Kentimizden kendimize giden tatil otobüsü

Bir kişinin anavatanını yılda en az bir kez ziyaret etmesinin sağlığı üzerinde çok olumlu bir etkiye sahip olduğu, tıp bilimi tarafından doğrulanmaktadır. Bu nedenle doğadan kesin olarak ayrı kalınamaz. Bu anlamda dinlenme, kişinin hem fiziksel, hem de ruhsal olarak iyileşmesidir. Yani tatil, aslında şehrimizden kendimize dönme zamanıdır.

KÖYÜN gözünde şehir, her şeyden önce bir kültür merkezidir; sanat, dünya görüşü, zevk, moda, eğlence ve bilim… Köyden şehre gitmek isteyen biri, elbette kalkınmanın, köyden daha yüksek bir sosyal konum elde edebilmenin peşindedir. Aynı zamanda şehre talip olan bir kişi, köydeki daha güçlü kamu kontrolünden -kısıtlamalar, sürekli dikkat- kurtulma arzusuna sahiptir. Aynı yüzler, aynı yaşam tarzı, aynı görüşler ve değişme eğilimi ile heyecan, macera, özgürlük, adrenalin, kalabalığa karışmak, binalar ve gürültülü salonlara düşkün adam, değişmeye hazır. Ve bu değişiyor…

O adam, istediği özgürlüğü, kültürü ve bilimi elde etmeye çalışıyor. Doğrudan kazanmak istediği pozisyon için çoğunluk ile -şehrin kendisi ile- savaşmak zorunda. Dışarıdan zirve olarak gördüğü “şehirli” olma avantajını elde etmek için şehrin serabından dibe iner de sabırlı, zeki ve en önemlisi de şanslı ise ayağa kalkabilir ve “şehirli” olabilir. Elbette her şeyin bir bedeli vardır. Bir süre sonra şehre gelerek tamamen kazanmadığını, bir şeyler de kaybettiğini anlar. Her şeyden önce doğadan uzaklaşır. Şehrin teknolojik gelişiminin onu dondan, rüzgârdan, yağmurdan ve karanlıktan alıkoymadığı gibi zevklerinden de doğallık izleri bırakmadığını anlar. Köydeki yaşam tarzını düzenleyip doğa içinde yaşamaya devam edebilseydi, hayatın değerini daha iyi anlardı.

Yediği gıdalardan​ aldığı klimaya kadar doğadan uzaktır. O zaman iş yoğunluğu ve gerginliği nedeniyle gökyüzüne bakma arzusu yok olur. Uzun zaman gökyüzünü hatırlamayabilir. Görünüşe göre, şehirde gökyüzünün olmadığını sanır. Eğer öyleyse, çok uzakta… Her yerde gri taşlar, standart boyutlu binalar, trafik kuralları, alt geçitler, yaya geçitleri vardır. Ağaçların ve çalıların dalları aynı büyüklükte olmalı, “çizgiden çıkan” dal, yine de turuncu kıyafetli temizleyicilerin büyük siyah makası ile kesilmelidir. Evet, şehrin kargaşasını yönetmek için disiplin çok önemli. Bu senin şehrin! Kaos…

Ve şehirden bıkılır. Çevre kirliliği, araba sinyalleri, gri asfalt, yapay yeşilliklerden bıkılır şehre. Şehirli insanda yeni bir arzu doğar: Rahatlama arzusu… İstediği tek şey, hayatında olmayandır: Gökyüzü, çayırlar, akan nehirler, kaynaklar, toprağın kokusu, tatlar, renkler, doğanın sesleri… Bu gereksinimlere “dinlenme ihtiyacı” denir.

Fiziksel ve zihinsel yorgunluk için farklı dinlenme türleri vardır. Zihinsel olarak daha yorgun insanlar, tatillerini bir evde geçirmezler; tiyatroya, konserlere, sinemalara, müze gezilerine, sergilere, tarihî ve kültürel yerlere giderek bu tür faaliyetlere katılırlar. Aktif rekreasyon biçimleri tercih edilir bu plânda.

Şu anda durum, şehirlerdeki yorgunluğu bir salgın tarafından ağırlaştırılıyor. Evlerimizi kapatmaya zorlanırken, daha çok doğanın içinde olma isteği ve arzusu depreşiyor. Dünyanın kendisi gürültü ve kaos yaratan “Adam”dan kurtulmaya çalışıyor sanki: “Evde kal!”

Sıkı karantina döneminde dışarı çıkmak zorunda kaldım ve büyük bir şehrin sessizliğinde, geniş yoldaki adımlarımın yankısı rüya gibiydi. Yüzlerce insan nereye gitmişti? Gezegende yalnız olduğumu hissettim. Sanki gezegen kendine kapalıydı. Dünya, zaferden yalnızlığa çekilmiş bir adam gibiydi. Veya dünya, tatile gitti. Sadece yapraklar, balıklar, kelebekler sesi duyabilirdi. Gökyüzü sadece kuşlardan, kelebeklerden ve bulutlardan oluşuyordu. Dünyanın etrafında insanları taşıyan uçaklar yoktu. İstatistikler, ozon tabakasındaki deliğin kapatıldığı, hava, su ve toprak arıtma yüzdesinin arttığı yönündeki verilerle insanların dikkatini çekti. İnsan ve doğa dışındaki tüm canlılar karantina politikasından memnun görünüyordu...

İnsanın kendisi, her karakteri ve kompozisyonu içeren doğanın bir parçasıdır. Sonuç olarak, bir kişinin anavatanını yılda en az bir kez ziyaret etmesinin sağlığı üzerinde çok olumlu bir etkiye sahip olduğu, tıp bilimi tarafından doğrulanmaktadır. Bu nedenle doğadan kesin olarak ayrı kalınamaz. Bu anlamda dinlenme, kişinin hem fiziksel, hem de ruhsal olarak iyileşmesidir.​ Yani tatil, aslında şehrimizden kendimize dönme zamanıdır.