ZOR zamanlarda
tereddüt etmek, hayatî derecede risk almak demektir.
Zor
zamanlarda karar almaktan kaçınmak, kararsızlık durumunda kalmak, en büyük hatâ
olabilir.
Dünyamızın
içinden geçtiği bu yıllarda Türkiye, lidersiz ya da koalisyon tarzıyla iradesiz
hükûmetler ile yönetiliyor olsaydı, şimdilerde konuştuğumuz konuları muhtemelen
konuşmuyor olacaktık.
Bugünkü
eylemleri, duruşu ve kararlılığıyla kendisinden konuşturan bir Türkiye’yi
değil, Allah korusun, iç savaş ve kaos ile sınırları kevgire dönmüş, her hafta
hükûmet değiştiren bir Türkiye olarak kâbusu yaşayacaktık.
Ama
milletimiz izin vermedi, Devletimiz râzı olmadı ve Hükûmetimiz her konuda
gereken kararlığı göstermekten çekinmedi.
Eğer
darbecilerin, teslimiyetçilerin, vatan hainlerinin, ezelî düşmanların ve küresel
güçlerin üzerimize saldığı teröristlerin istediği olsaydı, bizler bugün Türkiye
olarak sınır ötesi operasyonlarla tehditleri yerinde yok etmeyi yani Kandil,
Sincar ya da İdlib’i konuşmayacaktık.
Doğu
Akdeniz, Libya, KKTC ile birlikte tüm alâka ve çıkarımlarımızı koruma
çabalarımızı konuşmayacaktık.
Karadeniz’deki
S-400 testlerini ya da Tuna-1 sahasındaki doğal gaz keşfini konuşmayacaktık.
Yerli
AR-GE çalışmaları ile her alandaki millîleştirme gayretlerini, ileri teknolojik
girişimleri sanayi ile buluşturmayı konuşamayacaktık.
Ya
da Ermenistan’ın işlediği savaş suçlarına ve işgale rağmen sürdürülen Karabağ
krizinin çözümü için kardeş Azerbaycan’ın kendi topraklarını işgalcileri eze
eze geri alışını da…
Tabiî
bunların yanı sıra Ukrayna, Kosova, Sırbistan, Katar, Azerbaycan, Pakistan,
Libya ve Malezya gibi birçok ülkenin İHA, SİHA ya da diğer savunma sanayi
ürünlerimizi almak istediklerini; Covid-19 virüsüne karşı yaşanan küresel
krizde maske, ilâç ve solumun cihazı başta olmak üzere birçok ülkeye acil
yardım desteği sağladığımızı, gelişmiş ülkelerle eş zamanlı aşı geliştirme
çalışmalarında sona geldiğimizi hiç konuşamazdık!
Avrupa
Birliği ülkelerinin kafa karışıklığını ve Yunanistan üzerinden Türkiye’ye
yaptırım uygulama ihtimâline rağmen kendi sağlam duruşumuz karşısında toplanıp toplanıp
dağılmalarını izleyemezdik.
Tam
da böyle kritik süreçlerin, ekonomik zorlukların, dış politik gerginliklerin
yaşandığı bir dönemde her zorluğa rağmen Türkiye olarak ulusal ve küresel
konumlanmamızın güçlendiği bir zamanda, kimileri yine ortalığı karıştırmaya
çalışıyor.
Bir
bakıyorsunuz, “Işıklar yanıyor” diyerek eski Türkiye çağrışımları yapanlar
ortaya çıkarken, diğer taraftan “Erken seçim olmalı” diyen küresel güçlerin
sözcüleri konuşuyorlar…
Öyle
görünüyor ki, sosyal mesafe bahanesiyle genişleyen safların aralığından sızma
yapma girişimleri var. “Nasılsa salgından dolayı ekonomik sıkıntı var, insanlar
huzursuzlar” diyerek fırsatçılık yaparak sesini yükselten ve kargaşa çıkartma
ümidine girenler var.
Evet,
milletimiz salgın tedbirleri için sosyal mesafeyi arttırmış olabilir, ama
gönüllerimizdeki vatan ve millet sevgisinden en ufak bir eksilme yoktur!
Batı’da
ve de dünyada her fırsatta Türkiye’yi durdurmak ve engellemekten, Türkiye’ye
karşı tedbir alıp bize karşı birlikte durmaktan bahsedenlerle aynı söylemleri
sürdüren içerideki uzantılara rastlıyoruz.
“Işıklar
yanıyor” mesajından korku üretip umut devşiren ve erken seçim çağrılarına dört
elle sarılanların tek derdi, dikkat dağıtmak ve milletin ayağına çelme takmak.
Cumhurbaşkanlığı
Hükûmet Sistemi ile beraber hedeflenen en önemli fayda, seçimsiz ve
koalisyonsuz iktidar dönemleri elde edilmesi ve bu sayede milletimizin ve de
elbette Devletimizin uyum ve koordinasyonunun belirli dönemler için güvence
altına alınmasıdır.
Ne
milletimizin, ne de Devletimizin kafasında bir karışıklık vardır. Aksine, “İki
devlet, bir millet” anlayışıyla Karabağ’ın özgürleştirilmesi için her türlü
desteği açıkça vereceğini ifade eden başta Sayın Cumhurbaşkanımız ve tüm
yetkililerimiz, milletimizin hislerine tercüman olmaktadır.
Ne
ışık, ne de seçim şakasının zamanıdır. Ayrıca Ermenistan ve Yunanistan gibi
şımartılmış trol devletlere tahammülümüz yoktur!
Türkiye’ye
karşı yapılan her adım, zamanında ve kararında, hak ettiği şekilde yanıt
bulacaktır.
Selâm ve muhabbetle…