Kelile ve Dimne’den özel bir kıssa

Kedinin genleri ıslah edilerek arslanlaştırılabilir, ama farenin arslanlaştırılması mümkün değildir! Son on yedi yılın başarısız eğitim politikalarına bir de böyle bakmaya ne dersiniz?

HİNT filozofu Beydaba’nın dünyaca ünlü eseri “Kelile ve Dimne”, güncelliğini hiç ama hiçbir zaman yitirmedi.

Gelecek yüzyıllarda da güncelliğini koruyacağa benziyor...

Filozof Beydaba, bu meşhur eserinde birbirinden güzel ve birbirinden farklı hikâyeler anlatır.

Bunlardan biri, günümüze pek uygun…

***

Arslan ormanda gezerken, önünden bir kedi geçer.

Bu sırada arslan kediye, “Dur bakayım!” diye seslenir ve sorar: “Sen neden bana benziyorsun? Kuyruğun, bıyığın, ayakların tıpkı ben…”

Kedi hürmetle eğilerek cevap verir: “Kral hazretleri, atalarımızdan gelen bir rivâyet vardır, biz sizin soyunuzdan gelmişiz…”
Arslan kükrer: “Benim soyumdan isen, sen neden böyle minnacıksın?”
Kedi kıvranarak cevap verir: “Atalarımızdan gelen rivâyet odur ki, bizi insanlar bu hâle getirmiş…”

***
Okuyanlar hatırlayacaklardır, hikâyenin devamı var. Ama isterseniz yine de burada keselim…

Zaman zaman Ankara’da Kızılay, İstanbul’da ise Bayezid Meydanı’nda gezerken, Fatih, Yavuz ve Kanunî döneminden bir kimse zuhûr etse ve omzumuza vurup şöyle sorsa diye düşünürüm:
“Hey, sen kimsin? Neden bana benziyorsun?”

Aramızda geçecek konuşma, kedi ile arslan arasında geçen diyalogdan farklı olmazdı...

Böyle bir diyalogda siz ne cevap verirsiniz bilemem ama ben, “Ben senin torununum” derim.

Peki, üzerine bir de “Neden böylesin?” diye bir soru sorarsa, o zaman ne dersiniz?

Sizi bilmem ama benim vereceğim tek cevap var:

“Bizi arslan neslinden kedileştiren, eğitimdir!”

Tedbir alınmalıdır ki, okullar fare yetiştiriyor.

Kedinin genleri ıslah edilerek arslanlaştırılabilir, ama farenin arslanlaştırılması mümkün değildir!
Son on yedi yılın başarısız eğitim politikalarına bir de böyle bakmaya ne dersiniz?