RAHMETLİ dedem Kâbe’den
döndüğünde, nasıl da şükretmişti. Eskiler dedi, at sırtında, deve sırtında
giderlermiş. Yürüyerek gidip gelen bile olurmuş. Şimdiki imkânlara ne kadar
şükretsek az. Bak biz nasıl da otobüslere binip gittik ve döndük hayırlısıyla…
Şimdiki
hacıların gözü kesmez otobüs yolculuğunu. Uçak bile zahmetli geliyor artık. Daha
çabuk, daha rahat ulaştıranı olsa keşke…
Diyeceğim,
şartlar değişiyor. Ulaşımdan iletişime, sağlıktan eğitime, her alanda.
Televizyonun olmadığı bir toplum hayatında, şüphesiz bugünkünden çok farklı bir
eğlence anlayışı vardı.
Geçen
ay yolum tekrar Kars’a düştü ve bu defa daha farklı yönlerini görme imkânı
doğdu. Yaz başka, kış başka... Gerçi
Karslılar, latifeyle 11 ay kış olduğunu söyler ama hava munis karşıladı bizi. Hem
munis, hem faik, hem de ozansoy ile...
Ünlü
şairi rahmetle analım da zikredilen kelimelerin asıl anlamı da geçerliydi. (Munis: Yabancı olmayan, alışılmış ve cana
yakın, uysal... Faik: Üstün, yüksek...)
Ozan
soyu ile yüz yüze geldik. Âşıklık geleneğinin son temsilcileri ile kucaklaştık.
Şenay Duygu Kartal, Metin Kartal,
Mehmet Şeker, Genç Hafız Ceyhun Özmen, Harakani Vakfı Başkanı Yavuz Uzgur,
İrfan Çiftçi, Mehmet Yalçın.
Gelenek
çerçevesinde bahsettiğimiz âşıklık, “Çok
güzel birini gördüm, o anda vuruldum kanka…
Fena halde âşık oldum!” yaklaşımının ötesinde şüphesiz. Bir
süreçten, uzun bir eğitimden geçmeden, usul erkân öğrenmeden, sazda ve sözde
ustalaşmadan âşıklıktan bahsedilemez.
Bu
köklü gelenek, Kars’tan başka Erzurum, Sivas, Kahramanmaraş, Adana, Ardahan ve
Çorum gibi illerimizde köklü bir geçmişe sahiptir.
Âşıklar,
kültürün en temel taşıyıcıları arasında yer alır. Bilgiyi, töreyi, usul erkânı
kuşaktan kuşağa taşırlar.
Âşıklık
deyince, en başta Âşık Şenlik, Dede Kasım, Elesker olmak üzere, Samed Vurgun,
İslam Erdener, İlhami Demir, Veysel Şahbazoğlu, Murat Çobanoğlu, Şeref
Taşlıova, Rüstem Alyansoğlu, Mahsuni Şerif, Âşık Reyhani, Mevlüt İhsani,
Sümmani Baba gibi büyük isimleri saymak gerekir.
Evliya Camii ve Harakani Hz. Türbesi.
Doğu’nun
en güzel şehirlerinden olan Kars’a “Uluslararası Harakani Sempozyumu”
vesilesiyle davet edilmiştik. Harakani Kültür Merkezi’nde başlayıp Kafkas
Üniversitesi yerleşkesinde devam eden ve üç gün süren oturumlarda “Fütüvvet”
kavramıyla ilgili sunulan bildirilerle gönlümüzü ve zihnimizi zenginleştirdik.
Eski dostlarla buluştuk, hasret giderdik; aynı zamanda yeni arkadaşlıklar
kurduk.
Kars’ta
doğmuş ve çocukluğu orada geçmiş olan kıymetli arkadaşım İrfan Çiftçi’nin ricasıyla
Âşık Günay Yıldız, “Âşık Şenlik Kars Âşıklar Otağı”nda bize bir meydan açtı ki
âşığın sazı ve sözüyle yaşattığı yolculuğu burada kuru kelimelerimle ifade
etmek pek kolay görünmüyor.
Oradaki
çayın tadını nasıl tarif edeyim, sohbeti nasıl özetleyeyim, çalınıp söylenen
eserleri hangi harflerle aktarayım? Acizliğimi anlayacaksınız, çok merak
ederseniz de Kars’a gidecek, Âşık Günay Yıldız’ın kapısını çalacaksınız.
Aşık Şenlik Kars Âşıklar Otağı.
Dr.
Cengiz Gökşen’in kaleme aldığı ve Günay Yıldız’ı anlatan “Sana mı Kalmış” adlı
kitabın sunuşunda Dr. Doğan Kaya, “Günay Yıldız’ın halkla ilk defa yüz yüze
gelmesini ve sanatını gösterme imkânını bulabilmesi lise öğrenciliği sırasında
olmuştur” der.
Beş
nesildir babadan oğula âşıklık geleneğini sürdüren Günay Yıldız, babası Murat
Karahani’nin yanında yetişmiş, usta olmuş.
1972’de
Konya Âşıklar Bayramı’na katılmış ve bunu aralıksız olarak 1980’e kadar
sürdürmüş.
Gün gelmiş, babasıyla büyük kalabalıklar önünde atışmış. “Bak oğul” demiş Murat Karahani, “Burada baba oğul yok. Burası er meydanı. Sözünü esirgeme!”... Sonra da adeta şiirlerle güreş tutmuşlar karşılıklı çalıp söyleyerek.
Doğan
Kaya’nın yazısında şu satırları da görüyoruz: “Edebiyatımızda iz bırakmış pek
çok âşığın şiirini hafızasında taşımakta ve yeri geldiğince bu usta malı
şiirleri dinleyicilerle paylaşmaktadır. Kars ve Azerbaycan’da yaygın olarak
bilinen makamlardan 82’sini, başarıyla icra etmektedir. Âşık edebiyatında hemen
her âşıkta bulamayacağımız Divanî, Koşma, Tecnis, Muhammes, Destan, Semai
(Geraylı), Mani (Bayatı), Muamma, Dudakdeğmez (Lebdeğmez) gibi pek çok tür ve
şekle ait örnekleri ortaya koymuştur.”
Kahvehane ve düğünlerde klasik hikâyeleri sazıyla anlattığı zaman nasıl kimse çıt çıkarmadan dinliyorsa, kendi tasnif ettiği özgün hikâyeleri çalıp söylerken de aynı heyecan ve aynı merak olurmuş dinleyenlerde. Bize de bir hikâye anlattı âşığımız. Hayranlıkla dinledik. O an verilen bir ayakla hemen çalıp söylemeye başladığında, irticalinin ne kadar güçlü olduğunu gördük.
Mehmet Şeker ve Âşık Günay Yıldız.
Önceleri
birçok şehirde Âşıklar Kahvehaneleri olurdu. Şimdi pek yok, tek tük rastlansa
da çoğunluk yerini bile bilmez.
Artık
feysbukları var insanların, tivitleri var. Onlarla iletişime geçiyorlar, sanal
ortamda yazıp çiziyor, yazdıklarını ve paylaştıklarını beğeniyorlar, modern
teknolojiyi kullanarak birbirlerini ‘dürtüyorlar’.
Gençlerin
çoğu, sözünü ettiğimiz konudan habersiz. "Âşıklık geleneği nedir"
diye sorsanız, büyük ihtimal “Birini sevmek, âşık olmaktır” herhalde
diyeceklerdir.
Neyse,
karamsarlığa düşmeyelim. Dar bir çevrede de olsa gelenek devam ediyor. Âşık
Günay Yıldız'ın yanında iki çırağı yetişiyor. Biri oğlu, biri yeğeni...
Âşık Günay Yıldız, usta malı ve kendi eserlerini
çalıp söylerken, arada izah da yapıyor.
***
Babam Murat Karahanlı’ya...
Ay
eller âşığı aramızdasan
Şiirlerin
bizle görüşür baba
Söze
ışık tutan her bir mısrası
Senin hasretine karışır baba
Yüreğim
titriyir adın gelince
Gözüm
dolur her türkünü çalınca
Bir
yerde âşıklı sohbet olunca
Ay hayıf en başta yarışır baba
O
temiz isminle zirvedir yerin
Güzel
ahlâkınla sanaat sırrın
Bize
hazinedir her bir eserin
Kitapların seni konuşur baba
Saz
elimde bir topluma varanda
Senin
yerin dolmur meclis kuranda
Dostun
arkadaşın beni görende
Seni şiirinnen soruşur baba
Sözlerini
dinleyenler mest olur
Kimi
sevgi kimi nasihat alır
Mana
âleminde kendini bulur
Gönüller vuslata erişir baba
Her
hatıran hâlâ taze duruyor
Ama
benim gözüm seni arıyor
Yazdığın
her şiir huzur veriyor
İnsan kendisiyle barışır baba
Altmış
yıl saz çaldın halkın önünde
Günay
Yıldız âşık oldu yanında
Yerin
cennet olsun Hak divanında
Dualar
rahmetle yerişir baba
(Âşık Günay Yıldız)