HİNT filozofu Beydaba’nın dünyaca ünlü eseri “Kelile ve Dimne”, güncelliğini hiç ama hiçbir zaman yitirmedi.
Gelecek yüzyıllarda da güncelliğini koruyacağa benziyor...
Filozof Beydaba, bu meşhur eserinde birbirinden güzel ve birbirinden farklı hikâyeler anlatır.
Bunlardan biri, günümüze pek uygun…
***
Arslan ormanda gezerken, önünden bir kedi geçer.
Bu sırada arslan kediye, “Dur bakayım!” diye seslenir ve sorar: “Sen neden bana benziyorsun? Kuyruğun, bıyığın, ayakların tıpkı ben…”
Kedi
hürmetle eğilerek cevap verir: “Kral
hazretleri, atalarımızdan gelen bir rivâyet vardır, biz sizin soyunuzdan
gelmişiz…”
Arslan kükrer: “Benim soyumdan isen, sen
neden böyle minnacıksın?”
Kedi kıvranarak cevap verir: “Atalarımızdan gelen rivâyet odur ki, bizi
insanlar bu hâle getirmiş…”
***
Okuyanlar hatırlayacaklardır, hikâyenin devamı var. Ama isterseniz yine de
burada keselim…
Zaman
zaman Ankara’da Kızılay, İstanbul’da ise Bayezid Meydanı’nda gezerken, Fatih,
Yavuz ve Kanunî döneminden bir kimse zuhûr etse ve omzumuza vurup şöyle sorsa
diye düşünürüm:
“Hey, sen kimsin? Neden bana
benziyorsun?”
Aramızda geçecek konuşma, kedi ile arslan arasında geçen diyalogdan farklı olmazdı...
Böyle bir diyalogda siz ne cevap verirsiniz bilemem ama ben, “Ben senin torununum” derim.
Peki, üzerine bir de “Neden böylesin?” diye bir soru sorarsa, o zaman ne dersiniz?
Sizi bilmem ama benim vereceğim tek cevap var:
“Bizi arslan neslinden kedileştiren, eğitimdir!”
Tedbir alınmalıdır ki, okullar fare yetiştiriyor.
Kedinin
genleri ıslah edilerek arslanlaştırılabilir, ama farenin arslanlaştırılması mümkün
değildir!
Son on yedi yılın başarısız eğitim politikalarına bir de böyle bakmaya ne
dersiniz?