Karşılaştığımız tüm saldırıların hedefi, Türkiye’nin bölgede artan gücüdür!

MİT ve Askerî İstihbarat’ın, “Bakü’nün Türkiye ve Batıyla daha fazla yakınlaşmasını durdurmak ve Bakü-Ceyhan Petrol Boru Hattını engellemek amaçlı saldırı” olarak rapor ettiği bu işgal girişimine karşı Özal’ın talimatıyla Türk Silahlı Kuvvetleri, Ermenistan sınırına asker yığmaya başlamış, Özal, Kars Anlaşması çerçevesinde Türkiye’nin garantörü olduğu Nahçivan’ı Azerbaycan’a bağlayacak bir koridor açması için TSK’yı sınıra yollamıştır.

Azerbaycan-Türkiye bağlantısına saldırı

TÜRKİYE; Suriye kuzeyinde huzurlu ve güvenli hayatın devamına çalışıyor, Irak kuzeyinde terörle mücadelesini kararlılıkla sürdürüyor, Libya’da barışın tesisi için varlık gösteriyor, Doğu Akdeniz’de ise hak ve menfaatlerimizin korunması için donanmamız 7/24 nöbet tutuyor...

Türk Silahlı Kuvvetleri tüm bu faaliyetleri başarıyla yürütürken, Azerbaycan sınırında yeni bir cephe daha açıldı. Ermenistan, beklenmedik bir şekilde Azerbaycan-Ermenistan-Gürcistan sınır hattında bulunan Tovuz bölgesine saldırdı. Azerbaycan-Ermenistan hattında, Dağlık Karabağ bölgesi dışında ikinci bir cephe daha böylelikle görünür oldu.

Ermenistan bugün bile bu cepheyi açma nedenini ortaya koyabilmiş değil. Ayrıca hiçbir şekilde meşru bir savunması da yok. Olamaz da... Ermenistan’ın Tovuz hamlesi, “gücünü aşan ve arkasında başka güçlerin varlığının sorgulandığı bir provokasyon”dur. Saldırı, seçilen konum itibariyle Türkiye hedefli bir plânlamanın emarelerini taşımaktadır.

Başkent Bakü’ye yaklaşık 450 kilometre uzaklıktaki Tovuz, Azerbaycan sınırında stratejik bir bölgedir. Gence-Tovuz-Kazah üçgeninde Azerbaycan-Ermenistan ve Gürcistan sınırlarının buluştuğu bölgede Tovuz, en uç noktada bir burun olarak konumlanmış durumdadır ve Azerbaycan’dan Gürcistan’a, oradan da Türkiye’ye uzanan ulaşım ve enerji hatları da bu bölgeden geçmektedir. Bu detaylara bakıldığında açık şekilde anlaşılmaktadır ki, saldırının arkasındaki hedeflerden biri, Azerbaycan-Türkiye bağlantısıdır.

Son dönemde bölgemizde yaşanan gelişmeler ve saldırının zamanlaması birlikte değerlendirildiğinde, Azerbaycan ile Ermenistan arasında anlaşmazlığa konu olan Dağlık Karabağ’a hayli uzak olan bu bölgede bir Azeri-Ermeni çatışması, Ermenistan’ın menfaatleri doğrultusunda bir adım olarak görülemez. Bu saldırının arkasında başka güç odaklarının bulunduğu aşikârdır. Bu gücün kim olabileceği de açık ve ortadadır.

Ermenistan’ın maşa olarak gerçekleştirdiği Tovuz saldırısı, Azerbaycanlı kardeşlerimizin canını bir değil, iki kez yakmıştır. Sniperlı saldırıda General Polad Haşimov şehit düşmüştür.

2016 yılının Nisan ayında, Azerbaycan ile Ermenistan arasında ciddî gerilimin yaşandığı “April Döyüşleri" (Nisan Dövüşleri) sırasında tuğgeneral rütbesiyle Azerbaycan Askerî Ataşesi olarak görev yapmaktaydım, General Haşimov’u da bu görevim esnasında tanıdım. Haşimov, o tarihlerde Ermenistan’ın püskürtülmesi ve kritik noktaların alınmasında önemli kahramanlıklar göstermiş bir isimdi. Sahada destanlar yazan, atılgan ve cesur bir komutandı. Ermenistan, taşeron olarak kullanıldığı bu saldırıda, Dağlık Karabağ bölgesinde başına dert olduğunu düşündüğü General Haşimov’u açık hedef almıştır. Ancak Ermenistan şunu unutmuştur: Kahramanlar ölür ama tükenmezler!

General Haşimov, sniperlı hain bir saldırıda şehit oldu ama Azerbaycan halkı dimdik ayaktadır. Ermenistan’ın işgal etmiş olduğu Dağlık Karabağ bölgesini kendi topraklarına katmak için Azerbaycan, şu anki askerî kapasitesi, istihbaratı, silah sistemleri ve özellikle de mevcût olduğu silahlı kuvvetlerinin personel yapısı ile bunu başarabilecek yetenek, imkân ve kapasiteye sahiptir. Bu saldırıyı başlatmakla Ermenistan, en büyük zararı görecektir. Azerbaycan’ın bu konuda çok kararlı olduğu görülmektedir ve saldırılara verdiği güçlü cevapla da bunu göstermiştir. Kahraman generalin kanı yerde kalmamıştır. Taşeron Ermenistan’ın Tovuz saldırısı, Azerbaycan Ordusu tarafından başarıyla püskürtülmüştür.

Nahçivan üzerinden “Türkiye'nin müdahale hakkı” vurgusu

Tovuz saldırısının ardından Azerbaycan’daki “savaş” teyakkuzunu gördük, şâhit olduk. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev “Savaştayız” dedi ve kabîneyi teyakkuza geçirdi.

Ermenistan sınırları Türkiye’nin Azerbaycan’a verdiği silahlı insansız hava araçlarıyla vuruldu. Azerbaycan Savunma Bakan Yardımcısı ve Hava Kuvvetleri Komutanı Ramiz Tahirov’un yanı sıra Nahçivan Özerk Cumhuriyeti Ordu Komutanı Kerem Mustafayev, olayın hemen ardından Ankara’ya geldi. Heyet Ankara’daki temaslarına devam ettiği sırada, Türk F-16 savaş uçaklarının Azerbaycan hava sahasındaki geçişleri Azerbaycan basınında “Büyük destek!” olarak övgü ve minnetle karşılandı.

Azerbaycan heyetinin temaslarına ilişkin açıklamalarda, Türk SİHA’larının ve füzelerinin Azerbaycan’ın emrinde olduğu deklare edildi. Ermenistan’ın saldırılarına karşı caydırıcı etki üreten hızlı temas hattı, Kafkaslardaki kumpaslara karşı Türkiye ve kardeş Azerbaycan’ın güç birliğiyle mücadeleye kararlı olduğunun da en net ifadesi oldu.

Ermeni saldırılarına karşı işbirliği ve destek plânlamalarının yapıldığı iki ülke arasındaki ziyaretlerde Nahçivan Özerk Cumhuriyeti Ordu Komutanı Kerem Mustafayev’in de bulunması, Ermenistan ve destekleyen ülkelere karşı Türkiye’nin müdahale hakkını hatırlatan en önemli detay olarak öne çıkmaktadır. Özel statüsü 16 Mart 1921 Moskova Anlaşması ile “başka bir devlete terk edilmemesi şartıyla Azerbaycan’ın himayesine bırakılan” ve bu statünün 13 Ekim 1921 Kars Antlaşması'nın 2’nci maddesiyle de teyit edildiği bilinen Nahçivan, Mustafa Kemal Atatürk'ün “Türk Kapısı”, Kazım Karabekir Paşa’nın da “Şark Kapısı” olarak nitelediği, Türkiye açısından Ermeni saldırılarına karşı muhafazası büyük önem taşıyan bir bölgedir. Bu yönüyle Kerem Mustafayev’in Ankara’ya gelmesi, Türkiye’nin müdahale hakkının hatırlatıldığı net bir siyasi mesaj olarak öne çıkmıştır.

Özal döneminde asker yığmıştık!

Bugün yaşananlara benzer girişimler 27 yıl önce tecrübe edilmiş, Nahçivan’ın bu statüsü 1993’te Cumhurbaşkanı Turgut Özal tarafından sahada hatırlatılmıştır.

Mart 1993’te Kafkaslarda tehlikeli sayılan bir hareketlenme olmuş, Rusya’nın Ermeni birliklerine destek vererek Azerbaycan’ın büyük bölümünü işgal edeceği yolunda istihbarat alınmıştı. Bunun üzerine dönemin Azerbaycan Cumhurbaşkanı Ebulfeyz Elçibey’in talimatıyla Azerbaycan Başsavcısı İhtiyar Şirin, Ankara’ya gelerek dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal’a Elçibey’in özel mektubunu sunmuştu.

MİT ve Askerî İstihbarat’ın, “Bakü’nün Türkiye ve Batıyla daha fazla yakınlaşmasını durdurmak ve Bakü-Ceyhan Petrol Boru Hattını engellemek amaçlı saldırı” olarak rapor ettiği bu işgal girişimine karşı Özal’ın talimatıyla Türk Silahlı Kuvvetleri, Ermenistan sınırına asker yığmaya başlamış, Özal, Kars Anlaşması çerçevesinde Türkiye’nin garantörü olduğu Nahçivan’ı Azerbaycan’a bağlayacak bir koridor açması için TSK’yı sınıra yollamıştır.

Azerî Ordusu silah, cephane ve uzmanlarla hızla desteklenmiş ve savaşın göze alındığı yönündeki net siyâsî mesajı gören Moskova, geri adım atarak işgal girişimini durdurmuştur. Özal’ın zamanında yaptığı hamlelerle Azerbaycan savaş tehlikesinden kurtarılmıştır. Gerilimin dinmesiyle birlikte Turgut Özal, hayatını kaybetmeden önce son ziyaretini de kalabalık bir heyetle 5 Nisan 1993’te bu bölgeye gerçekleştirmiştir.

Türkiye, etrafındaki tehditlere karşı bugüne kadar biriktirdiği tecrübeleri, ülkemiz ve bölgemizin bekâsı ile kardeş ülkelerimize kasteden her türlü girişime karşı kullanmaktan çekinmemeye kararlıdır. Azerbaycan ve Nahçivan Özerk Cumhuriyeti’nden gelen heyetlere de bu kararlılık net bir şekilde iletilmiş ve iki kardeş ülke, sarsılmaz bağlarını daha da güçlendirmiştir. Azerbaycan’ın silah ve sistemlerle desteklenmesi konusunda kararlar alınmış, acil ihtiyaç konuları olarak İHA ve SİHA sistem ihtiyaçları, füze ve mühimmat sevkiyatı, elektronik muhabere sistemleri başta olmak üzere kardeş ülkeye gönderilmeye hazır olunduğu mesajı verilmiştir.

Türkiye’nin İdlib ve Libya’da sahadaki başarılarına ilişkin tecrübeleri aktarılmış ve hâlen tamamen Rus silah ve sistemleriyle donatılmış durumda bulunan Ermenistan ordusuna karşı Türk millî silah ve sistemlerinin sahadaki başarıları değerlendirilmiştir.

Caydırıcı güç Gence'de buluştu ve Tovuz'u titretti!

Bu görüşmelerde Türkiye ve Azerbaycan arasında önemli bir karar alınmış, Azerbaycan ve Nahçivan ortak tatbikatları 29 Temmuz itibariyle başlatılmak sûretiyle Ermenistan’a tam saha mesaj verilmiştir. Türkiye ve Azerbaycan’ın caydırıcı gücü, kara ve hava tatbikatlarıyla sahaya çıkmış, "TurAz Kartalı Hava Tatbikatı", önceki yıllardan farklı olarak bu yıl Tovuz bölgesinin bulunduğu burunda yer alan Gence’yi de kapsayacak şekilde plânlanmıştır.

Türk ve Azerbaycan Hava Kuvvetleri, Gence, Kürdemir ve Yevlah bölgesi hava sahasında 10 Ağustos’a kadar kuş uçurtmamış, Türk F-16’lar, İHA ve SİHA’lar, helikopterler ile Azerbaycan Hava Kuvvetleri’ne ait Mig-29, Su-25 savaş uçakları ve Azerbaycan’ın Türkiye’den tedarik ettiği İHA ve SİHA’lar, müşterek harekât hünerlerini sergilemiş ve fiilî atışlı tatbikatlarda Gence tatbikat sahasına atılacak bombalar Tovuz’da yankı bulmuştur.

Türkiye ile Azerbaycan arasında sarsılmaz kardeşlik bağlarını gösteren tatbikatlar düzenli aralıklarla gerçekleştirilmektedir. Ancak tatbikatın bu yılki plânlamaları, bölgede artan tehdit dolayısıyla çok daha geniş kapsamlı plânlanmıştır. Önceki yıllarda bu tatbikatlara Türk askerinin katılımı bölük seviyesinde küçük çaplı olurken, bu yılki tatbikat süresi, kapsamı, birlik mevcûdu ve ateş gücü bakımından çok daha büyük çapta plânlanmış ve icra edilmiştir. F-16 savaş uçaklarının verdiği görüntü, “gardaşlarına” güven, düşmana korku olmuştur.

Bir diğer ayrıntı da, Türk savaş helikopterlerinin geçmiş yıllardan farklı olarak Nahçivan’daki tatbikata katılmaları olmuştur. Aynı dili konuşan, aynı sistem ve altyapıyı kullanan iki ülke ordularının sarsılmaz kardeşliğinin müşterek harekât senaryolarında pekiştirilmiş olması ve bu yönüyle Ermenistan ile Ermenistan’ı destekleyen ülkelere karşı Türkiye ve Azerbaycan’ın verdikleri siyâsî birlik mesajı, sahada askerî olarak pekiştirilmiştir.

TurAz Kartalı Tatbikatı, Yukarı Karabağ’dan sonra Tovuz’da, Türkiye ile Azerbaycan arasındaki enerji ve ulaşım hatlarının kavşağı olarak bilinen bir bölgede cephe açan Ermenistan’a karşı sahadan verilmiş en net mesaj olmuştur. Ermenistan, yeni bir saldırıya cesaret edemeyecektir!

12 Temmuz’daki Tovuz saldırısının ardından Azerbaycan’ın ve Türkiye’nin Ermenistan’la ilişkileri çok daha farklı olacaktır. Türkiye, 1992-1994 Karabağ Savaşı'ndan bu yana her zaman kardeş Azerbaycan’ın yanında olmuş, gereken desteği vermiştir; bugünden sonra da vermeye devam edecektir.

Türkiye, Kafkaslarda kilit bir konumda bulunan Azerbaycan’ı hiçbir zaman yalnız bırakmayacaktır. Ermenistan, bu iki kardeş ülkenin karşısında bu tip faaliyetleri yapacak ne güce, ne de askerî kapasiteye sahiptir. Azerbaycan, Tovuz bölgesindeki gerilimde Ermenistan’ın bundan sonraki tutumuna göre pozisyon alacak ve Türkiye de Azerbaycan’ın atacağı adımların arkasında olacaktır.

Olayların hemen ardından Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere üst düzeyde yapılan açıklamalar ve bugüne kadar atılan adımlar, Türkiye’nin Kafkaslardaki gizli plânlamalar ve oynanmak istenen oyunların farkında olunduğu ve fırsat verilmeyeceği konusundaki kararlılığı göstermektedir. Azerbaycanlı gardaşlarımız, yanlarında olduğumuzu bilmektedirler. Bu kardeşlik ilelebet devam edecektir!