Kafkasların gelecek umutlarına büyük engel: Diaspora, ABD, Fransa ve İran

Ermeni lider, bu durumdan en fazla zararı kendilerinin gördüğünü, Ermeni halkının fakirleştiğini, perişan olduğunu görmektedir. Paşinyan şunu da çok iyi anlamıştır ki; bir avuç Ermeni diasporası ile ABD ve Fransa’nın, özellikle de bölgede hiçbir etkisi olmayan İran’ın boş vaatleri, Ermeni halkının geleceği için umut değildir!

BARIŞ ve özgürlüğü yok eden sistem, Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki işbirliğini bozmak için yarış hâlinde. Büyük Zafer’in üzerinden 2 yıl geçmesine rağmen barış ortamı sağlanamadı. Barış ortamını istemeyenler, iki ülke arasındaki anlaşmanın ruhuna ve içeriğine karşı olduklarını her platformda dile getirdiler. Bu konuda büyük çaba sarf ettikleri gibi, Ermenistan’ı baskı altına alarak bölgedeki huzura büyük darbe vurdular. 

İkinci Karabağ Savaşı’nda 44 gün süren mücadeleyle neticelenen “Büyük Zafer”in sonunda, işgal altındaki Azerbaycan toprakları kurtarıldı. İki ülke, 10 Kasım 2020 günü Rusya’nın aracılığıyla mutabakat metni imzaladı. İmzalanan anlaşmanın en önemli maddesi, Karabağ’daki Ermenilerin Ermenistan’a geçişlerinde kullandıkları Laçin Koridoru’nun yerine yeni bir yol yapılması şartıydı. 

Azerbaycan, Laçin’in dışından geçen yolu tamamladı. Ve Ermenilerle geçici Rus askerlerinin Laçin’den çıkmasını talep etti. Ermeniler 26 Ağustos 2022’de Laçin bölgesini tamamen terk ettiler. Laçin Azerbaycan’ın kontrolüne geçti. 

Anlaşmanın devamında, mutabakat metninde yer alan ve Azerbaycan ile tüm Türk Dünyası için çok önemli olan bir konu daha vardı: Mutabakat, Nahçıvan ile Azerbaycan’ın batısı arasında demiryolu ve karayolu bağlantısı kurarak Zengezur Koridoru’nun açılmasını içeriyordu. 

Bu, manevî olarak çok önemliydi. Türk Dünyası birleşiyordu. “Türk Koridoru” açılıyordu. 

Azerbaycan, anlaşma gereği, Laçin’de ve kendi topraklarında yapılması gereken yollarla ilgili yükümlülüklerini yerine getirdi. Sıra Ermenistan’a gelmişti. Ermenistan (Erivan) yönetiminin, mutabakat gereği üzerine düşeni yapması gerekirdi. Anlaşma tarihinden bugüne kadar İlham Aliyev ve Nikol Paşinyan arasında, AB ve Rusya’nın da dahliyle, barış anlaşmasının devamlılığı ve anlaşma maddelerinin yerine getirilmesi için çok sayıda görüşme yapıldı. Ama adım atılamadı! 

Anlaşılan o ki, Paşinyan ABD, Fransa, İran ve diasporanın etkisi ve dayatması ile, imzaladığı metne sadık kalamadı. Ve oyalama taktikleriyle bugüne kadar gelindi. 

İki ülke liderleri nezdinde heyetler arası görüşmeler sürüyor. 30 Ağustos 2022 günü Moskova’da yapılan toplantının ardından Aliyev ile Paşinyan, Kasım 2022’de Brüksel’de bir araya gelmeye hazırlanıyorlar.


Ermenistan, yaşadığı baskı nedeniyle kendi içinde yaşadığı çatışmayı bütün Kafkaslara yansıtıyor

Barış anlaşması için temaslar devam ederken, Ermenistan yönetimi, içeriden ve dışarıdan yapılan baskılar sonucu barışın şartlarını yerine getiremeyeceğini anlayınca, bu kez Ermeni Silahlı Kuvvetleri içindeki Paşinyan karşıtları sahneye çıktı. 12 Eylül 2022 gecesi Azerbaycan sınır hattında gerçekleştirdikleri provokatif saldırılarla, Kafkaslarda tesis edilmeye çalışılan barışa bir kez daha büyük darbe vurdular. 

Kandan ve gözyaşından beslenen ABD, Fransa ve İran, her zaman olduğu gibi samimi olmayan açıklamalar yaptılar. Gerçekte çok sevindiklerini tahmin etmek ise güç değil. 

Ermenistan 44 gün süren savaşın sonucunda uğradığı hezimeti unutmuş olmalı ki yine yeni aymazlıklara, Azerbaycan sınırı boyunca provokatif saldırılarına devam ediyor. 

Bu gelişmeler, Ermenistan için kendi elleri ile sonun hazırlanması anlamına gelmektedir. Ermenistan, yüzlerce askerini, harp silah ve teçhizatını, hava savunma silahlarını kaybetti. Saldırılara son vermediği taktirde kaybetmeye de devam edecektir. Artık yıl 1992 değil ki koruyucun Rusya koşarak yanında yer alsın. Yıl 1992 değil ki İran, ABD, Fransa, haksız olduğun hâlde seni savunsun. Yıl 2022! Bugün karşında güçlü, inanmış, halkıyla bütünleşmiş, her türlü imkâna sahip kahraman bir Azerbaycan Ordusu var. Bugün karşında kahraman Azerbaycan Ordusunu destekleyen yüce Türk milleti ve manevî desteğini esirgemeyen kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri var! 

Ermenistan ve Azerbaycan sınırlarında durumun gerginleşmesinin tüm sorumluluğu Erivan yönetimi ve silahlı kuvvetlerine aittir. Saldıran taraf kim? Ermenistan. Vatan topraklarını ve sınırlarını korumak isteyen Azerbaycan ise meşru müdafaa hakkını kullanmaktadır. Bu duruma gelinmesindeki en kritik konu ise Zengezur Koridoru’nun açılmasının istenip istenmediğidir. 

Paşinyan’ın son açıklaması, “Azerbaycan’ın istediği koridoru vermeyeceğiz” oldu. Oysa Paşinyan, 16 Eylül 2022 günü Ermenistan’ın başkenti Erivan’da Meclis binası önünde toplanarak gösteriler düzenleyen muhalefete İran, ABD ve Fransa’nın istediklerinin aksine şu sözlerle cevap vermişti: “Eleştirileceğimiz, azarlanacağımız, vatan haini ilân edileceğimiz, hatta halkın bizi hükümetten bile indireceği bir belge imzalamayı plânlıyoruz. Fakat yine de memnunuz. Çünkü bu anlaşmanın sonucunda 29 bin 800 kilometre Ermenistan Cumhuriyeti’nde barış ve güvenlik olacak.”

Barış için her türlü imzayı atmaya hazır olduğunu dile getiren Ermeni lider, “Başıma ne geleceği umurumda değil. Ben Ermenistan Cumhuriyeti’ni önemsiyorum” sözlerini sarf etmişti.

Pelosi’nin ziyareti ne anlama geliyor?

Ermeni lider ve yönetimi böylesi bir irade beyanında bulunmuştu. Bu irade, Kafkaslarda, özellikle Ermenistan ile Azerbaycan arasında 30 yılı aşkın süredir yaşanan çatışma, gerginlik ve anlaşmazlıkların Ermeni halkına hiçbir yarar sağlamadığının en önemli göstergesi olmuştur. Ermeni lider, bu durumdan en fazla zararı kendilerinin gördüğünü, Ermeni halkının fakirleştiğini, perişan olduğunu görmektedir. Paşinyan şunu da çok iyi anlamıştır ki; bir avuç Ermeni diasporası ile ABD ve Fransa’nın, özellikle de bölgede hiçbir etkisi olmayan İran’ın boş vaatleri, Ermeni halkının geleceği için umut değildir! 

Paşinyan yönetimi, kendisini zayıflatmayı amaçlayan beşinci kol faaliyetlerine başlandığını ve provokasyonların malûm yerlerden gelen emirler sonucu gerçekleştiğini de biliyor. Beşinci kol faaliyetinin başında ise ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin Ermenistan’ı ziyareti gelmektedir. Pelosi’nin amacı Kafkaslarda barışı sağlamak değil, barışa giden yolda iradeye engel olmak ve Ermeni diasporasının talimatlarını yerine getirmek, barışı siyaset malzemesi yaparak Ermeni halkının içinde bulunduğu çıkmazdan kurtulmasına engel olmaktır.

Eğer barış için çaba gösterilmiş olsa her iki tarafı da ziyaret ederek barış için umut olurdu Pelosi. Ama Azerbaycan’ı suçlamak, Ermenistan’ı mağdur göstermek, ABD’nin yürüttüğü ikiyüzlü politikanın özüdür ve Pelosi’nin ziyareti de bu politikanın yansıması olmuştur. Çünkü onlar Ortadoğu’da, Afrika’da, dünyanın her yerinde olduğu gibi Kafkaslarda da barışı istemiyorlar. Kan ve gözyaşı dinmesin istiyorlar. Çünkü kandan ve gözyaşından besleniyorlar. 

Yıl 2022! Bugün karşında güçlü, inanmış, halkıyla bütünleşmiş, her türlü imkâna sahip kahraman bir Azerbaycan Ordusu var. Bugün karşında kahraman Azerbaycan Ordusunu destekleyen yüce Türk Milleti ve manevî desteğini esirgemeyen kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri var! 

İran ne istiyor?

Bölgede kandan ve terörden beslenen ve ne yazık ki bölge barışına hiç katkı sağlamayan İran’ın da Kafkaslarda barışa giden yoldaki engellemeleri devam etmektedir. İran’ın lideri Hamaney ve İranlı yetkililer, açıklamalarıyla Ermenistan sınırlarının İran’ın dünyaya çıkışı olduğunu, bu konuda taviz vermeyeceklerini, ayrıca bölgede sınırların değişmesine izin vermeyeceklerini beyan etmişlerdir. Bu açıklamalar bölge için çok önemli olan Zengezur Koridoru’nun gerçekleşmesine katkı sağlamadığı gibi, Ermenistan’ın zikzakvari politikalar izlemesinde de etkili olmaktadır. 

Ayrıca İran, Ermenistan ile Türkiye arasındaki ilişkinin normalleşmesinden de rahatsızlık duymakta, bu durumu kabullenememektedir. Eğer Ermenistan ile Türkiye ilişkileri normalleşirse, Ermenistan ile Gürcistan ilişkisinde olduğu gibi Azerbaycan ve Türkiye ile işbirliğine de geçerse, Güney Kafkaslarda politik durum barış ve huzura evrilecektir. İran, bu durumdan çok rahatsızdır. Çünkü İran bölgede adeta çatışma ve huzursuzluktan beslenen bir devlet konumuna gelmiş durumdadır. Bu konuda da bölgede ABD ve Fransa ile yarış hâlindedir. 

İran, Karabağ’daki işgale son verilmesi, Kafkaslarda barış umudunun yeşermesi, savaş sonrası Azerbaycan ile Ermenistan arasında imzalanacak barış antlaşmasının sonunda ulaşım ve enerji alanında yeni projelerin gerçekleşmesi ile dengenin daha fazla kendi aleyhine değişeceği düşüncesindedir. Oysa Azerbaycan ve Türkiye, savaş sonrası dönemde İran’ı bölgesel işbirliğinden dışlamamış, bölgesel altılı platforma, Zengezur Koridoru’na İran’ı dâhil etmiştir. İran, barışa giden yoldaki politikalara engel olamayacaktır.

Son söz

Türkiye, bütün engellemelere rağmen, Kafkaslarda yeşeren barış umutlarına, dünyanın her yerinde olduğu gibi her türlü katkıyı vermeye devam edecektir. Bölgemizde barış ve huzurun simgesi olan Türkiye, Kafkaslarda da kararlı ve emin politikaları ile etkili olmaya devam etmekte, barışa katkı sağlayacak herkesi birlikte hareket etmeye davet etmektedir. 

Küresel ve bölgesel anlamda barış umudu olan Türkiye’nin Ermenistan’la normalleşmesini arzu etmeyen ABD, Fransa ve İran’ın barışa ve huzura katkı sağlamadığını, bölge halkları ve özellikle Ermeni halkı anlamış durumdadır. Şu çok iyi anlaşılmıştır ki, Ukrayna’daki esir takası ve tahıl koridorunda olduğu gibi bölge barışının yolu da Türkiye ile işbirliğinden geçmektedir.

Diaspora, ABD, Fransa ve İran bölgede normalleşmeye karşı olsalar da, nefret ve çatışma politikalarını devam ettirseler de artık başaramayacaklardır. Bu ülkeler Ortadoğu’da ve Afrika’da yürüttükleri politikalarla nasıl başarılı olamadılarsa Kafkaslarda da nefret politikaları başarıya ulaşamayacaklardır. 

Ermenistan’ın barışa ve huzura ihtiyacı vardır. 30 yılı aşkın bir süre izole yaşayan bir ülke konumundaki Ermenistan’ın mevcut yönetimi, halkının geleceği için eline geçen fırsatları çok iyi değerlendirmelidir. Aksi durumda yine birilerine mahkûm olarak, aç ve sefalet içinde yaşayan, fukara bir Ermenistan olarak kalmaya devam ederler. 

Ermenistan, diaspora ve Batı’nın kışkırtmasına boyun eğmemeli, kendi geleceğini kendi belirlemelidir. Ermenistan’ın bir an önce barış ve işbirliğine odaklanması gerekmektedir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sınır provokasyonlarının ardından Aliyev ve Paşinyan’ın ilk kez bir araya geldiği Prag’da, Paşinyan ile görüşmesinin ardından, “Bölgemizde iyi komşuluk ilişkileri temelinde Ermenistan’la tam normalleşme hedefine ulaşabileceğimize samimiyetle inanıyorum” şeklinde bir açıklama yapmıştır. Ermenistan yönetimi, 30 yıllık kan ve gözyaşının ardından kimin gerçekten samimî olduğunu görmeli ve barışın tesisi için daha fazla çalışmalıdır.