Kılıçdaroğlu’nun tank fabrikası totemi

Katar’ın uluslararası finans fonlarının Türkiye’ye yatırım yapması, birilerinin hayatını cehenneme çeviriyor. “Efendim, silah fabrikasını yabancılara peşkeş çektiniz…” Gerçekten peşkeş dertleri mi var yoksa Katarlıların fabrikaya finansal destek sağlaması mı zorlarına gidiyor? Katarlıların silah fabrikasına ortak olmaları mı zorlarına gidiyor yoksa Türkiye’nin Katar’da büyük bir askerî üsse sahip olması mı?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yerli yersiz hemen hemen her konuşmasında Sakarya’daki tank-palet fabrikasına değiniyor, hele partisinin grup toplantılarında ise hiç es geçmiyor.

Salı günkü grup toplantısı sırasında, “Yine bahsedecek mi?” diye özellikle merak ettim. Kemal Bey o gün de ıskalamadı! 

Nedir Sakarya Arifiye’deki tank-palet fabrikası meselesi? Kılıçdaroğlu buna niye bu kadar taktı?

Hepimizin malûmu, Altay tankının ihâlesini kazandıktan sonra üretim yeri olarak Arifiye’deki fabrika, 25 yıllığına BMC’ye tahsis edildi.

Bu konunun ayrıntısına “İyi mi, kötü mü, doğru mu, yanlış mı?” hesabıyla girmeyeceğim. Bunlar işin farklı boyutu…

Asıl üzerinde düşünülmesi gereken, Kılıçdaroğlu’nun bu meseleyi niye totem hâline getirdiğidir!

Kılıçdaoğlu, adını anmadan fabrikanın yabancılara peşkeş çekildiğini söylüyor. Kimmiş o yabancılar? Katarlılar…

Hattâ bazı CHP’liler daha da ileriye gidip, yabancı ordulara peşkeş çekildiğinden dem vuruyorlar.

Yani Katar’ın bir emperyal ordusu var ve bu ordu, Türkiye’nin silah fabrikalarını ele geçirmek istiyor(!)...

***

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ortaya konan ve 1949 yılında Türkiye’nin de dâhil edildiği Marshall Plânı ile millî savunma sanayimiz ABD’nin iki dudağı arasına bırakıldı. 

Bu plân kapsamında, Gazi Mustafa Kemal’in direktifleriyle savunma sanayi işine giren Şakir Zümre, silah fabrikasını soba fabrikasına dönüştürmek zorunda kaldı.

Devlet alım desteğini kestiği için iflâs eden Nuri Demirağ, uçaklarını toprağa gömmek zorunda kaldı.

İsmet İnönü’nün bu politikasına direnen tek savunma sanayicisi ise Nuri Killigil olmuştu.

Kafkas İslâm Ordusu Komutanı Nuri Paşa, devletin alım desteğini kesmesine aldırış etmeden silah üretimine devam etti. Uçak bombasından havana, tabancadan mermiye kadar savunma sanayinde büyük işler yapan Nuri Paşa’nın özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrası en büyük alıcısı Arap ülkeleriydi. Zira bağımsızlık yolunda ilerleyen İsrail; Mısır, Suriye ve Ürdün başta olmak üzere tüm Arap devletleriyle Batı’nın himâyesinde savaşıyordu.

Birleşmiş Milletler, Arap ülkelerine silah ihracatını yasaklamıştı. Arap ülkelerinin eli kolu bağlı bir şekilde İsrail’e yem edilmek istendiği bir dönemde silah ambargosunu takmayan Nuri Paşa, İsrail’e karşı savaşan Müslüman ülkelere silah temin ediyordu.

İşte o Nuri Paşa’nın silah fabrikası, 2 Mart 1949 tarihinde havaya uçuruldu!

Aralarında Nuri Killigil’in de bulunduğu 27 kişi, bu patlamada şehit oldu. Nuri Paşa’nın cesedi bulunamadı ve boş tabutla defnedildi!

Patlamanın kimler tarafından gerçekleştirildiği ise meçhul kaldı.

***

Kemal Kılıçdaroğlu ve adamlarının Sakarya’daki tank-palet fabrikasına meraklarını biraz da bu açıdan değerlendirmek lâzım.

Katar’ın bu fabrikaya ortak olması, en çok kimi dertlendiriyor? Daha doğrusu, Katar ile Türkiye arasında savunma ve askerî işbirliği kimin uykularını kaçırıyor?

“Körfez Krizi” diye bir kriz icat edildi, bu kriz ile Katar’da darbe plânladılar. Türkiye, Katar yönetiminin yanında durdu ve Mısır’da darbeyi başaranlar, Katar’da duvara tosladılar.

Türkiye’nin kendi sınırları dışında, NATO kapsamı dâhilinde olmayan iki askerî üssü var. Bu üslerin en büyüğü ve en kapsamlısı Katar’da. Hattâ bazı iddialara göre Türkiye’nin bu askerî varlığı, Katar’da darbe yapmak isteyenleri ürkütmüş. Türkiye ile Katar arasındaki bu dostluk, birilerinin müthiş zoruna gidiyor.

Katar’ın uluslararası finans fonlarının Türkiye’ye yatırım yapması, birilerinin hayatını cehenneme çeviriyor.

“Efendim, silah fabrikasını yabancılara peşkeş çektiniz…” Gerçekten peşkeş dertleri mi var yoksa Katarlıların fabrikaya finansal destek sağlaması mı zorlarına gidiyor? Katarlıların silah fabrikasına ortak olmaları mı zorlarına gidiyor yoksa Türkiye’nin Katar’da büyük bir askerî üsse sahip olması mı?

Evet, Kemal Kılıçdaroğlu’nun totem hâline getirip her hafta tekrarladığı tank-palet meselesine biraz da bu gözle bakmak lâzım! 1949 yılında İsrail için silah fabrikasını patlatanlar, bugünlerde silah fabrikası bahanesiyle İsrail için kendilerini patlatıyorlar!