“It’s a Wonderful Life”: Derin bir iyi duygular anlatısı

Fazlasıyla iyi oyunculukların yer aldığı filmde diyaloglardan oyunculuklara kadar her şey, filmin alt metninde anlatılan “İyilik iyidir” mesajına fazlasıyla derinlik kazandırmış. Filmin en önemli özelliklerinden biri de, oluşturduğu anlatı itibarıyla zamandan bağımsız kalabilmeyi başarmış olmasıyla her dönem izlenebilecek tazeliğe sahipliği.

KENDİ istek, arzu ve ihtiyaçlarını karşılamak için gayret gösteren insanlar mı daha mutludurlar, yoksa başkalarının hayatları için kendi hayatlarından fedakârlık edenler mi? 

Çağımızın hâkim anlayışı, daha doğrusu görünür olan çağın anlayışı, bu sorunun ikinci kısmıyla pek ilgili değildir. Hatta çağın hâkim anlayışı böyle davranışları saçma bulur. Ama çok görünür olmasa da başkalarının hayatları için kendi hayatlarından fedakârlık edenlere saygıyla yaklaşan ve bu davranışları yücelten anlayışlarda yok değil.

“It’s a Wonderful Life” (Şahane Hayat) filmi de bu sorular etrafında müthiş bir anlatı oluşturmuş şahane bir film!

Yapımcılığını ve yönetmenliğini Frank Capra’nın yaptığı filmin başrollerinde James Stewart, Donna Reed, Lionel Barrymore ve Thomas Mitchell yer alıyor. Film, iyilik kavramı üzerine derinlikli ve fantastik bir anlatıya sahip.

1946 ABD yapımı filmin senaryosu, Philip Van Doren Stern’in “The Greatest Gift” (En Büyük Armağan) adlı hikâyesinden uyarlanmıştır. Frances Goodrich’in kaleme aldığı filmin senaryosuna yönetmen Frank Capra da katkı sunmuş.


Filmde, sürekli başkalarına yardım eden ama her seferinde kendi açısından kötü sonuçlar doğuran bir iş insanının hikâyesi anlatılıyor. İyilik yapmasına rağmen başına sürekli kötü şeyler gelen George Bailey (James Stewart), yaşadıklarından dolayı intiharın eşiğine gelir. Bu sırada karşısına bir melek çıkar ve bu melek, Bailey’e aslında yaptıklarının insanların hayatına olumlu yönde etkiler bıraktığını ve yaptıklarının şahane işler olduğunu gösterir.

75 yıllık bir geçmişe sahip olmasına rağmen oluşturduğu anlatı itibarıyla tazeliğini hâlen daha koruyan ve ABD’de “kültürel, tarihî ve estetik olarak önemli filmler” arasına seçilerek Kongre Kütüphanesi Ulusal Film Arşivi’nde muhafaza edilen bir filmdir.

Film, 75 yıllık geçmişinde birbiriyle zıt eleştirilere maruz kalmasıyla tanınıyor. Öyle ki, ilk yayınlandığı yıllarda komünizm güzellemesi yapıldığı eleştirilerine maruz kalan film, sonraları kapitalizm güzellemesi yaptığı yönünde eleştiri almış.

Film, bazı yönleriyle fantastik bir anlatıya sahip olsa da insanın özündeki iyilik kavramına yaptığı vurgu nedeniyle gerçek yaşamla doğrudan irtibat kurabiliyor.

Fazlasıyla iyi oyunculukların yer aldığı filmde diyaloglardan oyunculuklara kadar her şey, filmin alt metninde anlatılan “İyilik iyidir” mesajına fazlasıyla derinlik kazandırmış.

Filmin en önemli özelliklerinden biri de, oluşturduğu anlatı itibarıyla zamandan bağımsız kalabilmeyi başarmış olmasıyla her dönem izlenebilecek tazeliğe sahipliği.

Film siyah beyaz olarak çekilmiş. Ama televizyonlarda yayınlandıktan sonra aldığı beğeniler fazla olunca üç kez renklendirilmiş. İlk renklendirme işlemi, 1986’da şimdiki adı Hallmark Entertainment olan Hal Roach Studios, ikincisi 1989’da Republic Pictures, sonuncusu ise 2007 yılında Legend Films tarafından yapılmış.

Filmi izlerken mutluluk, iyilik ve kötülük kavramları arasında ister istemez bağ kuruyorsunuz. Hem de güçlü bir bağ…

Bayram dolayısıyla iyilik duygusunun fazlasıyla toplumsallaştığı bugünlerde bu filmi mutlaka izlemelisiniz.

İyi seyirler…