CHP lideri Kemal
Kılıçdaroğlu, geçtiğimiz günlerde durup dururken erken seçim çağrısı yapmıştı.
Normal şartlarda bir muhalefet partisinin liderinin erken seçim çağrısına
kimsenin bir itirazı olmaz. Muhalefet demek, iktidara talip olmak demektir.
İktidara talip iseniz, bunun yolu seçimden geçer.
Dolayısıyla
seçim ne kadar erken olursa, talip olduğunuz iktidara da o kadar erken
ulaşırsınız. Bu, siyâsetin en doğal, en tabiî hâli...
Ancak
Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçim çağrısı herkesi şaşırmıştı. Çünkü Kılıçdaroğlu,
erken seçim çağrısından 1 ay önce, seçimlerin zamanında yapılacağını
söylemişti. Muharrem İnce’nin çıkışıyla CHP’de Abdullah Gül tartışmaları
başlamıştı.
Her
fırsatta Kılıçdaroğlu’na, “CHP’nin adayı
Abdullah Gül mü?” şeklinde sorular yöneltiliyordu. Kılıçdaroğlu da, “Abdullah Gül adayımız değil” diyemiyor,
bu tür sorulara, “Daha seçime çok var.
2023 yılında yapılacak seçimler için şimdiden isimler üzerinden tartışmak doğru
değil” gibi kaçamak cevaplar veriyordu.
İşte
bunun için Kılıçdaroğlu’nun erken seçim çağrısı herkeste şaşkınlığa neden oldu!
Herkes
Kılıçdaroğlu’nun şaşkınlık yaratan bu çıkışının nedenini merak ederken, Türk
siyâsetinde yeni bir çıkış yaşandı. İyi Parti’nin Meral Akşener ve Koray Aydın
ile birlikte üçüncü ismi olan Ümit Özdağ, siyâsette kartların yeniden
karılmasına neden olan çıkışını yaptı…
Özdağ,
İyi Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu’nun FETÖ’cü olduğunu ve FETÖ ile
bağlantılarını ifşa etti. Özdağ daha da ileriye giderek, Buğra Kavuncu’nun,
CIA’nın Türkiye operatörü Enver Altaylı’nın yeğeni olduğunu da hatırlattı.
Özdağ
aynı zamanda, Altaylı’nın İyi Partililere, “Parti
kurmayın sokağa dökülün” dediği bilgisini de paylaştı.
Buraya
kadar yazılanları İyi Parti’nin meselesi olarak değerlendirebiliriz. Ancak işin
bir de Millet İttifakı’nı ve dolayısıyla Türk siyâsetinin tamamını ilgilendiren
boyutu var!
Enver
Altaylı bir Alman vatandaşı; yeğeni Buğra Kavuncu, Almanların tarihî şirketi
BASF’ın Türkiye temsilcisi. Üstelik BASF, Alman istihbaratı BND ile zaman zaman
anılıyor.
İyi
Parti Manisa Teşkilâtı Kurucu İl Başkanı ve de Milletvekili olan, daha sonra istifa
ederek AK Parti’ye geçen Milletvekili Tamer Akkal, İyi Parti’ye süreç içinde
farklı grup ve odakların üyelerinin katıldığını belirterek, “Yurtdışı bağlantılı ünlü şirketler para
aktarıyordu, bunlara şâhit oldum” dedi. Acaba bu şirketler arasında Alman
BASF da var mıydı?
MHP
lideri Devlet Bahçeli’nin deyimiyle “karanlık bir projeden mütevellit olan İyi
Parti” ile ilgili değerlendirme yapmıyoruz. Mesele parti içi kavgaysa, sadece
tarafları ilgilendirir; ancak İyi Parti’deki bu kavganın CHP’de telâşa yol
açtığını görüyoruz.
Şimdi
dönelim yazımızın başına!
CHP
lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir buçuk ay önce, “Seçimler zamanında yapılacak, Cumhurbaşkanı adaylığı için isimler
üzerinden tartışmak doğru değil” derken, birdenbire erken seçim çağrısı
yapması, “Acaba olacaklardan haberdar mıydı?” sorusunu akla getiriyor.
Malûm,
Kemal Bey’in de Almanlarla arası çok iyi. Ne zaman Almanya ziyareti olsa,
Türkiye’de farklı şeyler oluyor. Hattâ 2010 yılında Genel Başkan olmadan önce
de bir Almanya ziyareti var Kemal Bey’in…
MHP lideri Devlet Bahçeli, erken seçim isteyen Kılıçdaroğlu’na şöyle cevap vermişti: “Seçime gidip ne yapacaksın, nereye ulaşacaksın, sana kimler ne söyledi? Sanırım bu soru cevabını biraz buldu. Acaba birileri Kılıçdaroğlu’na, ‘Çarşı karışacak, Özdağ İP’leri koparacak, elini çabuk tut mu?’ dedi.”