Kadro bir program tipidir, zihniyet ister

Kadro bir program tipidir ve mücadeleci, temiz bir zihniyet ister. Her an başka bir yerde kendisini hayâl edenlerle kadrolaşılamaz, kadro hareketi sürdürülemez. “Recep Tayyip Erdoğan” ismi ile son bir beş yıllık yönetim imkânı elde etmeyi arzulayan AK Parti’nin bu gerçeği görmesi elzemdir.

BİR seçim sathına daha girdik. Allah ilelebet sıhhatli, bağımsız ve metin eylesin, ilk yüz yılını bu sene doldurmuş olacak canım ülkemiz. İlk yüzüncü yılının son yirmi senelik döneminde aynı siyâsî partinin ve aynı liderin ismiyle idare edilmiş oldu, peki, ikinci yüzyılına da aynı ismin liderliğinde “Merhaba” diyecek mi?

AK Parti, Türkiye’nin son yirmi yıllık yönetiminde bilfiil tek başına bulunmuş siyâsî irade olarak çok ama çok önemli bir tecrübe sahibi oldu. Dolayısıyla AK Parti’de bulunanlar, bu siyâsî partiyi yönetenler, bu siyâsî parti ile ülkenin yönetimine dâhil olanlar da çok önemli bir bilgi birikimine sahip oldular.

Ancak bu eksende bir eleştiriyi dillendirmek mecburiyetindeyiz.

AK Parti’nin iktidarda bulunmasını yani hükümet olmasını, hatta AK Parti’de olmayı devlet olmak, AK Partili olmayı da devletin yetkini olmak zannına sahip bir zihniyet gelişti. Bu zihniyet, bu fakire göre yanlış bir yaklaşımla kaplı. Hatta bu yanlışla dolmuş durumda!

AK Parti’de olmayı ve AK Partili olmayı devlet olmak ve devletin yetkini olmak zannetmeye neden olan yaklaşımın temelinde yanlış bir kadro dizaynı yatıyor. Zira AK Parti’nin iktidar olduğu 2003’ten sonraki ilk dönemde doğal olarak yaşanmazken, ikinci dönemde çok düşük düzeyde, fakat üçüncü dönem itibariyle AK Parti’nin bürokrasi ve devletin, idarenin, kamu kurumlarının ve hatta belediyelerin yetkili ve etkili makamlarına memur ve amir kılınan kimselerin birçoğu, her genel seçim döneminde görevinden istifa ederek AK Parti’den milletvekili aday adayı oldu.

Bu, şu demek: Seçim öncesi adaylık, hazırlık ve sonrasında yaşanacak birkaç aylık süreçte hizmet ve politika aksaması…

Hizmet aksaması telâfi edilen bir şey değildir. Olağan bir seçim takviminin işlediği normal dönemin dahi son kulvarında yani dört yahut beş yıllık sürecin en son yılında bütün kurum hesapları, yöneticilerin “Acaba gelecek dönemde ne yaşanır? İktidar aynı mı kalır, ben burada mı kalırım, terfi mi alırım? Yoksa iktidar değişir de beni buradan gönderirler mi?” telaşıyla askıda yaşanır.

Politika aksaması, hizmet aksamasından daha da katı bir durumdur ve kesinlikle telâfi edilemez. İstifa edenin yerine başkası bakar. Yeni gelen yani vekâleten bakan, öncekinin yaptıklarına müdahale eder. Bir de o istifa eden geri dönüp ardında yapılanları tekrar ele almanın yanında ayrıca en baştan bir uygulama sürecine girince her şey tepetaklak olur.

Türkiye’nin devlet kadrolarında hâlâ CHP’nin yerleştirmiş olduğu ve CHP’nin zihniyetini işleten personel oranı yüzde 85’i bulmaktadır. Bu oranın bilinen kamu kurumlarından özerk yapıdaki yasal kurum ve kuruluşlara, Devletin iştirakinde olan şirketlere değin çok geniş bir yelpazede vücut bulduğunu bilmek zorundayız. Postaneden hastaneye, tapudan kamu bankalarına kadar her yerde!

Peki, bu durumu AK Parti’nin bir makam verdiği genel müdürler, daire başkanları, yetkili kamu görevlileri, bürokratlar, belediye başkan yardımcıları ve müdürleri bilmiyorlar mı? Ne acıdır ki, kendilerinden başka hiçbir şeyi düşünmeyen bu tipler, AK Parti’nin Türkiye’de yirmi yıldır “muktedir” iktidar olamamasının baş müsebbibidirler. Dahası, AK Parti Millî Görüş vefasıyla SP’li nice ismi nice üst düzey görevlere de getirmiş hâldedir.

Hiçbir şeyden ibret almıyorsa, AK Parti’yi yöneten bugünkü kadronun kadrolaşma adına DEP’ten HDP’ye bir dizi sözde siyâsî parti kuran organizasyondan azıcık ders alması gerekir. DEP’in kapanacağını gören irade HEP’i, onun kapanacağını gören irade DEHAP’ı, onun kapanacağını gören irade BDP’yi, onun kapanacağını gören irade HDP’yi ve bugün onun da kapanacağını gören irade Yeşil Sol Parti’yi kurarak kadrolaşma zihniyetinin organize bir hamle gücü barındırdığını katiyetle göstermektedir.

Evet, kadro bir program tipidir ve mücadeleci, temiz bir zihniyet ister. Her an başka bir yerde kendisini hayâl edenlerle kadrolaşılamaz, kadro hareketi sürdürülemez. “Recep Tayyip Erdoğan” ismi ile son bir beş yıllık yönetim imkânı elde etmeyi arzulayan AK Parti’nin bu gerçeği görmesi elzemdir.