YERLİLİK ve millîlik,
“kendin olmak” ve kendin kalarak dünya ile buluşmaktır. Bağımlı olursan,
zamanla kendine yabancılaşırsın; kendine yabancılaşırsan, kendin kalamazsın.
Kendin değilsen, zaten başkası seni kendinden saymaz; sadece seni kendisi için
hizmetçi kılar. Dünya tarihi bu noktada binlerce örnekle doludur.
Yerliliğin
özünde hizmetin yerindeliği vardır. Millîliğin özü ise herkese yayılan ve
herkese eşit imkân veren bir kapsayıcılığı ifade eder. Kuşkusuz yerli ve millî
sanayiden bahsedeceksek eğer, o zaman yerlilik derken yatırımlarda, istihdamda
yerindelik ilkesiyle örgütlenmekten, millîlik derken herkes için herkese pay
veren bir zenginlikten bahsediyoruz demektir.
Değilse,
azınlığı zengin eden bir yapıya ve belirli lokasyonları şişiren dokuya yerli ve
millî denmez. Ayrıca yerlilik ve millîlik, dünyaya kendini kapatmak ve sadece
kendi ülke sınırları içinde kendisi için kendisi ile sınırlı bir sanayi üretmek
değildir; zaten bu, küreselleşen ve interaktif dünyada artık mümkün değildir.
Örneğin
“yüzde yüz yerli otomobil” derken kastedilen tüm ürünler, dizaynlar, çalışanlar
ve hatta pazarlar, sadece Türklerden veya Türkiye vatandaşlarından oluşsun
demek değildir. Öyle olsaydı, bu, dünyaya “Benim ürettiğimi siz almayın!” demek
olurdu. Oysa burada kastedilen, kendine yeterli olabilmen ve başkası bir
parçayı, dizaynı, şifreyi vermediğinde senin durmak zorunda kalmaman, yürümeye
devam etmendir.
Ancak
bir ülkenin kendine yeterli olması ve yoluna devam etmesi tek başına yerli ve
millî oluş ölçüsü değildir; mutlaka yerlilik için yerindelik ilkesine, millîlik
için de herkese yayılan, herkese imkân veren bir yapı olmak zorunda.
Oysa
Türkiye’nin üçte ikilik ölçeği yerindelikten ve millîlikten yararlanamıyor. Çünkü
Bakanlıkların stratejilerinde hedefe ve projeye göre yerindelik plânlaması
yapılmaz ve sonuç politikası tüm toplumsal kesime ve ülkeye yayılan bir şemsiye
hareket olmazsa, o zaman ülke ve toplum, bir azınlığın eline bakmak durumunda
kalır ve bu azınlık, çoğu zaman kendi ülkesini ve toplumunu küresel güçlere
teslim edebilir.
Örneğin
bütün sektörleri ve yatırımları İstanbul, Kocaeli, Sakarya, Bursa ve İzmir
lokasyonunda şişirmenin “kentleşmede kontrolsüzlük ve göç” hareketlerinde
dengesizlik getirdiği çok açık. Oysa yedi bölge için her bölgenin taşıyıcı
lokasyonları ve bölgesel sektör rengi stratejik olarak plânlanmalıdır.
Devletin
merkeziyetçi ve seçkin azınlık var edici yönelişleri, sadece hantal bürokrasi
ve askerî vesayet var etmez, aynı zamanda yerliliği ve millîliği kendi
elleriyle bozar!
Fert
başına düşen millî geliri matematiksel ortalama değil, yaşam standardının
ortalamasını her tabakaya yayacak şekilde örgütleyebilmesi için gerekli
lokasyon modelleri geliştirmesi önemlidir.
Tüm
bunların anlamı şudur: İstanbul’un yükünü Anadolu şehirlerine yaymak…
Peki,
durum böyle iken, Kanal İstanbul durduk yere yükü mü arttıracak?
Bunun
cevabı, şu soruda gizlidir: Kanal İstanbul bir “şehir kurmak” projeksiyonu
mudur, yoksa Dubai gibi bir finans merkezi, Silikon Vadisi gibi bir
teknoloji-inovasyon merkezi amacına haiz milyar dolarlık hareketlenmelerin
olduğu ve merkezi İstanbul’da olan bir dünya markası projeksiyonu mu sunar?
Millet
İttifakı, Kanal İstanbul’un yük getiren bir yapay şehir olacağı iddiasında.
Cumhur İttifakı ise “Çılgın Proje” diyor. Oysa marka hedefli ve milyar dolarlar
getirecek katma değerli bir projeksiyon ise, bunun ne olduğu daha sarih
anlatılmalı.
Dolayısıyla
Kanal İstanbul, bir dünya örneği de kalabilir, “İkinci İstanbul” veya “Butik
İstanbul” olarak da kalabilir. Demek ki projeksiyon kadar, bunu anlatmak da
önemli!
Kanal
İstanbul konusunda bir “anlatma” sorunu yaşanıyor. Çünkü bu projenin dünya klasmanında
bir marka yaratacağı (belki en az beş yüz milyar dolar değerinde bir finans
girdisi sağlayacak) ortaya konulmadı. Ayrıca hangi alanda dünyada ünleneceği de
net değil.
Dolayısıyla
iktidar, yerli otomobil, uzay teknolojisi ve de savunma sanayiindeki başarısı
gibi, Kanal İstanbul’un da bir yerli-millî proje olduğunu halka anlatabilmeli.
Kanal’ın emlâk hareketinden ibaret olmadığına halkı ikna etmeli. İkna etmeli ki,
bu kanal, 2023 başarı yılına kanal açabilsin!