Karabağ sorunu Türk koridoru yüzünden mi çözüme kavuşmuyor?

Sorunun sadece Karabağ sorunu olmadığı da anlaşılacaktır. Çünkü yüzyıl önce Rusların marifetiyle Ermenilere bırakılan Meğri ve Zengezur koridoru, sadece ülkemizle Azerbaycan anakarasını birbirine bağlayan bir koridor değildir. Bu koridor, aynı zamanda ülkemiz ile Doğu Türkistan’a kadar uzanan tüm Türk dünyasını birbirine bağlayan bir koridordur.

KAFKASYA’NIN siyâsî yapısını gösteren bir haritayı açıp baktığınızda, kuzeydeki Gürcistan hâriç tutulursa, Ermenistan’ın Nahcivan, Azerbaycan ve Türkiye arasında sıkışıp kaldığını görürsünüz.

Bu sıkışıklığın tarihine baktığınızda ise, sadece Karabağ’ın değil, bugün Ermenistan toprakları içerisinde bulunan bazı bölgelerin de geçmişte Azerbaycan’ın bir parçası olduğu görülür.

Günümüzde Nahcivan ve Azerbaycan arasında kalan Zengezur ve Meğri koridoru, 20’nci yüzyılın ilk çeyreğine kadar Azerbaycan toprağı idi. Yani Azerbaycan ve Nahcivan, şimdiki gibi ayrı değildi. Azerbaycan ve Nahcivan’ı Meğri ve Zengezur koridoru birleştiriyordu. Bu koridor Türkiye sınırına kadar uzanıyordu.

Nahcivan ve Azerbaycan anakarasını birleştiren ve stratejik öneme sahip olan Zengezur koridorundaki Ermeni saldırıları, tarihî kaynaklara göre 1905’te başladı. 20’nci yüzyılın başına kadar buradaki 400’ün üzerindeki köyün 314’ü Azerbaycan Türklerine ait idi. Ama 20’nci yüzyılın hemen başında, Osmanlı topraklarında olduğu gibi Azerbaycan topraklarında da Ermeniler, Türklere yönelik katliamlara girişerek Azerbaycan topraklarını işgale başladılar.

Meğri ve Zengezur koridoru neden önemli?

Birinci Dünya Savaşı sonuna doğru Mayıs 1918’de Gürcistan, Azerbaycan ve Ermenistan, bölgede bağımsızlıklarını ilân ettiler. 4 Haziran 1918’de ise Batum’da, Türkiye ile Ermenistan arasında bir anlaşma yapıldı. Anlaşmaya göre Ermenistan’ın toprakları 10 bin kilometrekare iken, Azerbaycan’ın toprakları yaklaşık 114 bin kilometrekare idi. Fakat Ermeniler, azınlıkta oldukları bölgelerde bile toprak iddiasında bulunarak katliamlara başlayıp Azerbaycan topraklarını işgal ettiler.

1920’nin Kasım ayına gelindiğinde, Ermeniler, Zengezur’u tamamen işgal ederek Nahcivan ve Azerbaycan anakarası arasındaki bağlantıyı kopardılar. Daha sonra Ruslar tüm bölgeyi işgal etti. Ruslar, Zengezur’u Ermenistan’a bıraktılar ve bununla da yetinmeyerek, 1929’da Meğri koridorunu da Ermenistan’a devredip Azerbaycan anakarası ile Türkiye arasındaki sınırları yok ettiler. Böylece Ermeniler, Ruslar sayesinde hem Türkiye-Azerbaycan anakarası, hem de Nahcivan-Azerbaycan anakarası arasına girerek Türkiye ile Azerbaycan arasındaki sınır bağını kopardılar.

Bu süreçte bölgeye hızla Ermeniler yerleştirilmeye başlandı. Sovyetler döneminde sorun çözülmedi ve sadece donduruldu. Ama Sovyetlerin dağılmasından sonra Ermeniler işgallerine devam ettiler. Gelinen noktada, 1918-1920 yıllarında 114 bin kilometrekare yüzölçümüne sahip Azerbaycan’ın toprakları, 86 bin kilometrekareye kadar geriledi. İçerisinde Dağlık Karabağ’ın da bulunduğu bu toprakların yaklaşık yüzde 20’si hâlen Ermeni işgali altındadır.

Ermeniler neden araya sıkıştırıldı?

Tüm bunlara bakınca, Karabağ sorununun aslında 30 yıllık değil, 1 asırlık bir sorun olduğu görülecektir. Tüm bunları biraz daha derin düşününce, sorunun sadece Karabağ sorunu olmadığı da anlaşılacaktır. Çünkü yüzyıl önce Rusların marifetiyle Ermenilere bırakılan Meğri ve Zengezur koridoru, sadece ülkemizle Azerbaycan anakarasını birbirine bağlayan bir koridor değildir. Bu koridor, aynı zamanda ülkemiz ile Doğu Türkistan’a kadar uzanan tüm Türk dünyasını birbirine bağlayan bir koridordur.

Komple teorilerine pek inanmam ama manzaraya bakınca, sanki birileri yüz yıl önceden Ermenileri araya sıkıştırarak bizimle Türk dünyası arasındaki sınır bağını koparmıştır. Bu şekilde koca bir tarih ve kültürün bağı da koparılmıştır.

Tarihî gerçeklere ve uluslararası hukuka rağmen Ermenilerin arkasında duranlar, ülkemiz ile Azerbaycan, dolayısıyla da ülkemiz ve koca bir Türk dünyası arasında bir bağın oluşmasını istemediği için mi Ermenilerin hukuksuzluğuna göz yumuyorlar? Bu nedenle mi Ermenileri destekliyorlar?

“‘Barışçıl çözüm’ adı altında çözümsüzlüğü tercih edenlerin böyle bir korkusu mu var acaba?” diye insanın sorası geliyor…