EN azından mikro ve
makro ölçekteki fennî ve sosyal olaylar hakkında fikir yürütmek için gerekli
bilimsel ölçüt ve kurallar kolayca anlaşılabilir düzeydedir. Enerji, çevre
sağlığı ve ekonomik olaylar fen açısından rahatça değerlendirilebilirken, medeniyet,
dil, kültür ve sokak olayları sosyal açıdan ele alınabilir.
Kazakistan’daki
olaylar makro ölçekte görülebilecek sokak eylemleri, toplumsal dinamikler ve
dış ülkelerin etkisinde yönlendirme gibi görünüyor.
Kazakistan
otuz yıllık bir ülke olmasına rağmen ekonomik açıdan coğrafyanın en güçlü
ülkelerinden biridir. Medeniyet açısından ciddî bir iddiası da görünmediğinden,
ufak ray değişikliklerini medeniyet çatışmaları olarak görmek doğru sonuca ulaştırmayacaktır.
Yeni
bin yılın başından itibaren artık bu coğrafyada savaşların durmayacağını ve
“büyük savaş”ın ayak seslerinin gelmeye başladığını önceki yazılarımızda dile
getirmiştik. Bu coğrafyanın artık ekonomi penceresine göre savaşların çıkış ve
uğrak yeri olacağı açıktır. Günümüzde
artık her şey madde ile ölçülüp buna göre şekilleniyor. Oyunu kurallarına göre
oynarsa bir toplum, dışarıdakiler fazla etki edemez. Kazakistan’da gelir
dağılımının çok çarpık olması sosyal ve sokak olaylarının fitilini ateşlemeye
yetti.
Şunu
açıkça itiraf etmeliyim ki, bu coğrafyada savaşların olacağını ve yıllar
süreceğini ifade ederken Kazakistan’ı son sıralarda görmüştüm. Ekonomik açıdan
diğer Türk devletlerine göre güçlü olması ve dış dünya ile entegrasyona büyük
önem vermesi beni bu düşünceye itmişti. Her şeyin para ile ölçüldüğü günümüzde
olayları kültür, medeniyet, siyaset, fikir, erdem ve ahlâk ölçülerine göre
analiz etmek yanlış oluyor. Olması gereken elbette bu değerlerin insan
hayatında etken olması, ama şimdilik yön veren en büyük etken maalesef para ve
güç.
Afganistan’dan
uçakla ayrılanların aksine bazı ABD’liler kuzeydeki Türkmenistan, Özbekistan ve
Tacikistan içlerine yerleşti. Sokak olayları buralarda çıksa biraz anlamlı
olabilirdi. Ancak savaşın boyutu görünenden çok daha derin olduğundan, asıl omurga
üzerinden yürünmek istenmiş. Yani Kazakistan’dan…
Kazakistan’daki
olayların şimdilik dört ana sebebi var gibi görünüyor: Birincisi, ülkedeki
çarpık gelir dağılımı; ikincisi, Rusya’nın bu coğrafyada asla Türk Birliği’ne
izin vermek istemeyeceği; üçüncüsü, ülkede faaliyet gösteren yabancı devletlerin
varlığı ve etkisi; dördüncüsü ise Londra-Pekin Demir İpekyolu’nun kontrolünü
elinde tutmak isteyenlerin etkisi…
Devleti
idare edenlerin unutmamaları gereken şey, çarpık gelir adaletsizliğinin bütün
dünya ülkeleri için bir sosyal ayaklanma nedeni olduğudur.
Rusya’nın
Türk Devletleri Teşkilatı’na sessiz kalmayacağı açıktır. Özellikle dil, alfabe,
kültür ve medeniyet açısından bu durum Yavuz Bülent Bakiler tarafından açıkça izah
edilmiştir: “Arap’ın, İngiliz’in, Japon’un, Çinlinin, Yahudi’nin, Ermeni’nin,
Rum’un bir alfabesi var. Dünyada 29 ayrı alfabeyle okuyup yazan tek millet
biziz! Ruslar Gürcülerin, Ermenilerin, Yahudilerin alfabelerine dokunmazken
Azerbaycanca, Türkmence, Özbekçe, Kazakça, Kırgızca ve Tatarca gibi üretimde
bulunarak Türk birliğini alfabeden böldüler.”
Rusya’nın
Kazakistan’a bu çerçeveden bakan ve kendisine minnet ettiren bir devlet olarak
kalmasını istediğini unutmamak gerekir.
Kazakistan
bağımsızlığını kazandığında ilk tanıyan ülke Türkiye olmuştu. Kazakistan’da
elçilik Türk ve İngilizler tarafından eş zamanlı olarak açıldı. Yani Batılı
devletler hemen Kazakistan’a girmişlerdi. Şimdilerde Kazakistan’da 2021 yılı
itibariyle faaliyet gösteren ülkelere bakıldığında ilk sırada Hollanda’nın
olduğu görülüyor. Kazakistan’ın tarımda Hollanda’dan destek talebi
anlaşılabilir bir durumdur.
Kazakistan’da
faaliyet gösteren şirketlerin ekonomik büyüklük açısından ülkelere göre
dağılımına odaklanıldığında Hollanda’dan sonra ABD, İsviçre, Rusya, Birleşik
Krallık, Çin, Belçika, Fransa, Güney Kore ve Türkiye geliyor. İngiltere hangi ülkeleri düşman ilân
etmişti? Rusya, Çin, Güney Kore ve İran… Ayrıca periyodik tablodaki
elementlerin yüzde sekseni Kazakistan’da bulunuyor. ABD 2,1 milyar dolar
ile Hollanda’dan sonra ilk sırada yer alırken, Birleşik Krallık 612,8 milyon
dolar ile dördüncü, Türkiye ise son sırada yer alıyor.
Çin
Rusya’dan helikopter alırken, Kazakistan da Türkiye’den insansız hava araçları
aldı. Bu durum Rusya’nın pek hoşuna gitmemiştir. Ayrıca İHA’ların Ermenileri ne
hâle getirdiğini Karabağ’da gördük. Cumhurbaşkanı Tokayev, dış müdahaleler olmamasına
rağmen Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’nün (KGAÖ) ordularını “terör tehdidine”
karşı yardıma çağırdı. Askerler arasında Ermeni askerleri de var.
Sokak
olayları LPG zammının geri alınmasına, hükûmetin görevden el çektirilmesine
rağmen olayları tırmandırması, makro ölçekte bir kontrollü kalkışmaya kadar
gitti. Çarpık gelir dağılımı ve yüksek fiyat insanların sinir katsayılarını
yükseltir ama olayların yakmak ve yıkmak gibi olumsuz durumlarla neticelenmesi
normal değildir.
Görünen
o ki, Kazakistan, ülkede faaliyet gösteren Batılı devletler başta olmak üzere
Rusya ve Çin’in de kavga ettiği yere dönüştü. Detayı ilerleyen süreçte
görülecek olan kavgada Tokayev, erkenden tedbir almaya çalışıp Nursultan
Nazarbayev’in de desteğini aldı. Bu aşamada İngiltere ve ABD’nin isminin pek
geçmemesi normal değildir.
Özellikle
İngiliz Genelkurmay Başkanı Tony Radakin’in Rusya, Çin, Kuzey Kore ve İran’ı
düşman ilân etmesinin en büyük nedenlerinden biri olarak Londra-Pekin hattının
kontrolünü elinde tutmak istemesi dururken Kazakistan’da İngiltere’den
bahsedilmemesi, Rusya’nın İngilizlere karşı savaşıyormuş gibi gösterilmesinden
kaynaklanıyor. Unutulmamalıdır ki, Nursutan Nazarbayev’in torunu Aysultan
Nazarbayev, 29 yaşındayken hayatını Londra’da yitirmiştir. Aysultan’ın testi yapılmasına rağmen DNA
sonuçları da açıklanmadı.
Londra-Pekin
Demir İpekyolu kilit öneme sahiptir. Bu noktada Türk Devletleri Teşkilatı,
Rusya’yı da rahatsız eder. İngiltere, Rusya’yı düşman ilân ederken aynı zamanda
Rusya’yı da harekete geçirmiş oldu. Bu durum Putin’in sonunu getirebilir. Rusya,
ABD, İngiltere, Çin ve Fransa en azından Türkler karşısında birleşirler, bunu
unutmamak gerekir. Türk cumhuriyetleri köklü olarak alfabe, dil, savunma,
strateji, maddî-manevî plândaki fikrî kökler açısından birliktelik
oluşturmadıkça kafalar çok ağrıyacaktır.
ABD, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin, Türklerin yeniden küresel bir oyuncu olmasını istemiyor. İngiltere de tek başına Kazakistan zenginliğini ve Londra-Pekin hattını kontrol etmek istiyor.