençlere” geçiyor sanırım.

Fatihciğim Kemal abimizi ısıracak olursa porselen dişleri zarar görür Allah muhafaza. Bunu da hiçbirimiz istemeyiz sanırım.

O değil de, Türkiye konusunda bile bu kadar bilgisiz Kemalciğimin müritleri, şimdi kalkmışlar Erdoğan’ın Şangay İş Birliği Konseyi’ndeki ülke liderleri ile olan o meşhur fotoğrafını eleştiriyorlar kendilerince.

Birader, sizin Bay Kemal o ülkelerin haritadaki yerlerini joker hakkı kullanmadan bulamaz!

Navigasyon olmadan “Kağıttepe’den” evine bile gidebileceğinden emin değilim. Komik olmayınız lütfen. Şu aralar pek gülesim yok vallahi!

Kalınız sağlıcakla.