
SAĞLIK; bedensel, zihinsel ve ruhsal boyutlarıyla hem birey, hem de toplum açısından “iyi olma” durumudur. Bu üç alan ayrı ayrı değil, bir bütün olarak ele alınmalı ve incelenmelidir.
Çünkü bunlar, birbiriyle sıkı bir etkileşim içindedir. Birinde yaşanacak sağlık problemi diğerlerini de etkiler. Aralarındaki bağlantının uyum içerisinde olması, bireyin iyilik hâlinin göstergesidir.
Her insan özeldir, kendine özgüdür. Onu diğerlerinden ayıran ve özgeleştiren ise ruhsal, bilişsel, sosyal ve fiziksel yapısıdır. Yapı içindeki parçalardan birinde sorun olursa bütün sistem bu durumdan etkilenir. Söz gelimi, bireyin duygu ve düşünceleri bedensel sağlığını da etkiler. Yani zihin ve beden bir bütündür. Fiziksel ve zihinsel iyiliğe ulaşmak isteyen insan, duygu ve düşünceleri ile ilişki kurmalı; kendisi hakkında bir anlayış, kavrayış ve bilince sahip olmalıdır. Vücudunu ve ruhunu iyi tanımalıdır. Sürekli değişim ve gelişim içinde olan insan dünü, bugünü ve yarını ile tanımlanıp anlam kazanır. Bu sebeple birey hem bedeninin, hem de farkındalığının bilincinde olmaya imtina göstermelidir.
Kendini her yönden tanıyan ve fark eden birey, yaşamının kontrolünü eline alır, yaşamını kendi yönlendirir. Fakat kendine yabancı ise, dümen dış etkenlerin eline geçer. Bunun neticesinde de tehlikelere açık ve savunmasız bir duruma düşer. Yani kişi kendini tanıyarak bedeninin farkında olur. Bedensel rahatsızlıkların altında ruhsal birtakım sıkıntıların, ruhsal tepkiler ve uygunsuz hâllerin kaynağında da bedensel rahatsızlıkların bulunduğunu bilir. Sözün özü, ruh ile beden, var olmak ve var kalmak için birbirine muhtaçtır.
Bireyi kuşatan hastalıkların önlenmesinde ve iyilik hâlinin artırılmasında zihnin rolü önemlidir. Aynı zamanda bedenimizde olup bitenler de nasıl hissedip düşündüğümüzü etkiler. Bunu en öz hâliyle gün yüzüne çıkartan ise “Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur” atasözüdür. Çünkü sağlıklı bir zihin için aynı zamanda sağlıklı bir bedene sahip olmak gerekir.
Her yönden iyi ve sağlıklı olmak için yapılması ve kaçınılması gereken birtakım hususlar vardır. Bunlara dikkat edilir ve bu doğrultuda bir yaşam senaryosu çizilirse kaliteli bir hayat yaşanabilir. Bu hususlardan birkaçına değinmekte ve hatırlatmakta fayda var:
Her insan her şeyi yapamaz. Daha doğrusu, birçok şeyi aynı anda yapamaz. Örneğin tüm gün iş yerinde çalışıp çabaladıktan sonra eve gidip ev işleri veya hane halkı ile tam mânâda ilgilenemezsiniz. Bir koltukta birden fazla karpuz taşımaya kalkarsanız hem ruhunuz, hem bedeniniz yorulur. Bu nedenle sorumluluk üstlenirken iyice ölçüp tartın. Kaldıramayacağınız yüklerin altına girmeyin. Yoksa o yükler önce sizi yorar ve strese sürükler, ardından da fiziksel sağlığınızı tehdit etmeye başlar.
Kaliteli ve sağlıklı yaşam dengeyi sever. İyi bir plânlama, zaman ve emek paylaşımı yapmazsanız, terazinin dengede kalmasını sağlayamazsınız. Saatlerce televizyon, bilgisayar yahut telefon karşında yaşamaya kalkışırsanız işin tadını kaçırırsınız. Bunlar da elbette olsun ama diğer sorumluluk ve aktivitelerinizi aksatmasın. Çıkın, temiz hava alın, spor yapın, doğayı keşfedin, ailenizle vakit geçirin. Emin olun, bunlar size kendinizi daha iyi hissettirecek.
İnsanları bir arada yaşamaya iten en önemli sebeplerden biridir paylaşmak. Sıkıntılar, acılar paylaştıkça azalır; mutluluk, iyilik paylaştıkça artar. Bu nedenle başa çıkmakta zorlandığınız şeyleri insanlarla konuşun. Birkaç saat de olsa arkadaşınızla çıkıp bir çay içimi sohbet edin. Baktınız olacak gibi değil, profesyonel yardım alın. Ayıp değil ya, dökün içinizi doktorunuza. Kendinize fazla yüklenmeyin, yüklerinizi paylaşın.
Kendini bil. Kendini bilen haddini bilir. Haddini bilen dengeyi, sınırı yakalar. İyi bir ruh sağlığı, kim olduğunu bilip kabul etmek ve bununla mutlu olmakla mümkündür. Herkes altın oran bir vücuda sahip olmak zorunda değil. Ya da çok zengin, çok akıllı, çok havalı… Sürekli bunların hayâliyle yaşarsanız kendinizi yaşamayı kaçırırsınız. Kendinize güvenin ve onu olduğu gibi kabul edip sevin. Onunla her anın tadını çıkarın.
Sevgi, bütün güzelliklerin ve iyiliklerin anahtarıdır. Hayatınızın her detayına dokunmasını sağlayın. İyi şeyleri sevin. Bir şeyi ise çok sevin ve onu uğraş hâline getirip sürekli yapın. Meselâ çiçek yetiştirin, müzik dinleyin, kayak yapın ve yazın… İyi olduğunuz, severek yaptığınız bir şey sizin iyiliğinizi yükseltecektir.
Gün herkese yirmi dört, size on iki saat değil. Zamanın yokluğundan şikâyet etmeyi bırakın. Unutmayın, kendinize zaman yaratmak ve nefes almak zorundasınız. Mola vermeden yapacağınız hayat yolculuğu felâketiniz olabilir. Günlük bir saat resim yaparsanız dünya batmaz, merak etmeyin. Kısa süreli de olsa yapacağınız yürüyüş her açıdan sağlığınızı olumlu etkiler.
Hatırlamamız gereken hayatî bir gerçek var: Vücudunuz ve zihninizin birbiriyle ne kadar bağlantılı olduğunu fark ediyor musunuz? Etmiyorsanız, artık edin! Sağlıklı beslenin, spor yapın, doktor kontrollerinizi aksatmayın ve sevin!
Unutmayın, sağlıklı ve iyi olmak sadece sizi etkilemez. Hayatınız, sevdikleriniz, kararlarınız ve geleceğiniz bu bütünün birer parçasıdır. Sağlıklı olmak ve iyi hissetmek de bütünsel bir şeydir. Bu bütünün önemli bir parçası olan zihin sağlığını tanımak, birçok sağlık sorununu atlatmakta size avantaj sağlar.
Zihin sağlığı; biliş, duyuş ve davranış olarak iyi olmak, iyi hissetmek demektir. Zihin sağlığımızı etkileyen birçok faktör vardır: Beslenme şeklimiz, sosyal ilişkilerimiz, çevremiz, dürtülerimiz, beklenti seviyemiz, takıntılı düşüncelerimiz, aşırı kontrolcü olmamız, hayâlperest veya gerçekçi kişiliğimizse bu faktörlerden sadece birkaçı. İşin özü şu ki, yaşı, cinsiyeti, dili, dini, ırkı, statüsü ne olursa olsun, herkes zihinsel rahatsızlık sahibi olma riski taşır. Sıkça rastlanan zihinsel rahatsızlıkları şöyle sıralayabiliriz: Panik bozukluk, fobiler, obsesif kompülsif bozukluk, travma sonrası stres bozukluğu, majör depresyon, bipolar bozukluk, inatçı depresyon, mevsimsel depresyon ve şizofreni... Her birinin kendine özgü belirtileri, sebepleri ve tedavi şekilleri bulunmaktadır.
Bu problemlerin kendilerini nasıl gösterdiklerine bakacak olursak; panik bozuklukta kişi, aniden ve çok yoğun bir korku ile panik yaşar. Fobilerde bir nesne, olay, kişi, yer ya da durumdan aşırı ve yoğun korku duygusu vardır. OKB’de birey takıntılı düşüncelere sahiptir. Tekrarlayan davranışlar yani obsesyonlar gösterir. Travma sonrası stres bozukluğu, travmatik bir olaydan sonra ortaya çıkar ve kişi bu olayı hatırlatan tetikleyicilerle karşılaşınca yoğun bir kaygı yaşar. Majör depresyonda olan birey hiçbir şeyden zevk almaz ve çoğu zaman mutsuzdur. Manik ve depresif epizotlar, bipolar bozukluğun en önemli göstergeleridir. Çok uzun bir depresyon süreci yaşanıyorsa inatçı depresyondan söz edilebilir. Mevsimsel depresyonu tetikleyenler ise bahar mevsimleridir. Gün ışığının değişimi bazı kişileri olumsuz etkileyebilir. Şizofreni bozuklukları, oldukça karmaşık bir rahatsızlıktır. Halüsinasyonlar, düşünce bozuklukları, kendi kabuğuna çekilme, motivasyon eksikliği gibi belirtiler gösterir.
Bireyin bu rahatsızlıklarla tek başına başa çıkması mümkün değildir. Bu tür rahatsızlıkların belirtilerini gösterenler varsa mutlaka uzman birinden yardım almalıdırlar. Peki, hangi belirtiler bu kimseyi harekete geçirmeli?
İnsanlardan uzaklaşıyor, inzivaya çekiliyor ve hiçbir şeyden zevk almıyorsanız, yeme alışkanlığınızda anormallikler başladıysa, uykusuz geceler geçiriyor veya hiç uyanamıyorsanız, sürekli yorgunluk hissediyor ve hâlsiz kalıyorsanız, duygularınız her geçen gün anormal bir hâl alıyorsa, kafanız karışıyor ve aklınız bulanıyorsa, görev ve sorumluluklarınızı yerine getiremiyorsanız, hiçbir şey eskisi kadar önemli gelmiyorsa, gaipten sesler duyuyor veya hayâlî hayatlar yaşıyorsanız, kendinize ve çevrenize zarar veren hâl ve hareketlerde bulunuyorsanız geçmiş olsun, zihinsel bir rahatsızlığın pençelerindesiniz demektir. Fakat bu sizi korku ve ümitsizliğe sürüklemesin. Çünkü hayatta her şeyin bir çaresi vardır!