Kanlı eşik

Çâresizliğin millî bir kader gibi görülmeye başlandığı coğrafyalar için umut demek Türkiye. “Dünya beşten büyüktür” demek. Bu yüzden yüreğimiz ve duâmız askerimizle.

YILLARDIR dünya kamuoyuna mültecilerin barınabileceği uluslararası korumada bir güvenli bölge gerekliliğini anlatmaya çalışan Türkiye, bu yazı kaleme alındığı sıralarda operasyonun ilk haftasındaydı. Kıta ötesinden bölgede plânlar yapanlar bir yanda, sınırında terörü engellemeye çalışan Türkiye bir yanda…

Dünyanın plânlayıcısı ve komutanı olmaya alışmış güçler/devletler için Türkiye’nin duruşu, önümüzdeki yüzyıl siyâsî tarihinde ilginç tezlerin ana unsuru olacak, bu kesin! Milyonlarca savaş mağduruna kucak açan Türkiye, yaşadığı ekonomik zorluk yetmezmiş gibi bilhassa yapılan operasyonlarla eli kolu bağlanmaya çalışıldıysa da operasyona yine “sınır güvenliği ve terörün bitirilmesi” amaçlarıyla başladı. “Suriye Suriyelilerindir” demekten asla vazgeçmeyen, zorlu dış ilişkilerin, yıpratan diplomatik adımların ve Erdoğan nefreti kusarken ABD’ye yaranmaya çalışan yurttan çıkan tiz seslerin karmaşasında sâlim ve kararlı bir duruşla ilerliyor.

Bu zorlu şartlarda Türkiye’nin tavizsiz, çıkarsız ve adaletli duruşunu “Şark’ın gariplikleri” olarak izleyenler için de durum enteresan. Binlerce tırlık mühimmat ve milyarlarca dolarla destekledikleri terörü yaptıkları plânı her fırsatta sekteye uğratan ve emelleri geciktiren bir Türkiye var karşılarında.

Çâresizliğin millî bir kader gibi görülmeye başlandığı coğrafyalar için umut demek Türkiye. “Dünya beşten büyüktür” demek. Bu yüzden yüreğimiz ve duâmız askerimizle. Hürriyetin ne zorlu olduğunu biz biliriz. Daha iki asır olmadı bu toprağın kanı kuruyalı. Bu operasyon sınır güvenliğimiz için gerekliydi; baskılarla geciktirilen bir hamleydi belki ama daha önemlisi, Türkiye’nin diplomatik marifetini de geliştiren ve reflekslerini güçlendiren bir süreç oldu.

Tüm dünyada başka başka şekillerde yapılan algı operasyonlarının gücünü ve buna karşı duruşun aynı büyüklükte olması gerektiğini anlıyoruz galiba meselâ. Artık her mecrada daha atak davranmak ve sürekli bize biçilen rolü oynamak, yalanlara karşı savunmada kalmak yerine kendimizi anlatma imkânını arttıracak donanımlara yoğunlaşmalıyız.

Yıllardır her ülkede sözde Türkiye’yi temsil ederken bizi nasıl anlattıklarını ve kime hizmet ettiklerini gördük en acı şekliyle. Artık birkaç haberle Batı medyasının/Avrupa seçkinlerinin çizmeye çalıştığı resimde güzle görünmek yerine kendi resmimizi kendimiz çizeceğiz. Kaostan beslenenlerin büyümesine fırsat vermeyecek netlikte bir duruşumuz var. Bunu göstermek yeterli olacak. Belki hiç tansiyonun düşmeyeceği bir bölgedeyiz ve bunları ancak şu anki kriz durumu geçtikten sonra konuşmalıyız ama sürecin umduğumuz kadar kısa sürmeme ihtimâli de büyük. Özellikle bu süreçte bilgi ve haber akışını yönetmek önemli.

Operasyonun dördüncü gününde iken ajanslardan iki haberin örneğini vermem, belki anlatmak istediğim şeyi kolaylaştıracak.

İşte ilki şöyle:

“ABD, BMGK’ye Türkiye’nin Suriye’ye askerî operasyonunu durdurması ve güvenlik kaygılarını diplomatik kanallarla çözmesi çağrısı yapan bir açıklama teklifinde bulundu. Rusya Türkiye’nin, Suriye’nin kuzeydoğusuna yönelik Barış Pınarı Harekâtı’nı durdurması çağrısının yer aldığı ortak açıklamaya izin vermedi. AA muhabirinin ulaştığı, ABD’nin hazırladığı ve BMGK üyeleriyle paylaştığı taslak metinde, ‘Türkiye’nin askerî harekâtından ve neden olacağı insanî ve güvenlik boyutundan endişe duyulduğu’ ve bunun ‘DEAŞ ile mücadelede kaydedilen önemli ilerlemeye zarar verebileceği’ savunuluyordu…”

Ve ikincisi de şu şekilde:

ABD Temsilciler Meclisi’ne Beyaz Saray’ın, Türkiye’nin, Suriye’nin kuzeyindeki terör örgütü YPG/PKK hedeflerine yönelik Barış Pınarı Harekâtı dolayısıyla ‘bölgeden çekilme’ kararına tepki amacıyla karar tasarısı sunuldu. Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Elliot Engel ve Cumhuriyetçi vekil Michael McCaul tarafından sunulan karar tasarısına her iki kanadın da büyük destek verdiği belirtildi. Tasarıya ilişkin yazılı bir açıklama yapan Engel ve McCaul, ABD Başkanı Donald Trump’un Türkiye’nin terör örgütü YPG/PKK hedeflerine karşı başlattığı askerî harekâta yönelik çekilme kararını eleştirdi.

Açıklamasında terör örgütü YPG/PKK’yı savunan Engel, ‘Başkan Trump, askerlerimizi o bölgeden çekerek ortaklarımıza ihanet etti. Ülke değerlerimize ve ulusal güvenliğimize sırtını döndü. Bugün bu tasarı ile alınan bu korkunç kararı reddediyor, Kongre üyeleri olarak, Başkan’ın gücünü kötüye kullanarak ilkelerimize ve güvenliğimize zarar verme girişiminin yanında olmadığımızı gösteriyoruz’ ifadelerini kullandı. 

Öte yandan ABD medyasında yer alan haberlerde, Elliot Engel’in hafta içi Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde başlattığı terör operasyonunu durdurması ve  Trump’un Türkiye’ye yönelik hedefli yaptırım uygulamasını içeren yeni bir tasarı daha sunacağı belirtildi. Çarşamba günü kıdemli Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham da Senato’ya yaptırım isteyen benzer bir tasarı sunduğunu açıklamış, Senato’daki her iki partinin de yaptırım konusunda hemfikir olduğunu savunmuştu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yanı sıra Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ve bazı bakanlar için yaptırım istenen tasarıda, ayrıca Türkiye’nin Suriye’deki operasyonlarını durdurmaması hâlinde askerî ve ticarî sektörlerine de ağır yaptırım uygulanması isteniyor.” 

Yoğun bir diplomasi ve titizlikle yürütülen zorlu dış ilişkilerin ardından adım atıldı. ABD, operasyon öncesi söz konusu bölgeden askerini çekti ve Genelkurmay Başkanımız, ABD askerî güvenliği için koordinasyonun sağlandığı açıklamasını bizzat yapıyor ama gelişmeler böyle. Çünkü aynı ABD, yıllardır YPG’ye sadece silah satışı yapmıyor, bizzat hibe ediyor ve askerî eğitimini de sağlıyordu. Hem de terörist listeye dahi almayarak… Ve aynı ABD’de bir Trump gerçeği, bir Senato gerçeği var. Bir de bizdeki bürokrasi kadar değişmez ve dirençli Pentagon…

Yahudi lobisi, bölgesel hayâller ve sair düşüncelerin ötesinde kendi içinde güç savaşı veren ABD ile her şartta Türkiye karşıtı her türlü terörü destekleyecek Avrupa… Türkiye, her adımını bu koşullarda, bunlara rağmen atıyor. İşimiz kolay olmayacak, Allah yardımcımız olsun!

En az kayıpla, en güzel noktaya ulaşmak için duâmız. İnanıyorum ki, önümüzdeki yıllarda tüm dünya bu insanî duyarlılığı uluslararası ölçekte Türkiye örneğinden görmeye başlayacak ve bu devâsa boyutlu fedakârlığın nasıl bir inanç sistemi ile insanî bakışa hizmet ettiğini anlayabilecek.