KEMAL Kılıçdaroğlu…
CHP
Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili…
1971
yılında Maliye Bakanlığı’nda başlayan memuriyet yılları Gelirler Genel
Müdürlüğü ile devam etti. Daha sonra Bağ-Kur Genel Müdürlüğüne atandı ve bu
görevinin ardından da Türkiye’nin kendisini en çok tanıdığı SSK Genel
Müdürlüğüne getirildi.
SSK’nın
borçları ve kurumlarındaki çaresizlik manzarasıyla her gün ana haber bülteni
olduğu dönemine damgasını vurduktan sonra Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı’nda Müsteşar Yardımcısı yapıldı.
1996’da
görevden alınsa da mahkemeye gitti ve Danıştay kararıyla görevine geri dönme
hakkını elde etti. Göreve başlatılmadı ancak SSK Genel Müdürlüğünden kendi
isteğiyle emekli oldu.
Lisans
eğitimini tamamlar tamamlamaz Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bir memuru
oldurulmuş bu adam, “hasbelkader” dahi diyemeyeceğimiz bir şekilde CHP Genel
Başkanı olduktan sonra kendisine tevdi edilen her takvimde Türkiye Cumhuriyeti
Devleti’nin memurlarını tehdit etti.
Kılıçdaroğlu,
bizzat bir görevden alınmış ve mahkemeye giderek sözde hakkı korunmuş biri
olarak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin memurlarını Türkiye Cumhuriyeti
Devleti’nin emirlerine uymamaya davet etti defalarca.
Ben
buradan kısa ve öz bir şekilde şunu anlıyorum: Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye
Cumhuriyeti Devleti için sözde memur olmaya başladığı ilk günden emekli olduğu
son güne kadar hiçbir gün Türkiye Cumhuriyeti Devleti için çalışmamıştır.
Hatta
Kılıçdaroğlu’nun, sözde memur olduğu 26 yıl boyunca Türkiye Cumhuriyeti
Devleti’ne bir saygısı olmadığı gibi, bu devletin işleyişine bir katkısı
olmadığı gibi, bu devletin ödediği maaşı aklınca cebine indirmiştir.
Eğer
dediğimin aksi olsaydı, bu adamın zerre-i miskal dahi olsa memuriyet ahlâkı
olur ve dolayısıyla memurlara hürmeti bulunurdu.
Devlet
Denetleme Kurulu’nu, Kemal Kılıçdaroğlu’nun memuriyete başlangıcından emekli
oluşuna kadar nasıl çalıştığını, kimlerle çalıştığını, hangi mahkeme
aracılığıyla göreve iade kararı alındığını, kimler aracılığıyla memur
yapıldığını ve kimler aracılığıyla terfi ettirildiğini araştırması hususunda
göreve çağırması için Sayın Cumhurbaşkanımıza çağrıda bulunuyorum.
Sivil
itaatsizlik bir anarşi eylemidir. Kemal Kılıçdaroğlu’nun bahsettiği sivil
itaatsizlik değildir. Hatta keşke böyle olsa Kılıçdaroğlu’nun muhalif memurları
yönlendirdiği söylenir ve bu çağrıya uyan memurların tavrı anlaşılır. Ancak
Kılıçdaroğlu, her defasında tehdit savurmaktadır.
“İktidar
partisine oy veren öğretmene ben öğretmen demem” diyen bir adam, ideolojik bir
propaganda yapmıyordur. Bu bir propaganda söylemi değildir. Bu, Hitlerist bir
eylem plânının açığa vurulmasıdır. Bir Hitler karakteri, ille iktidarı ele alıp
da icraatı üzerinden görülecek değildir. Bu karakter görünüyorsa, gereği
yapılmalıdır.