Kanal tedavisi (2)

Kanal İstanbul tamamlanıp gemiler geçmeye başlayana kadar daha ne eğlenceli iddialar ile muhatap olacağız, ne garip itirazlarla karşılaşacağız. Yaşayıp göreceğiz Allah ömür verirse. Ve Allah ömür verirse şunu da göreceğiz: Bu çok sesli “İstemezük” korosu, kanal açılmaya yakın bir zamanda bu kez de tek ses olup “Kanalın adı Atatürk olsun” demeye başlayacaklar. Ciğerlerini biliyoruz artık...

HAFTA sonunda nihayet Kanal İstanbul için ilk kazma vuruldu, hayırlara vesile olsun inşallah.

Kanal İstanbul inşaatı süresince “İstemezük” tayfası ile çok eğlenceli (!) bir altı yıl geçireceğimizi hissediyorum.

Perşembe’nin gelişi diyelim buna. Yaşamakta olduğumuz Çarşamba için yazdıklarımız da arşivimizde duruyor hâlâ.

Neler söylenmedi ki Kanal İstanbul hakkında?

“Ya kanal, ya İstanbul!” dediler, reklâm tabelâlarına, üst geçitlere, duraklara, metrobüslerin, vapurların, otobüslerin bilgilendirme ekranlarına yazdılar boy boy. Kanal yapılınca İstanbul diye bir şey kalmayacakmış çünkü…

Kanal kısırlık yapacak” dediler isminin önünde “profesör” yazan filim insanları…

Kanal, İstanbul depremini tetikler” dedi meselâ İstanbul şeyisi... Aynı mahalleden jeoloji profesörü Celal Şengör programa katılıp, “Hayır efendim, tetiklemez. Ne alâkası var?” deyince de, “Ben tetikler demedim, tepikler dedim” diye kendini tekzip etti eleman.

Ayrıca Şengör’ün programa telefonla katılmasına çok üzüldü İstanbul şeyisi. Sonuçta hassas bir yapısı var.

Kanal yapılınca -30 yıldır İstanbul’da yaşıyor olmama rağmen- ismini hiç duymadığım ama sanırım her yıl milyonlarca turiste ev sahipliği yapan Bathenoa antik kenti ile Yarımburgaz mağaralarının sular altında kalacağı söylendi. Öğrendik ki, kanal buraların yakınından bile geçmiyormuş.

Kanalın İstanbul’u susuz bırakacağını, kuraklığa neden olacağını da iddia ettiler bir ara.

Hatta kanal yapıldıktan sonra, kanalın batısında kalan kısmın askerî açıdan savunmasız kalacağını dahi dile getirdiler. Sanırım kanalın batısında Montrö Antlaşması gereği asker bulundurmamamız gerekiyor.

Montrö demişken, Hükûmet kanalla birlikte Montrö Antlaşması’nı deliveriyormuş bir rivayete göre. Öyle ya, delinen antlaşma –maazallah- hava kaçırır delindiği yerden.

Hem Karadeniz, hem de Marmara’da balıkçılık ölecekmiş. Niye? Karadeniz ile Marmara’yı birbirine bağladık diye. Baksanıza, Süveyş ve Panama Kanalları yapıldıktan sonra okyanuslarda, Akdeniz’de ve Kızıldeniz’de balık kalmadı.

Boğazdan bedava geçmek varken gemiler neden kanalı tercih etsin?” diye soranlar da oldu bu arada. Bu kardeşlerimizi gemilerin boğazdan bedava geçiyor olması rahatsız etmiyor nedense ama. Bedava E-5 varken onca aracın otoyolları tercih ediyor olması da son derece anlamsız bu açıdan bakınca.

Güncel bir konu olarak, kanalın Marmara Denizi’ndeki müsilaj problemini artıracağı da iddialar arasında. Bu konu hakkında bir önceki yazımızda denizhıyarlarına hitaben bir cevap yazmışlığımız var.

Erol Mütercimler nam zat, “Dünyada deniz taşımacılığı mı kaldı?” diye soruyor; dronlar geliştiriliyormuş, taşımacılık artık hava yoluyla yapılıyormuş… Bu zatın dünya taşımacılığının yüzde sekseninden fazlasının deniz yolu ile yapıldığını bilmediğini söyleyebilir miyiz?

Boğazda trafiği ve riski azaltmanın kanal dışında bir yolu daha var aslında; seyrüsefer hâlindeki gemi sayısını azaltmak… Ama onun için de İzmir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in İstanbul Belediye Başkanı olması lâzım.

Kendisinin aday olup olmayacağını kendisi dahi bilmiyor ama Kılıçdaroğlu, seçilince bu projeye destek veren ülkeler ile ilişkilerini keseceğini, firmaların paralarını ödemeyeceğini, hatta kredi veren bankalara çökeceğini açık açık söyledi. Daha ne yapsın adam?

Bu “eğlendirişli” mevzuyu daha da uzatabiliriz ama gerek yok bence. Önümüze bakalım artık.

Kanal İstanbul tamamlanıp gemiler geçmeye başlayana kadar daha ne eğlenceli iddialar ile muhatap olacağız, ne garip itirazlarla karşılaşacağız. Yaşayıp göreceğiz Allah ömür verirse.

Ve Allah ömür verirse şunu da göreceğiz: Bu çok sesli “İstemezük” korosu, kanal açılmaya yakın bir zamanda bu kez de tek ses olup “Kanalın adı Atatürk olsun” demeye başlayacaklar. Ciğerlerini biliyoruz artık.

FAV’a atıp bekleyin.

Kalınız sağlıcakla efendim…