AVRUPA’DA kimliğini,
kişiliğini ve ahlâkını kazanamamış gençleri görmeye alışığız, peki Türkiye’de
neler oluyor?
Türkiye
tarihine baktığımızda, İslâmî medrese eğitimi alan gençler küçük yaşlarda ülke
yönetmiş, tarih sahnesinde dünyaya yön vermişlerdir. Peki, bu gençler, bu
“nesil” nasıl yetiştirildi? Bugünkü nesil nasıl yetiştiriliyor? Çocuklara ve
gençlere gereğinden fazla değer veren bir Peygamber’in ümmeti olarak,
gençlerimiz için elimizden geleni yapabiliyor muyuz?
Dilerseniz,
konuyu biraz açalım… “0-6 yaş eğitimi” diye bir kavram var çocuklarımızın
hayatında. Bu bile geç kalınmış bir eğitim yaşı. Eğitim, iki insanın birbiri
ile evlenmeye karar verdiği andan itibaren başlar. Eş seçiminiz, gelecek neslinizin
ilk adımıdır. Seçtiğiniz eşle dünyaya getireceğiniz çocukların her anlamda
temelini oluşturmuş oluyorsunuz. Eğer Müslüman iseniz, eş seçiminizde dikkat
edeceğiniz hususlar âyet-i kerîme de şöyle anlatılır: “Müşrik kadınlarla, onlar inanıncaya kadar evlenmeyin. (Müşrik kadın)
hoşunuza gitse dahi mümin bir câriye, müşrik (hür) bir kadından iyidir. Müşrik
erkekleri de inanıncaya kadar (mümin kadınlarla) evlendirmeyin. (Müşrik erkek)
hoşunuza gitse dahi mümin bir köle, müşrik bir adamdan iyidir. (Zira) onlar
ateşe çağırıyorlar. Allah ise izniyle Cennet’e ve mağfirete çağırıyor.
İnsanlara âyetlerini (böyle) açıklıyor ki öğüt alsınlar.” (Bakara, 2/221)
Ayette
öncelik, iman eden kadın ve erkekler…
Bir
de Peygamberimizin bazı hadîs-i şerîflerine bakalım:
“Kadın, dört şeyi için nikâh edilir: Malı, soyu, güzelliği ve dini. Sen
dindar olanını seç ki evin bereket bulsun.” (Buharî)
“Kadınları güzellikleri için nikâhlamayınız! Olur ki, güzellikleri ahlâkça
düşmelerine sebep olur. Onları malları içinde nikâhlamayın! Zira malları
azgınlıklarına yol açabilir. Kadınları dindarlıktan dolayı nikâhlayın! Şüphesiz
dindar olan yırtık elbiseli bir câriye (böyle olmayanlardan) daha üstündür.”
(İbni Mâce)
Gördüğümüz gibi, hadîs-i şerifte
de dindar olan kadınlardan bahsediliyor. Demek ki evliliğin temeli, iman ve inanç
üzerine atılmalı. Peki, din eş seçimimize neden karışıyor? Çünkü yarattığını
Allah’tan başkası daha iyi tanıyamaz, bilemez. Allah, kullarının mutlu ve iyi
olmalarını ister. Eş seçimi, dünyaya gelecek çocukların hangi kapıdan girecek ve
hangi yuvada büyüyeceklerini belirler. Doğru bir evlilik sonrası ilk altı yıl,
yine Allah’ın emir ve yasakları üzerine büyüyen çocuklar olmalıdır. Ailede
eğitimini alan çocuklar belli bir dönemden sonra toplumsal eğitim alanlarına
adım atarlar. Bunlar okullar, kurslar, sokaklar, arkadaş ortamları ve benzeri
alanlardır. Ailede doğru eğitim almış bir çocuğu okullar ve diğer etkenler
doğru beslerlerse, o çocuk hem psikolojik, hem fizyolojik bazda sağlıklı olur.
Geçmişten günümüze yanlış kurulan
eğitim sistemi ile birlikte genç neslimiz ne yazık ki sağlıksız olarak büyüyor.
Okullarımızdaki eğitim sisteminin bir dini yok. Çünkü lâik sistem söz konusu…
Lâiklik kavramını henüz kavrayamamış bir topluma sahibiz. Lâikliği bir partiden
ibaret gören cahil kafalar olduğu sürece ne lâik, ne de demokrat olabiliriz.
Yanlış kurulan eğitim sistemini
Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan elinden geldiği kadarıyla “yamayarak” toparlamaya
çalıştı, fakat tam mânâsı ile başarılı olamadı. Tüm çocuklar, fabrikada seri
üretim yapılarak üretilen ürünler gibi tek tip olmaya ve becerileri ne olursa
olsun aynı işi yapmaya mahkûmlar. Sayın Erdoğan bu konuda üst düzey adımlar
attı, meslek liselerini geliştirdi, okullara seçmeli din derslerini getirdi. Değerler
eğitimi kapsamında okulları kurslar ve rehber öğretmenlerle destekledi… Buraya
kadar güzel, fakat ailenin temel yapıtaşı olan kadınları çalışma alanına
çekerek evde annelerin sayılarının azalmasına neden oldu. Evde anne sayısı azalınca,
çocuklar bakıcıların elinde ve kreşlerde büyümeye başladılar. Dolayısıyla bu
çocuklar duygulardan, şefkat ve sevgiden yoksun birer robota dönüştüler. Şimdi
o robotları kim kodluyorsa o kullanıyor.
Peki, bu robotları kim kodluyor?
Tabiî ki dijital dünya! Dijital dünya kimin kontrolünde? Batı’nın… Batı, bizim
çocuklarımızı bizim değerlerimizle büyütür mü? Hayır!
Çöküyoruz, haberiniz olsun!
Yeni bir düzen kurulmalı. Her
çocuk, kabiliyetine göre eğitim görmeli. Yeni bir düzen, yeni bir dünya demek.
Sağlıklı nesiller yetiştirmek için anneler evlerinde istihdam edilmeli.
Eğitimi iyi bir şekilde ailede
verilen çocuk okulda aynı düzeyde eğitimine devam edemezse, ne yazık ki iki
farklı dünya ile karşı kaşıya gelip hangisinden olacağına karar veremez,
bocalayarak yanlışa düşer. Ve asıl mesele şu ki, kimliğini kaybeder!
Medyada dolaşan saçma sapan
videoları takip eden ve o videolara başaktör olanlar, bizim çocuklarımız.
Sokakta küfreden, arkadaşlarına zarar veren, bizim… Okulda öğretmenine
saygısızca davranan da, evde ailesinden bağımsız yaşayıp alkol, uyuşturucu ve
fuhuş bataklığına düşen de… Geçmişte toplumsal baskıyla durdurulan nesil,
bugünlerde bu baskının da ortadan kalkmasıyla yoldan çıkmış durumda. Okullara
gittiğimde, sokaklarda gezdiğimde, ellerinde sigara ve ağızlarında küfür olan
yeni nesli gördükçe üzülüyorum!
Bir şey yapmalıyız geç olmadan! Bu
gençler geleceğimiz, gelecekteki yöneticilerimiz… Kime neyi teslim edeceğiz?
“Dindar bir nesil
yetiştireceğiz” diyen
Sayın Erdoğan’ı linç edenler, gelecekte ne demek istediğini anlayacaklar. Siyâsî parti ayrımı yapmaksızın, hepimizin
geleceği olan yeni nesli, “gençlerimizi” el birliği ile kurtarmalıyız.
Sayın Cumhurbaşkanım, size sesleniyorum: Sizi ne kadar sevdiğimi ve desteklediğimi cümle âlem bilir, siz de biliyorsunuz. Lütfen, annelerimizi evde istihdam edelim, eğitim sistemimizi sürüye dayalı değil de bireye dayalı bir hâle getirelim. Sizin, ülkemiz ve gençliğimiz için nasıl çırpındığınıza şâhidim ama yetmiyor, bir yerde eksik kalıyoruz. Pensilvanya papazı ve ekibi, “Altın Nesil” dedikleri nesli yetiştirmek için kendilerine bağlı ev hanımlarına, “Yeter ki çocuklarınızı yetiştirin” deyip maaş bağlıyorlardı. Bunu, kendi zihniyetlerini yetiştirmek için yapıyorlardı. Benim devletim de bunu yapacak güçte. Sizden talebim, annelere ve okullara bözel bir çalışma yapmanız yönünde... Sizi çok seviyor ve her daim destekliyoruz. Allah, yâr ve yardımcınız olsun!