ALLAH yeryüzündeki
bütün canlıları birer çift yani erkek ve dişi olarak yaratmıştır. Bu çift olma
özelliği bakımından erkek ve dişi (yaşadıkları müddetçe), birbirinin yardım ve
desteğine muhtaçtır. Çünkü erkeğin fıtratından kaynaklanan biyolojik cinsiyet
özellikler, vasıf ve nitelikler dişide yoktur. Dişinin sahip olduğu ve
fıtratından kaynaklanan biyolojik cinsiyet özellikler, vasıf ve nitelikleri de
erkekte yoktur.
Erkek
ve dişi, birbirini tamamlayarak büyük bir nizam içerisinde bir bütün teşkil
eder ve bir arada yaşar. Erkek ve kadın, bir bütünün iki yarısı gibidir ve
birinin zarar görmesi, diğerinin de zarar görmesidir.
Kadın,
yeryüzünde yaşamış değişik toplumlarda, farklı biçim ve boyutlarda ortaya çıkan
çok yönlü bir problem olarak görülmüş, esir edilerek şiddet görmüş, zulme
uğramış ve sakat bırakılmıştır. Yüzyıllar boyunca bazı toplumlarda kadın,
bırakın bir erkekle eşit imkânlara sahip olarak yaşamayı, “normal insan”
muamelesi dahi görmemiştir.
Şiddet
ve zulmün her türlüsüyle mücadele eden İslâm dini ve medeniyeti, kadına Yahudilik,
Hıristiyanlık ve diğer bâtıl din, inanç, toplum ve akımlardan daha büyük önemin
yanı sıra hak ettiği değeri vermiştir.
Erkek
ve kadın, kulluk mâkâmında, Allah katında eşittir. İslâm, fıtrat ve akıl
dinidir. Kadın, fıtratından dolayı Allah katında asla eksik ve kusurlu
görülmemiştir.
Peygamber
Efendimiz Hazreti Muhammed’in (sav) dünyasını değiştirmeden önce yaptığı son
hac ibadetinde, Mina ve Arafat’ta yaptığı ve dört ayrı hutbenin
birleştirilmesinden oluşan, yaklaşık 120 bin Müslümana karşı okuduğu Veda Hutbesi,
insanın temel hak ve hürriyetlerini ön plâna çıkarması bakımından tüm insanlığa
evrensel mesajlarla doludur.
Veda
Hutbesi’nin en önemli bölümlerinden biri de kadın hakları ile ilgilidir.
Peygamber Efendimiz bu bölümde kadın hakları ile ilgili olarak şöyle buyuruyor:
“Kadınlarınızın sizler üzerinde hakları, sizin kadınlarınız üzerinde
haklarınız vardır... Kadınların iyiliğini isteyin, durumlarının iyileşmesi
için çaba sarf edin. Çünkü onlar, müşterek hayatın gereği, kendileri adına bir
şey yapma gücüne ve imkânına sahip olmayan, sizinle birlikte yaşamak
mecburiyetinde olan hayat arkadaşlarınızdır… Siz onları Allah’ın emaneti olarak
aldınız. Kadınların haklarına riayet konusunda Allah’ın emirlerine yapışın,
azabından korunun, onların iyiliğini isteyin, durumlarının iyileşmesi için
çaba sarf edin.”
Türk
töresinde ve kültüründe de kadın, çok değerli bir varlıktır. Türk Medenî Kanunu’nun
kabulü ile birlikte erkek ve kadın eşitliğinin yasal düzenlemesi gerçekleşmiş
ve hatta kadın yasalarla korunmuştur.
***
Dünya
değişiyor, insanlar değişiyor, zihniyetler değişiyor, toplumlar gelişiyor...
Yüzyıllar öncesinin erkek değerlerinin yerini kadınlara özgü değerler alıyor.
Fiziksel güçsüzlüğün ve duygusal boşluğun üstesinden gelen, şiddet ve zulüm
yerine sevgi gören ve mutlu olan kadın, aldığı eğitim ve işgücüne katılımı ile
insanlığın gelişmesinde, ülkelerin ve toplumların ekonomik kalkınmasında büyük rol
oynuyor.
***
Bütün
kadınlarımızın Kadın Hakları Hareketi’nde önemli bir dönüm noktası
olan, insan hakları temelinde kadınların ekonomik, siyâsî, kültürel ve
sosyal bilincinin geliştirilmesi ve başarılarının takdiri için her yıl 8
Mart’ta kutlanan ve Birleşmiş Milletler tarafından tanımlanmış uluslararası bir
gün olan Dünya Kadınlar Günü’nü tebrik ediyorum.