Kanal tedavisi

Neymiş efendim, “Boğaz’da sık sık gemi kazası oluyor” imiş… “Ya yine bir tanker kazâsı olursa, ya Boğaz’da petrol kirliliği yaşanırsa?” imiş… Soruyorum size: Doğu Akdeniz’deki petrol ve doğal gaz yatakları kendiliğinden mi oluştu? Bu bölgede kazâ yapan gemilerden dökülen petrol bunlar! Hem Güney Kıbrıs, Boğaz’a kadar gelip petrolümüzü alacak değil ya! Boğaz’a dökülecek petrol bizim olur…

BAŞTAN söyleyeyim: “Kanal İstanbul’a karşıyım arkadaş!”

Bir kere bendeniz, ziyâdesi ile çevreciyimdir. Kanal İstanbul, Karadeniz ve Marmara’yı birbirine bağlayarak balıkların neslinin tükenmesine sebep olacak.

Misâl, Panama Kanalı da Atlas Okyanusu ile Büyük Okyanus’u birbirine bağladığı için her iki okyanusta da bir tek balığa rastlayamazsınız. Böyle mi olalım biz de?

Ayrıyeten bu kanal, İstanbul’daki deprem riskini arttıracak. Bakmayın siz AKP’li trollerin “Kanalın derinliği sadece yirmi metre olcek; yirmi kilometre dipteki fay hattını nasıl tetiklesin?” diye konuyu sulandırdıklarına, “kelebek etkisi” (butterfly effect) denen bir şey var kardeşim!

“Amazon ormanlarındaki bir kelebeğin kanat çırpışı, Atlas Okyanusu’nda bir fırtınaya sebep olabilir” der Kelebek Etkisi Teorisi.

Amazon ormanlarındaki kelebekler yüzünden Amerika’da fırtınalar eksik olmuyor, görüyorsunuz…

Bu kanalla birlikte İstanbul susuzluktan kırılacak, telef olacak. İnanmıyorsanız, Süveyş Kanalı’na bakın! Süveyş Kanalı’nın her iki tarafı da çöl arkadaş, çöl! Ben size başka ne diyeyim?

Bitti mi? Asla!

Kanal İstanbul, her yıl yetmiş milyon turiste ev sahipliği yapan Bathenoa antik kenti ile doksan milyon turist çeken Yarımburgaz mağaralarını yutacak. Bakmayın İstanbulluların bu güzîde turistik mekânlardan bîhaber olduklarına, siz bir de buraları Japonlara ya da Arap turistlere sorun! Yetkililer kanalın buralardan geçmeyeceğini söylüyorlar ama inanmayınız… Öyle olsa bile, ya kanal taşarsa?

Bu kanal, üçüncü köprü ve yeni havaalanında olduğu gibi çevreyi katledecek!

Malûmunuz, üçüncü köprü açıldıktan sonra İstanbul barajlarındaki su seviyeleri hızla düştü, koskoca Kasım-Aralık döneminde tek damla yağmur yağmadı İstanbul’a.

Yeni havaalanından sonra da göçmen kuşların yolları tıkandı. Bir yıldır leylekler havaalanının bir tarafında bekliyorlar, baştankaralar diğer tarafta mahsur kalmış durumdalar…

Kanal İstanbul’dan sonra da antiloplarla bizonların göç yolları tıkanmış olacak. Yazık değil mi hayvancağızlara?

Hem Boğaz’dan geçmek beleşken, gemiler neden kanalı kullansınlar ki?

Misâl, bendeniz İstanbul’dan Ankara’ya giderken sürekli E-5’i kullanırım, hattâ bedava yol varken niçin milletin TEM’den gitmeyi tercih ettiğine de bir türlü anlam veremem. Paralarını saçacak yer arıyor olmalılar…

Kanalın inşâsı ile birlikte kanalın batısında kalan topraklarımızın güvenliği de tehlikeye girecektir. Yunanistan bize saldıracak olsa, Boğaz köprülerinden geçecek olan birliklerimiz Kanal İstanbul üzerinden geçemeyecekleri için kanalın batısını savunamayacaktır. O yüzden bu projeyi en çok Yunanistan desteklemektedir.

Neymiş efendim, “Boğaz’da sık sık gemi kazası oluyor” imiş… “Ya yine bir tanker kazâsı olursa, ya Boğaz’da petrol kirliliği yaşanırsa?” imiş…

Soruyorum size: Doğu Akdeniz’deki petrol ve doğal gaz yatakları kendiliğinden mi oluştu? Bu bölgede kazâ yapan gemilerden dökülen petrol bunlar!

Hem Güney Kıbrıs, Boğaz’a kadar gelip petrolümüzü alacak değil ya! Boğaz’a dökülecek petrol bizim olur…

Bir de kamuoyu Kanal İstanbul’u tartışırken, Rizeli kaptanın kullandığı gemi Boğaz’da karaya oturmadı mı? Kimi kandırıyorsunuz arkadaş? İlle biz de kanal açılınca İzmirli bir kaptan ayarlayıp kanalda kazâ mı yaptıralım? Ucuz numaralar bunlar!

Allah’tan İstanbul’un başında bu konularda benimle aynı endişeleri taşıyan Ekrem İmamoğlu var. AKP’nin yaptığı Marmaray, metro ve metrobüslerdeki ekranlarda 7/24 bunları anlatarak İstanbul halkını bilinçlendiriyor.

Helâl olsun Başkan’a!

Tek halkımız bilinçlensin de, İspark’a, Halk Ekmek’e, suya, toplu taşımaya “finansal düzenleme” yapılmış, önemli değil; sonuçta halkı bilinçlendirmenin de bir mâliyeti olacaktır, öyle değil mi “güzel” İstanbul?

Kalınız sağlıcakla...