KUZEY Irak’ta yapılan “Pençe”
adlı operasyonda terör örgütüne ağır darbe vuruldu. Ancak rehin alınmış 13
vatandaşımız şehit oldu. “Kahrolsun PKK” iradesi adım adım gerçekleşiyor. Ancak
PKK’nın siyâsî uzantısı olduğu bilinen HDP konusunda Millet İttifakı’nın kafası
karışık. Neden?
Çünkü
terörün iki kanadı vardır; askerî ve sivil… PKK butik devlet peşinde olduğu
için silah bırakmaz; bırakmaya mecbur kaldığında ise büyük kazanımlar elde
etmek ister. Ve günü geldiğinde uyuttuğu askerî kanadını uyandırır. O nedenle
terörist kültün en önemli limanı, sivil cephedir. Ancak bazen bu sivil cephe
“milis sivil” değildir. Yani kamuflajı olmayan askerler gibi çalışan sivil
görünümlü kişilerden oluşmayabilir.
Bir
de “yumuşak güç” dediğimiz “yasal katman” örüntüsünde olur. Nitekim HDP tam da
bu örüntü düzleminde!
HDP’ye
oy veren seçmenin de ezici çoğunluğu “askerî ve milis sivil” cepheler döneminin
kapanmasını istiyordur. Siyasal kültür içinde yürümek istiyordur. Ancak bunun
mümkün olması için HDP seçmeninin “sivilleşmek” gibi temel bir problemi var.
Yani zihnen kendini militarizm ikliminden yalıtamıyor. Bunun nedenleri üzerinde
ayrıca durmak gerekir.
Millet
İttifakı’nda CHP-HDP iş birliği, özünde CHP’nin HDP’yi sivilleştirme
stratejisini içermiyor. Aksine CHP’nin parti olarak sivilleşme gibi temel bir
problemi var. Çünkü CHP de askerî kanat olarak TSK’nın tek sahibi olduğunu
vehmediyor ve partiyi de “milis sivil” dokusunda tutmakta ısrar ediyor. Yani
karakteristik buluşma var.
Cumhur
İttifakı ise HDP konusunda “tam irade” sahibi. Bu devleti muhafazada milleti
konsolide edebiliyor. Ancak Cumhur İttifakı’nın çözemediği ve sosyolojisini
analiz etmeyi ertelediği bir akış var: HDP seçmenindeki “kararsız seçmen”
bilinçaltını okuyamamak… Yani HDP seçmeninin oyu kime vereceğine dair bir
kararsızlık değil, HDP-PKK ilişkisinin kesilmesi noktasındaki sosyolojik
duruşundaki kararsızlığı…
Kuşkusuz
bu süreç 2023 yılında önemli bir iktidar kırılmasına evrilebilir. Nitekim
Biden’in “Erdoğan’ı devirmek” ile “Kürtlere destek” arasında doğrudan ilişki
kurması da bu kırılmayı Türkiye için bir fay hattına dönüştürme niyeti
taşıdığını göstermektedir.
Önceki
yazılarda da ifade ettiğimiz gibi, bu strateji, Erdoğan’ı devirecek oy
potansiyeli, gençlerin manipüle edileceği şehir olarak İstanbul’u ve PKK
kartının hedefinde olan Gaziantep merkezli sınır hattının 2023 hedefleri
açısından hayatî kılmaktadır.
Ayrıca
2021 yılının İstiklâl Marşı yılı ilân edilmesinin önemi ve stratejik imkânının
göz ardı edildiğini dillendirip duruyoruz. İstiklâl Marşı ruhunda millî ve
sivil bir farkındalık imkânının değerlendirilmesinde gecikildiğinin altını
çiziyoruz.
Nitekim
içinde bulunduğum ve kuruculuğunu gençlerin yaptığı 2023 Kuşağı Hareketi’nin
“İstiklâlin 100’ü Sensin!” mottosuyla başlattığı istiklâl yürüyüşünde aile
fertlerinin birlikte İstiklâl Marşı’nı okumalarını içeren “İstiklâl Evimiz”
sosyal projesi, dikkat çektiğimiz imkâna ilişkin sivil bir katkı içermektedir.
Yani HDP seçmeni politik refleksi yerine sosyolojik olarak ait olduğu evin tek
bir ev olduğunu ve bunun Türkiye olduğunu Devlete veya topluma anlatma derdine
düşerek değil, PKK’ya karşı HDP’nin ait olduğu evin netleşmesine yönelik duruşa
geçmelidir.
Bir başka ifadeyle, yasal olanı kuluçka edinerek sivil milis adresi kılınan HDP’yi sivilleştirmek, öncelikle oy veren seçmenin sorumluluğundadır. Erdoğan’ı devirmek gayreti, özünde evin reisini değiştirmek değil, kundaklamak çabası değilse tabiî…