
BİRİ çıkacak, “İnsansı hayvanlar sizsiniz” diyecek.
Ondan daha öfkeli biri çıkacak, “Siz hayvandan aşağısınız” diyecek, kitapta yerini gösterecek.
Öfkesi herkese yetecek kadar çok olan biri çıkacak, “Hitler size iyi yapmış” diyecek.
Bunların hepsinden daha fazla öfkelenmiş biri çıkacak, “Hitler az bile yapmış” diyecek.
Sonra başkaları da onlara katılacak, öyle düşünenler çoğalacak.
Gidişata bakınca bunu görebiliyoruz.
İsrail farkında olmasa -yahut umursamasa- bile, aklı başında Yahudiler bundan korkuyorlar.
Yahudi düşmanlığı anlamına gelen anti-Semitizmin yayılması endişesi taşıyorlar haklı olarak.
Vicdan sahibi insanlar, kim olursa olsun, hangi inanca sahip olursa olsun, herkesin yaşama hakkı olduğunda birleşir. Sırf inancından ötürü insanları katletmeyi kabullenemez ve bütün gücüyle, bütün imkânıyla karşı çıkar.
Fakat İsrail böyle düşünmüyor. Böyle düşünmediği için ateşle oynuyor. Gözü dönmüş şekilde masum insanların üstüne giderek dünyanın gözü önünde soykırım yapıyor.
Herkesin vicdanına uyduğunu iddia edemeyiz. İmkân dışıdır. Kiminin arızası var, kimi fanatizmin seline kapılmış gidiyor. Yukarıda bahsettiğimiz yapıda birileri çıkacak olursa, Hitler kafasına sahip biri de çıkabilir.
O kişi kimdir, bugünden bilemeyiz ama bıyık şekli Hitler’in bıyığından farklı olsa bile hiç istenmeyen sonuçlara varılabilir.
İsrail’in Siyonist politikaları sebebiyle Yahudi düşmanlığının yaygınlaşması, işinde gücünde olan ve Siyonizm’e karşı çıkan Yahudiler tarafından çok tepki görüyor.
O yüzden, inançlarına göre, dinlenmeye ayrılan Şabat gününde İngiltere ve Amerika’da Yahudiler sokağa çıkıyor, çok kalabalık hâlde İsrail’i protesto ediyorlar.
“Bizim adımıza, dinimiz adına katliam yapmayın” diye bağırıyorlar.
Yahudiler için Şabat o kadar önemlidir ki hiçbir iş yapmazlar. Cumartesi’ye denk gelir ve dinlenerek, ibaret ederek geçirilir.
O gün yemek pişirmek, ateş yakmak, odun toplamak, yolculuk yapmak yasaktır. Elektrik kullanılmaz.
Şabat günü, bir nevi bütün haftanın gözden geçirilmesi için ayrılmış özel bir gündür. Tanrı’ya yaklaşmak ve daha iyi bir insan olmak için önemli bir fırsattır. Sinagogda ibaret edildikten sonra evde ziyafet yapılır. Özellikle balık pişirilir.
Bu kadar önemli bir günde, Avrupa ve Amerika’daki Yahudilerin Şabat günü dışarı çıkıp bir araya gelmeleri, on binlercesinin İsrail’i protesto etmesi elbette kayda değerdir. İsrail’in Gazze’deki katliama son vermesini istemeyi Şabat yasaklarından önemli görmüşler demektir. Bu kararı veren de din adamlarıdır mutlaka.
İster hahamlar karar vermiş olsun, ister sıradan Yahudiler tek tek vicdanlarının sesine uyarak sokağa çıkmış olsunlar, netice değişmez. Bizim burada itikadî ayrıntıya kafa yormamıza gerek yok.
Manzara ortada. Kapkara, dumanlı, kanlı. İnsanı insanlığından utandıracak kadar berbat!
İsrail havadan, karadan, denizden saldırıyor. Yakıp yıkıyor ve cana kıyıyor.
Bombardımanın ilk başladığı günden bu yana “Yargılanacaksınız” demeye niyetlendim. Konuların fazlalığından dolayı sıra gelmedi ve ne gariptir ki Netanyahu benden hızlı çıktı. Başta kendisi olmak üzere İsrailli birçok yetkilinin yargılanacağını söyledi. Ne dediğinin farkında mıdır, bilemeyiz, ama fazla gecikmeden söylediğinin gerçekleşmesini temenni ederiz.
İsrail şu saat itibariyle Gazze’ye 18 bin ton bomba atmış. Yayın vaktine kadar 20 bin tona ulaşacak görünüyor maalesef.
En çok masum çocukların, minicik bebeklerin can vermesine üzülüyoruz.
Okulları, hastaneleri, ibadethâneleri bile vurmalarının izah edilebilecek yanı yok.
Hedef gözetmeden atış yapması mı daha kötü, hedef gözeterek bomba atması mı, içinden çıkmak zor. İkisi de birbirinden beter.
Arada bir teklese bile bütün kalbimizle dileriz ki Netanyahu ve ekibinin savaş suçundan yargılanacakları gün fazla uzak değildir.