Keşmir'i yerinde hissetmek

Nüfusun yüzde 90’ını Müslümanların oluşturduğu Keşmir halkı Müslüman Pakistan’a bağlanmak isterken, Prens, ülkenin Hindistan’a bağlanmasına karar verdi. Bu dönemden itibaren başlayan gerginlik zaman zaman savaş boyutuna gelmesiyle birlikte iki ülke arasında gerilimi sürekli devam eden bir unsur hâline getirdi.

DÜNYA farklı tohumların atıldığı bir tarla sanki. Her bölgesinde, atılan tohumun özelliklerini barındıran bir coğrafya yetişiyor. Farklı dinler, diller ve yaşayışlar mevcut… Ama ortak olan tek bir şey var ki, o da “insan”! Hangi coğrafyada olursa olsun, değişmeyen tek varlık “insan”...

Şâhit olduğunuz her yeni size farklı şeyler tefekkür ettirmiyor ve farklı şeyler hissettirmiyorsa, daha önce düşünmediğiniz, göz ardı ettiğiniz veya belki de hiç önemsemediğiniz şeyleri aklınıza getirmiyorsa, o kadar da yeni değildir belki. Şâhit olduklarımız ve hissettiklerimizle bambaşka bir yeniydi Hindistan…

Geçtiğimiz Kurban Bayramı’nda Türkiye Diyanet Vakfı gönüllüsü olarak Hindistan’daydık. Türkiye Diyanet Vakfı’nın her yıl organize ettiği ve bu yıl 149 ülkede gerçekleşen kurban faaliyetinde bizim payımıza, Hindistan’daki Müslümanlarla bir araya gelmek düştü.

Türkiye’de birçok vakıf ve dernek her sene bu kurban faaliyeti ile sınırları aşan paylaşma arzusunu kilometrelerce uzaklardaki kardeşlerimizin sofralarına taşıyor. Diyanet Vakfı da bu konudaki tecrübesi ve organizasyon yeteneği ile çıtayı oldukça yükseğe çıkarmış durumda. Hayırda yarışan bu gibi kurumlarımızın her sene üzerine daha fazla koyarak yol aldığını görmek, elbette heyecan verici!

Elbette bu tür organizasyonların besleyici kaynağı ise, milletimizin gönlünde yatan diğerkâmlık ve ümmet hassasiyeti. Tanımadığı ve bilmediği coğrafyalardaki ihtiyaç sahibi kardeşlerinin daha güzel bir bayram geçirmeleri için hayırlarını bu gibi vakıflar vesîlesiyle dünya mazlumları ile paylaşan milletimizin bu konudaki duyarlılığı da ayrıca takdire şayan elbette.

Hindistan’daki Müslüman toplum ve Keşmir sorunu

Hindistan, yaklaşık 1 milyar 340 milyon nüfusu ile Çin’den sonra dünyanın en kalabalık ülkesi. Müslüman nüfusu açısından bakıldığında ise Endonezya’dan sonra dünyada en fazla Müslümanın bulunduğu ikinci ülke. Ancak nüfusa oranlandığında, Müslümanlar nüfusun yalnızca yüzde 14,2’sini oluşturuyor. Bu durum ise Müslümanların hem siyâsî, hem de ekonomik olarak çok da rahat olmadıkları bir resim çıkarıyor ortaya.

Yüzde 80 nüfus oranı ile Hinduizm en baskın dinî anlayış olarak karşımıza çıkıyor Hindistan’da. Ayrıca Hıristiyanlık, Sihizm ve Budizm gibi dinler de Hindu kültüründe yer alıyor.  

Eyalet sistemiyle yönetilen ülkede Müslümanlar azınlık hâlinde; ancak Hindistan toprakları, İslâm’ın ilk dönemlerinden itibaren İslâm’la tanışmaya başladığı için kültürel öğeler içinde İslâmî motifler oldukça fazla. Dünyaca ünlü Tac Mahal, türbe mimarisinin en önemli örneklerinden biri olarak kabul ediliyor. Babür İmparatoru Şah Cihan’ın genç yaşta vefat eden eşi Mümtaz Mahal için yaptırdığı ve hem kendisinin, hem de eşinin mezarlarının bulunduğu bu görkemli türbe, üzerinde farklı âyetlerin bulunduğu hatları ve kendine has işlemeleri ile Babür döneminin en önemli anıt mezarı olarak biliniyor. 

Hindistan’da Müslümanların yaşam şekli eyaletlere göre çeşitlilik kazanabiliyor. Ülke genelinde Müslüman nüfusunun fazla olduğu eyaletlerde dinî hizmetler daha kolay yapılırken, az olduğu bölgelerde daha çekimser kalındığını söylemek mümkün. Bu da elbette ülkenin siyâsî ve kültürel durumundan kaynaklanıyor. Özellikle sınır komşusu Pakistan ile uzun yıllardır devam eden Keşmir sorunu, ülkede Müslümanlara yönelik bir hassasiyet oluşturmuş durumda.

1947 yılında İngiltere’nin çekilmesiyle Hindistan ve Pakistan bağımsızlıklarını ilân etti. İngilizler bölgeden ayrılırken, o dönemde prenslikle yönetilen Keşmir’i bu iki ülkeden hangisine katılmak istediği konusunda serbest bıraktıklarını açıkladılar. Nüfusun yüzde 90’ını Müslümanların oluşturduğu Keşmir halkı Müslüman Pakistan’a bağlanmak isterken, Prens, ülkenin Hindistan’a bağlanmasına karar verdi. Bu dönemden itibaren başlayan gerginlik zaman zaman savaş boyutuna gelmesiyle birlikte iki ülke arasında gerilimi sürekli devam eden bir unsur hâline getirdi.

Son olarak 5 Ağustos tarihinde Hindistan’ın, Cammu Keşmir’in özel statüsünü belirleyen 370’nci Madde’yi iptal etmesi, yeni bir gerginliğin kapılarını açtı. Aynı zamanda iki önemli nükleer güç olan Pakistan ve Hindistan arasındaki bu yarım asırlık problem, Müslüman ülkelerin daha fazla gündemine girmez ve gerekli önlemler alınmazsa, Pakistan Başbakanı İmran Han’ın sosyal medya üzerinden arz ettiği “Keşmir işgâline müdahale etmek için yeni bir Srebrenitsa olması mı bekleniyor?” şeklindeki soru, daha fazla önem kazanacak!