ABD’deki de ne seçimmiş
ama! Sen asırlarca demokrasi borazanlığı yap, demokrasi adına dökmedik kan,
yıkmadık devlet, işgal etmedik toprak, yutmadık petrol, bakır, altın madeni
bırakma, sonra bir seçimi, daha doğrusu seçim ilkelerini eline yüzüne bulaştır…
ABD’nin
hilebaz derin devletini bilirdim de bu kadar beceriksizce sahtekârlık
yapacaklarını tahmin edemezdim. “Demek ki Joe Biden’in New York Times röportajında
bahsettiği ‘Erdoğan’ı devirme’ operasyonunda da aynı taktikleri, hileleri,
sahtekârlıkları yapacaklar” diye akla geliveriyor.
Nasıl
bir insan “uçak” denen bir alet kullanarak 400-500 kişiyi havalarda dolaştırıp
kıtalara götürebiliyorsa, “ABD” denen aletle de dünyayı yönetebilen ve
yönetmeye devam etmek isteyen birileri var. Bu “birileri” ifadesini bir ara açarız,
işte onlar, ABD’nin kullanılmaya devam edilmesi için görünüşte özgür fakat
gerçekte kendi güdümlerinde hareket eden yönetimler istiyorlar.
Yanlış
anlaşılmasın, ABD hükûmetlerini meydana getiren insanların çoğu, bunları
istemeyerek yapıyor falan değiller. Onların da neredeyse tamamına yakını o arka
plânın birer parçası durumunda.
ABD
yönetimlerinin hem arka, hem de ön plânı çeşitli yöntemlerle dünyayı acımasızca
yönetmeye çalışıyor. Amaçları dünyanın zenginliklerine sahip olmak ve bu
tahakkümü sürdürmek. Yöntemleri arasında eskiden işgal edip valiler atayarak
sömürmek, gittikleri ülke insanlarını köle olarak kendi ülkelerine getirmek
türü şeyler vardı. Sonra baktılar ki, sömürdükleri ülkelerin insanları
uyanıyor, harika bir yöntem geliştirerek sömürüye devam ettiler: Sömürmeyi
düşündükleri ülkeden bir işbirlikçi bulup onu kahraman yaparak başa getirmek…
Bu
yöntemin kalıcı olabilmesi için toplumları âdeta aşağılık kompleksi
bataklığına, değersizlik çöplüğüne soktular. Şöyle bir tuhaf çelişki bile insanların
gözlerini açamadı: “Sömürgecilerin her şeyi iyi, doğru, güzel; sömürülenlerin hiçbir
şeyleri kıymetli, iyi, güzel veya doğru değil!”
Komik
olan da şu: Sömürülen ülkeler kendi ceplerinden paralar vererek en kabiliyetli,
en zeki çocuklarını sömürgeci ülkelere gönderiyorlar ki oradaki düzeni öğrenip
gelsin ve sömürgecinin kurduğu sistemi devam ettirsin. Bunlar da yetmezse, o
ülkede darbelerle, güya “demokrasi” ile sömürü düzenlerini devam ettirecek
birilerini başa getiriveriyorlar.
Bu
yöntemlerin hepsi bizim ülkemizde de, dünyanın birçok ülkesinde de uygulandı.
İşgal mi etmediler? Kendi adamlarını kahraman yapıp başımıza belâ mı etmediler?
Kendi geçmişimizden, ecdâdımızdan, dünyanın en hassas, nazik, insanî
değerlerimizden utanır hâle gelmedik mi? “Bizden
adam olmaz” sözünü söyler hâle gelmedik mi? Bunlar da yetmeyince darbeleri,
ABD’de okumuş, çalışmış tiplerle tahsilat yapmadılar mı?
En
son çevirdikleri film, FETÖ, PKK, PKK/YPG, DAEŞ ve nihâyet 15 Temmuz kanlı
darbe girişimleri... Şâhidim kim mi? Tabiî ki Joe Biden!
Yeni
yöntemlerinin, Türkiye’deki güya “muhalefeti destekleyerek” Erdoğan’ı yani
doğal kaynaklarının sömürülmesine müsaade etmeyen, insanlarının
köleleştirilmesine karşı çıkan anlayışı devirmek olduğunu anlattı. Doğrusu bunu
yapmak istediklerine beni ikna etti. ABD’nin arka ve ön plân güçlerini de ikna
etmiş olmalılar ki 78 yaşındaki bu pîr-i fâniyi akla gelmedik yöntemlerle ABD Başkanı
seçtirdiler.
Peki,
Türkiye için taktikleri ne olacak?
Kendi
seçimleri esnasında uyguladıkları taktikleri bizde de uygulayacaklarını tahmin
etmek zor değil. Çünkü hem denenmiş, hem de yenisini icat etmek için o kadar
vakit yok. Şunun şurasında 2023’e ne kaldı ki?
Taktikleri
şöyle özetleyelim:
1.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı kötülemek, iyi yaptıklarını bile kötü veya başka
şeylerle ilişkili göstermek…
2.
Herkesi Cumhurbaşkanı karşısında bir araya getirmek…
3.
Herhangi bir proje göstermemek veya vaatte bulunmamak…
4.
Yabancı ve yerli basını kontrol etmek ve bu yolla Erdoğan’ın “kaybettiği”, “rakibinin
açık farkla kazandığı” algısı meydana getirmek...
5.
Kontrolündeki anket şirketleriyle güya “araştırma yaptırmak” sûretiyle algıyı
güçlendirmek…
6.
Sosyal medyayı kontrol etmek ve doğru mesajların yayılmasını engelleyip,
meydana getirmek istedikleri algıya uygun, gerçek dışı mesajları herkese
ulaştırmak…
7.
Seçimlerde hile yapmak ve hilenin anlaşılması durumunda basın ve sosyal
medyayla gerçekleri karartmak…
8.
Hakkâniyet sahibi insanların bu yapılanlar karşısında sinirlenmelerini “kaybetme
korkusu” olarak yansıtıp kameraların karşısında “pişkin pişkin” birlikten,
beraberlikten, ülkenin tamamının cumhurbaşkanı olacağından bahsetmek...
Yukarıdaki taktikler eminim size de tanıdık gelmiştir. Dedik ya, denenmiş ve tutmuş numaralar… Niçin tekrar devreye sokmasınlar ki? Joe Biden ve avenesinin kaçırdığı bir atasözümüzü son olarak ifade etmenin tam sırası: Türkiye’deki iktidar, “Müslüman yılana bir kere sokulur” düsturuna inanan bir iktidar ve Allah’ın izniyle Joe Biden ve avenesi değil, topu da gelse başaramayacaklar!