TÜRKİYE’de bir muhalefet
sorunu var. Tabiî bu bize göre böyle; yoksa muhalefet kendi durumundan gayet
memnun görünüyor.
Aslında
“muhalefet” listesinde Cumhur İttifakı içindeki MHP ve BBP de yer alıyor ancak
içinde bulunduğumuz süreç bu iki siyâsî partiyi iktidardaymış gibi gösteriyor.
Fakat gerçek şu ki, hem teknik, hem somut anlamda ikisi de iktidarda değil.
CHP,
İP, HDP, SP ve GP ile DEVA Partisi gibi siyâsî partilerin muhalefet etmekten
anladıkları, iktidarı olumlu ve olumsuz işleriyle değerlendirip yönlendirmek
değil. Süreç içinde görünmese de asıl erdemli muhalefeti yansıtanların MHP ile
BBP olduğu görülüyor.
Millet
İttifakı çerçevesinde yer alan ve bu ittifakı dışarıdan destekleyenlerin
muhalefet etmekten kastının iktidara değil, Türkiye’ye muhalefet etmek olduğuna
şahit oluyoruz.
Bu
yüzden yalan, iftira, kirli senaryolar, kumpaslar ve yurt dışı destekli eylemlerle
hareket etmeyi muhalefet sayan Millet İttifakı’nın Cumhur İttifakı’ndan
öğrenmesi gereken bir muhalefet üslûbu olduğunu düşünüyorum.
Bu
anlamda özellikle icranın tek mükellefi olarak AK Parti’ye şunu tavsiye
edebiliriz: Millî Güvenlik Kurulu ile Bakanlar Kurulu toplantıları sonrasında
yapılan kamuoyu açıklamalarına benzer şekilde, yerel icraattan askerî tatbikata
varana kadar yürütme erkinin tüm yaptıklarının özellikle de Türkiye Büyük
Millet Meclisi’nde anlatılması, halk nazarından bir “kendin pişir, kendin ye”
usulü siyaset çerçevesi doğuracaktır.
Cumhurbaşkanlığı
Hükûmet Sistemi’nin “daha hızlı irade ve eylem, daha çok şeffaflık” ilkesine
-af buyurunuz- cuk oturacak bu yöntemle elbette iftiranın önüne geçmek
hedeflenmeyecektir. Bu yöntem, iftiralarla yalan veri bombardımanına tutulan
halkta iftiraya karşı hazır bir fikir zemini oluşturma hedefini taşır.
Bu
tavsiye düşüncesinin nereden doğduğunu da açıklayayım…
31
Mayıs 2021 tarihli Kabine toplantısı sonrasında açıklamalar yapan Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmasını sosyal medya üzerinden canlı yayınla takip
ettiğim esnada, bazı sosyal medya hesaplarının, “Yine şunu yaptık, bunu yaptık
diye anlatıyor” şeklinde yorumlar yaptıklarına şahit oldum. (Elbette bu fakir
buraya o sıradaki kaba ifadeleri almıyor.)
Bu
ülkede siyasetin geldiği noktayı işte o anlarda düşündüm ve anladım ki,
birileri için iktidarın yaptığı icraatı anlatması lâf kalabalığı, iktidarda
olmayanların iftira atması ise muhalefet. Bu nasıl iştir?
Hele
bir yorum, birebir şöyleydi: “Kendi kendini övme, halk severse över!”
Yaptığı
icraatı anlatmasını “kendini övmek” olarak gören bir zihniyet var bu ülkede.
Yahu, bu iktidar yaptıklarını anlatmayacaksa, hatta dedikleri gibi kendi
yaptığı eseri övmeyecekse nasıl oy isteyecek, hangi cümlelerle milletin
karşısına çıkacak? Adam temel atmama töreni yaptı, kendisini ağaçların
alkışladığını söyledi de beğendiniz ya… Bu nasıl bir şizofreni?
İşte bu şizofrenik hâli görünce anladım ki, en güzeli kendin pişir, kendin ye!