Kadın hakları inanç ve kültür meselesidir

Yüzyıllar öncesinin erkek değerlerinin yerini kadınlara özgü değerler alıyor. Fiziksel güçsüzlüğün ve duygusal boşluğun üstesinden gelen, şiddet ve zulüm yerine sevgi gören ve mutlu olan kadın, aldığı eğitim ve işgücüne katılımı ile insanlığın gelişmesinde, ülkelerin ve toplumların ekonomik kalkınmasında büyük rol oynuyor.

ALLAH yeryüzündeki bütün canlıları birer çift yani erkek ve dişi olarak yaratmıştır. Bu çift olma özelliği bakımından erkek ve dişi (yaşadıkları müddetçe), birbirinin yardım ve desteğine muhtaçtır. Çünkü erkeğin fıtratından kaynaklanan biyolojik cinsiyet özellikler, vasıf ve nitelikler dişide yoktur. Dişinin sahip olduğu ve fıtratından kaynaklanan biyolojik cinsiyet özellikler, vasıf ve nitelikleri de erkekte yoktur.

Erkek ve dişi, birbirini tamamlayarak büyük bir nizam içerisinde bir bütün teşkil eder ve bir arada yaşar. Erkek ve kadın, bir bütünün iki yarısı gibidir ve birinin zarar görmesi, diğerinin de zarar görmesidir.

Kadın, yeryüzünde yaşamış değişik toplumlarda, farklı biçim ve boyutlarda ortaya çıkan çok yönlü bir problem olarak görülmüş, esir edilerek şiddet görmüş, zulme uğramış ve sakat bırakılmıştır. Yüzyıllar boyunca bazı toplumlarda kadın, bırakın bir erkekle eşit imkânlara sahip olarak yaşamayı, “normal insan” muamelesi dahi görmemiştir.

Şiddet ve zulmün her türlüsüyle mücadele eden İslâm dini ve medeniyeti, kadına Yahudilik, Hıristiyanlık ve diğer bâtıl din, inanç, toplum ve akımlardan daha büyük önemin yanı sıra hak ettiği değeri vermiştir.

Erkek ve kadın, kulluk mâkâmında, Allah katında eşittir. İslâm, fıtrat ve akıl dinidir. Kadın, fıtratından dolayı Allah katında asla eksik ve kusurlu görülmemiştir.

Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed’in (sav) dünyasını değiştirmeden önce yaptığı son hac ibadetinde, Mina ve Arafat’ta yaptığı ve dört ayrı hutbenin birleştirilmesinden oluşan, yaklaşık 120 bin Müslümana karşı okuduğu Veda Hutbesi, insanın temel hak ve hürriyetlerini ön plâna çıkarması bakımından tüm insanlığa evrensel mesajlarla doludur.

Veda Hutbesi’nin en önemli bölümlerinden biri de kadın hakları ile ilgilidir. Peygamber Efendimiz bu bölümde kadın hakları ile ilgili olarak şöyle buyuruyor: “Kadınlarınızın sizler üze­rinde hakları, sizin kadınlarınız üzerinde haklarınız vardır... Kadınların iyiliğini isteyin, durum­larının iyileşmesi için çaba sarf edin. Çünkü onlar, müşterek hayatın gereği, kendileri adına bir şey yapma gücüne ve imkânına sahip olmayan, sizinle birlikte yaşamak mecburiyetinde olan hayat arkadaşlarınızdır… Siz onları Allah’ın emaneti olarak aldı­nız. Kadınların haklarına riayet konusunda Allah’ın emirlerine yapışın, aza­bından korunun, onların iyiliğini isteyin, durumlarının iyileşmesi için çaba sarf edin.”

Türk töresinde ve kültüründe de kadın, çok değerli bir varlıktır. Türk Medenî Kanunu’nun kabulü ile birlikte erkek ve kadın eşitliğinin yasal düzenlemesi gerçekleşmiş ve hatta kadın yasalarla korunmuştur. 

***

Dünya değişiyor, insanlar değişiyor, zihniyetler değişiyor, toplumlar gelişiyor... Yüzyıllar öncesinin erkek değerlerinin yerini kadınlara özgü değerler alıyor. Fiziksel güçsüzlüğün ve duygusal boşluğun üstesinden gelen, şiddet ve zulüm yerine sevgi gören ve mutlu olan kadın, aldığı eğitim ve işgücüne katılımı ile insanlığın gelişmesinde, ülkelerin ve toplumların ekonomik kalkınmasında büyük rol oynuyor. 

***

Bütün kadınlarımızın Kadın Hakları Hareketi’nde önemli bir dönüm noktası olan, insan hakları temelinde kadınların ekonomik, siyâsî, kültürel ve sosyal bilincinin geliştirilmesi ve başarılarının takdiri için her yıl 8 Mart’ta kutlanan ve Birleşmiş Milletler tarafından tanımlanmış uluslararası bir gün olan Dünya Kadınlar Günü’nü tebrik ediyorum.