ERMENİSTAN teslim oldu. Elhamdülillah, sefer bizim, zafer
Allah’ındır!
Azerbaycan Ordusu, 30 yıllık işgali bitirdi.
Ermenistan, Aralık başına kadar işgal ettiği bölgelerin tamamına yakınından
çekileceğini açıkladı.
44 gün gibi kısa bir sürede çok az kayıpla büyük bir
başarı kazanıldı. Ermenistan ordusunun büyük bir kısmı yok edildi. İnkâr
etseler bile on binin çok daha üzerinde asker kaybettiler. Zırhlı birlikleri,
hava savunma birlikleri, topçu bataryaları, lojistik araçları büyük oranda yok
edildi. Kurmay kadrosuna önemli kayıplar verdirildi.
30 yıl önce Ermenilerin Karabağ’ı işgal harekâtı, karşılarında
güçlü bir Azerbaycan Ordusu olmamasına rağmen üç yıla yakın sürmüştü. O yıllarda
SSBC yeni dağılmış ve Azerbaycan Türkleri yeni bağımsızlıklarını kazanmışlardı.
Ordu o yıllarda silah ve teçhizat bakımında çok yetersizdi. Karşılarında ise,
Ruslar başta olmak üzere, Batı’nın hem silah ve cephane, hem de askerî lojistik
bakımından sonuna kadar desteklediği kana susamış Ermeniler vardı.
Azerbaycanlı kardeşlerimiz direndiler işgale, ancak
tek başlarına kalmışlardı. Üç yılın sonunda Karabağ âdeta parça parça koparıldı
öz vatanından.
Ermenilerin işgal ettikleri topraklardan geriye ise “genetik
kodlarına uygun şekilde” yine katliamlar, yine vahşet ve yine büyük trajediler kaldı.
Canlı canlı derisi yüzülen çocuklar, karnı deşilen hâmile kadınlar, türlü
işkence ve zulümle parçalanarak öldürülen genç yaşlı siviller, tecavüzler,
yağmalar, talanlar ve daha nice zulüm yaşandı…
Ne Azerbaycan unuttu o acı dolu günleri ve Karabağ’ı,
ne de Türkiye. Türkiye, maalesef hemen yanı başındaki kardeşinin başına gelen
bu korkunç vahşeti, bu haksız işgali sadece seyretmekle yetindi. Merhum lider
Elçibey’in yardım talepleri Demirel iktidarı tarafından kabul görmedi. Ne para,
ne silah, ne de askerî anlamda herhangi bir yardım yapıldı. Sonuçta Elçibey,
bir darbe ile görevden uzaklaştırıldı.
Elçibey, büyük bir Atatürk ve Türkiye hayranıydı. Kendisini
Türk Birliği’ne adamış Turancı bir devlet adamıydı. Her şeye rağmen Türkiye’ye
güveniyordu. O zamanki iktidar onu yüzüstü bıraktı. Sadece onu değil, binlerce
Azerbaycan Türk’ü, Ermenilerin insafsızlığına terk edildi!
Kazanılan bu büyük zaferin kazanımlarına gelirsek…
Öncelikle herkes bir kez daha gördü ki, Türk Devleti,
Türk halkı asla unutmaz! Unutmadık. Hesabı kapatmak için bekliyorduk.
Elhamdülillah, Allah bize bu imkânı verdi. Zalime zulmün hesabı soruldu. Karabağ
yeniden Türk yurdu oldu.
Türk Ordusunun uyguladığı yeni nesil stratejik taktikler
ve yeni nesil yerli silahlarımız ile Ermenistan ordusunun büyük bölümü yok
edildi. Bölge coğrafyasının ağır koşullarına ve arkasındaki o şer ekseninin desteğine
rağmen Ermenistan çok ağır bir yenilgi aldı. Ermenistan, Rusya’ya daha fazla
bağlandı. Bundan sonra Ermenistan’da iç karışıklıkların, ekonomik ve sosyal
krizlerin, istikrarsızlığın, huzursuzluğun artacağı görülüyor. Ermenistan’ı
-hak ettiği- çok daha kötü günler bekliyor.
Bu savaşta sadece Ermenistan değil, arkasındaki Rusya,
Fransa, İran ve Ermeni diasporası da ağır yenilgi aldı. Minsk Üçlüsü çöktü. Fransa,
Libya ve Akdeniz’den sonra bir Osmanlı tokadı daha yedi! Macronlu Fransa, bir
cephede daha kaybetti.
Türkiye, bölgedeki gücünü yeniden gösterdi. Afrin
operasyonlarında test edilen, Suriye’de ve Libya’da büyük ölçüde, ardından
Karabağ’daki operasyonlarda tamamen kullanılan yeni nesil SİHA/İHA teknolojisi
ve elektronik harp sistemleri büyük başarı sağladı. Bütün bu yeni nesil sistemlerin
binlerce yıllık Türk askerî kurmay zekâsı ile birleşince nasıl bir zafer
kazanabileceğimizi tüm dünyaya göstermiş olduk. “Dosta güven, düşmana korku” sloganı gerçek oldu.
Türkiye-Azerbaycan dostluğu ve ilişkileri güçlendi.
Halklar arasındaki kardeşlik bağı pekişti. Demirel iktidarının 30 yıl önceki
ihaneti, Erdoğan iktidarı tarafından temizlendi. Azerbaycan halkının ister
istemez yitirdiği özgüveni, kendine olan saygısı yerine geldi. Türk halkının
güveni artmış oldu. Azerbaycan’ı, inşallah bundan sonra uluslararası plâtformlarda
da daha sık ve daha güçlü şekilde görmeye başlayacağız. Türkiye’nin yanında
sesi daha gür çıkacak.
Türkiye-Azerbaycan arasında Nahcivan üzerinden bir yol
açılmış oldu. Bu yol ile Türkiye’ye aynı zamanda Orta Asya yani Türkistan yolu
açıldı. Ermenistan ve özellikle İran’ın yolu kesilmiş oldu. İran, bu savaşta
Ermenistan’dan sonra en büyük kaybedendir. İran’la ilişkilerimizin bundan sonra
daha farklı boyutlara taşınacağı görülüyor.
Belirsizlikler ve bizi bekleyen sorunlar
Rusya’nın Karabağ’a (“Barış Gücü” adı ile) yerleşecek
olması ve Türkiye’nin durumunun netlik kazanmaması, can sıkıcı konuların
başında geliyor. Ruslar son anda Ermenileri çok daha büyük ve ağır bir
yenilgiden kurtarmış oldular. Eğer Ruslar araya girmese idi hilâl kapanmış ve
Ermeni ordusunun artıkları çembere alınmış olacaktı.
Azerbaycan, savaşın başından beri Ruslara sahaya
girmemeleri konusunda fırsat vermemişti. Ermenistan, Rusların savaşa dâhil
olmaları için her türlü çirkefliği ve hileye başvurdu. Ancak talihsiz ve
hesapsız bir helikopter kazası/kırımı sonrası Ermenistan’ın teslim olması
karşısında Azerbaycan da anlaşmaya “Evet” demek zorunda kaldı. Bu helikopter
kırımı konusu, es geçilen ama araştırılması gereken bir konu!
Karabağ ve Nahcivan konusunda Rusya ve Türkiye’nin
konumu konusu netlik kazanmadı. Türkiye’nin gözcü konumu, garantörlük durumu,
barış gücü konularında Rusya ile yine masadayız. Tıpkı Suriye’de olduğu gibi
sıkıntılı konular var. Ruslar asla güven vermiyorlar. Yapılan anlaşmalara
uymadıklarını biliyoruz. Ayrıca Ermenilerin Rus bayrakları arkasında iş
çevirmeye devam edeceklerini de düşünüyorum. Bunu zaman gösterecek…
İran’ın bundan sonraki süreçte Türkiye ile daha fazla
sorun yaşayacağını düşünüyorum. Onlara göre İran’ın geleceği için Türkiye artık
Batı’dan daha tehlikeli ve öncelikli oldu. Bizim de bunun karşılığında Güney
Azerbaycan’ı konuşmamızın zamanı geldi.
Ermeniler, işgal ettikleri topraklardan çekilirken dahi
içlerindeki o genetik terörist karakterlerini göstermekten geri durmuyorlar. Yakıp
yıkmak, onların karakteri. Evler ateşe veriliyor. Ağaçlar kesiliyor. Binalar
yıkılıyor. Elektrik direkleri sökülüyor. Yollar bozuluyor. Hayvanlar bile
katlediliyor. Azerbaycan, Karabağ’ı bir enkaz olarak devralacak…
Farkımız, “yaşatmak”
Gerçi biz yeniden yaparız. Oraları baştan aşağı yeniden
imar ederiz. Ağaçları yeniden dikeriz. Yolları yeniden açarız…
Onlar öldürür ama biz yaşatırız.
Çünkü biz, Türk’üz. Farkımız bu!