Kılıçdaroğlu’nu gerçekten dinleyin

Kılıçdaroğlu “Dinleniyorum” diyorsa, bunun ardında yatan tezgâhı araştırmak ve bulmak zorundayız. “Dinleniyorum” ifadesinin hangi siyâsî hesabın parolası olduğunu bulabilirsek, yeni dönemdeki tüm operasyonları da çökertmiş oluruz. Siz, siz olun, gerçekten Kılıçdaroğlu’nu dinleyin!

MUHALEFET cephesinde yaşanan hareketlilik, baş döndürme noktasına geldi. Bu kadar hareketin ardından ne çıkacağını gerçekten merak etmeye başladım.

Önce Ümit Özdağ patlattı bombayı. Özdağ’ın İstanbul İl Başkanı Burak Kavuncu ile ilgili söyledikleri, İyi Parti’de depreme neden oldu, HDP ile anayasa çalışmasını ortaya çıkarması ise Millet İttifakı’nda tsunamiye yol açtı.

İyi Parti lideri Akşener, Özdağ’ın açıklamalarını operasyon olarak nitelendirdi. Kemal Kılıçdaroğlu da zorda kalan ortağını kurtarmak için daha önce anayasa çalışmaları ile ilgili söylediği sözler kayıt altında olmasına rağmen yalan söylemekten imtina etmedi. “Hayretle izliyorum” dedi. Eski görüntülerini mi, yoksa Ümit Özdağ’ın açıklamalarını mı hayretle izlediği, doğrusu merak konusu Kılıçdaroğlu’nun…

Meseleye operasyon gözüyle baktıkları için hemen karşı operasyona geçtiler. Kılıçdaroğlu önce klâsik yöntemlere başvurdu. Öğretmenlere ve bilumum toplumun birçok kesimine hakaret ederek konunun değişebileceğini zannetti. Gündemi değiştiremeyeceklerini anlayınca, birden CHP’deki tacizler ortaya serildi.

Türkiye CHP’deki tacizlere odaklanınca, kantarın topuzunun fazla kaçtığı düşünülerek yeni bir arayışa girildi.

Yeni gündem arayışı üzerine, çakma suikast söylemi ile İstanbul’un sevgi pıtırcığının canına kıyılacağı yalanı uyduruldu. Bu yalan o kadar sırıttı ki kimse inanmadı. Pıtırcığın karizmasının daha fazla çizilmemesi için o konu alelacele kapatıldı. Ama yeni bir meşgale lâzımdı; bu kez Kemal Bey, bizzat kendini ortaya koydu.

“Benim telefonlarım dinleniyor, evimin telefonları dinleniyor, çocuklarımın telefonu dinleniyor. Bunun adına ileri demokrasi diyorlar. Ne söyleyebilirim ki?” diyerek yepyeni bir gündem konusu ortaya koydu. Bu yalanın alıcısı bayağı oldu, hakkını vermek lâzım Kemal Bey’in. En çok da Fetullahçı hesaplar ve kriptolar bu yalanla top oynadı.

Diğer algı operasyonlarını bilmem ama Kemal Bey’in “Dinleniyorum” iddiasını ciddiye alın ve gerçekten Kemal Bey’i dinleyin. Telefonlarını değil tabiî, ne dediğini dinleyin ve Kemal Bey’e kulak verin.

Kılıçdaroğlu’nun dinlenmesi çok önemli bir konudur. Çünkü Kemal Bey’i geçmişte dinleyenler, Türk siyâsetinde çok önemli dizaynlara yol açtılar.

Kemal Kılıçdaroğlu daha CHP Grup Başkanvekili iken dinlenmeye alınmış. Özel Kalem Müdürü Şükran Kütükçü üzerinden 2008’de dinlenmeye başlanmış Kemal Bey. Tabiî Kemal Bey’i dinleyenler, başkalarını dinlemeyi ihmâl etmemişler. Meselâ Deniz Baykal’ın yakın ekibini yakînen dinlemişler. O dinleme netîcesinde malûm kaset kumpasını kurdular.

Sonra da uzun zamandır dinledikleri Kılıçdaroğlu’nu Deniz Baykal’ın koltuğuna oturttular.

Sadece CHP’liler mi dinlenmiş? Rahmetli Necmettin Erbakan’ı dinlemişler, Hüsamettin Cindoruk’u dinlemişler, Ertuğrul Özkök’ü dinlemişler, Abdullah Gül’ü dinlemişler… İsim listesi uzar gider. “VIP dinleme” diye sorun Google’a, daha ne isimler çıkar karşınıza!

Bu dinlemelerin ardından CHP’de ve MHP’de kaset operasyonları, ardından Gezi Olayları ve ardından da 17/25 Aralık oldu. Recep Tayyip Erdoğan bu hainlere karşı göğüs göğse çarpışırken, dinlemeye takılanlar köşe bucak kaçıyorlardı. Önemli bir kısmı da Fetullah’ın arkasında yerini almıştı.

FETÖ’nün dinleme kumpasları yargıya taşındı ve dikizci alçaklardan tek tek hesap soruldu. Peki, hainler mahkemede hesap verirken, bugün “Dinleniyorum” diye yaygara kopartan Kılıçdaroğlu, o röntgenci namussuzlardan şikâyetçi oldu mu? Tabiî ki hayır!

Onun için Kılıçdaroğlu “Dinleniyorum” diyorsa, bunun ardında yatan tezgâhı araştırmak ve bulmak zorundayız. “Dinleniyorum” ifadesinin hangi siyâsî hesabın parolası olduğunu bulabilirsek, yeni dönemdeki tüm operasyonları da çökertmiş oluruz. Siz, siz olun, gerçekten Kılıçdaroğlu’nu dinleyin!