“İstiklâl Evimiz”

Biden’in “Erdoğan’ı devirmek” ile “Kürtlere destek” arasında doğrudan ilişki kurması da bu kırılmayı Türkiye için bir fay hattına dönüştürme niyeti taşıdığını göstermektedir. Önceki yazılarda da ifade ettiğimiz gibi, bu strateji, Erdoğan’ı devirecek oy potansiyeli, gençlerin manipüle edileceği şehir olarak İstanbul’u ve PKK kartının hedefinde olan Gaziantep merkezli sınır hattının 2023 hedefleri açısından hayatî kılmaktadır.

KUZEY Irak’ta yapılan “Pençe” adlı operasyonda terör örgütüne ağır darbe vuruldu. Ancak rehin alınmış 13 vatandaşımız şehit oldu. “Kahrolsun PKK” iradesi adım adım gerçekleşiyor. Ancak PKK’nın siyâsî uzantısı olduğu bilinen HDP konusunda Millet İttifakı’nın kafası karışık. Neden?

Çünkü terörün iki kanadı vardır; askerî ve sivil… PKK butik devlet peşinde olduğu için silah bırakmaz; bırakmaya mecbur kaldığında ise büyük kazanımlar elde etmek ister. Ve günü geldiğinde uyuttuğu askerî kanadını uyandırır. O nedenle terörist kültün en önemli limanı, sivil cephedir. Ancak bazen bu sivil cephe “milis sivil” değildir. Yani kamuflajı olmayan askerler gibi çalışan sivil görünümlü kişilerden oluşmayabilir.

Bir de “yumuşak güç” dediğimiz “yasal katman” örüntüsünde olur. Nitekim HDP tam da bu örüntü düzleminde!

HDP’ye oy veren seçmenin de ezici çoğunluğu “askerî ve milis sivil” cepheler döneminin kapanmasını istiyordur. Siyasal kültür içinde yürümek istiyordur. Ancak bunun mümkün olması için HDP seçmeninin “sivilleşmek” gibi temel bir problemi var. Yani zihnen kendini militarizm ikliminden yalıtamıyor. Bunun nedenleri üzerinde ayrıca durmak gerekir.

Millet İttifakı’nda CHP-HDP iş birliği, özünde CHP’nin HDP’yi sivilleştirme stratejisini içermiyor. Aksine CHP’nin parti olarak sivilleşme gibi temel bir problemi var. Çünkü CHP de askerî kanat olarak TSK’nın tek sahibi olduğunu vehmediyor ve partiyi de “milis sivil” dokusunda tutmakta ısrar ediyor. Yani karakteristik buluşma var.

Cumhur İttifakı ise HDP konusunda “tam irade” sahibi. Bu devleti muhafazada milleti konsolide edebiliyor. Ancak Cumhur İttifakı’nın çözemediği ve sosyolojisini analiz etmeyi ertelediği bir akış var: HDP seçmenindeki “kararsız seçmen” bilinçaltını okuyamamak… Yani HDP seçmeninin oyu kime vereceğine dair bir kararsızlık değil, HDP-PKK ilişkisinin kesilmesi noktasındaki sosyolojik duruşundaki kararsızlığı…

Kuşkusuz bu süreç 2023 yılında önemli bir iktidar kırılmasına evrilebilir. Nitekim Biden’in “Erdoğan’ı devirmek” ile “Kürtlere destek” arasında doğrudan ilişki kurması da bu kırılmayı Türkiye için bir fay hattına dönüştürme niyeti taşıdığını göstermektedir.

Önceki yazılarda da ifade ettiğimiz gibi, bu strateji, Erdoğan’ı devirecek oy potansiyeli, gençlerin manipüle edileceği şehir olarak İstanbul’u ve PKK kartının hedefinde olan Gaziantep merkezli sınır hattının 2023 hedefleri açısından hayatî kılmaktadır.

Ayrıca 2021 yılının İstiklâl Marşı yılı ilân edilmesinin önemi ve stratejik imkânının göz ardı edildiğini dillendirip duruyoruz. İstiklâl Marşı ruhunda millî ve sivil bir farkındalık imkânının değerlendirilmesinde gecikildiğinin altını çiziyoruz.

Nitekim içinde bulunduğum ve kuruculuğunu gençlerin yaptığı 2023 Kuşağı Hareketi’nin “İstiklâlin 100’ü Sensin!” mottosuyla başlattığı istiklâl yürüyüşünde aile fertlerinin birlikte İstiklâl Marşı’nı okumalarını içeren “İstiklâl Evimiz” sosyal projesi, dikkat çektiğimiz imkâna ilişkin sivil bir katkı içermektedir. Yani HDP seçmeni politik refleksi yerine sosyolojik olarak ait olduğu evin tek bir ev olduğunu ve bunun Türkiye olduğunu Devlete veya topluma anlatma derdine düşerek değil, PKK’ya karşı HDP’nin ait olduğu evin netleşmesine yönelik duruşa geçmelidir.

Bir başka ifadeyle, yasal olanı kuluçka edinerek sivil milis adresi kılınan HDP’yi sivilleştirmek, öncelikle oy veren seçmenin sorumluluğundadır. Erdoğan’ı devirmek gayreti, özünde evin reisini değiştirmek değil, kundaklamak çabası değilse tabiî…