YILLARDIR
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed Al Nahyan ve Suudi
Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Türkiye karşıtlığı ile gündeme
geliyor. CIA, Kaşıkçı'nın öldürülmesi emrini Selman’ın verdiği sonucuna
ulaşmasının ardından, Selman da Cemal Kaşıkçı cinayetini işleyen kişilerin
kendi sorumluluğunda olduğunu kabul ederken cinayetten haberi olmadığını beyan
etti.
CIA bu konuda Selman’ı işaret
etse de bunu bir daha dillendirmedi ve gerçeklerin ortaya çıkmasını beklemek
gerektiği gibi saçma bir fikir, bizzat CIA Direktörü Gina Haspel tarafından
dile getirildi. ABD en fazla kime hizmet ediyorsa, Kaşıkçı’nın katilleri de
aynı yere çalışır.
Kaşıkçı, üç asır önce Türkiye’den
Suudi Arabistan’a yerleşen bir aileden gelen muhalif bir gazeteci ve yazardır. Bir
dönem Usame bin Ladin’le aynı fikirdeyken, sonradan demokrasiyi en çok savunan
isimlerden biri oluyor ve bu aşamadayken cinayete kurban gidiyor.
Benzer bir durum olarak, BAE’de insan
hakları değerlerini savunan muhalif Ala es-Sıddık, Londra’da bir trafik
kazasında ölüyor. İlk incelemelerden es-Sıddık’ın otomobilinin frenlerinde
kazadan kısa süre önce oynamalar olduğu tespit ediliyor. Dolayısıyla Sıddık,
bilinçli bir şekilde suikasta kurban gidiyor. Daha önce de Sıddık’ın babası
gözaltına alınmıştı. Abudabi’de Veliaht
Prensi’ne yakın isimler de bu neticeden hoşnutlar.
Nobel ödüllü Yemenli aktivist
Tevekkül Kerman’ın evine ve ofisine de el konulmuştu. Tevekkül Kerman ile Ala
es-Sıddık’ın ortak özellikleri, Arap ülkeleri için özgürlük, adalet ve insan hakları değerlerini
savunuyor olmalarıdır. BAE’li
muhaliflerin ısrarla itiraz ettikleri en önemli nokta, İsrail ile
normalleşmedir. Ala es-Sıddık’ın tam da bu sürece direnirken ölümü tesadüf
olamaz.
Kısa süre önce Kırım olayını
kaşıyan ABD, Donbass bölgesinin özerk hâline itiraz etmedi. İngiliz HMS Defender
savaş gemisi Kırım’ın Felenk sınırını ihlâl ettiği sırada Rus Su-24M savaş
uçağı, Defender’e uyarı ateşi açtı. İngiliz savaş gemisi bölgeyi terk etti,
ancak İngilizler bu durumu yalanladılar.
Bilgisayarla ilk tanışanlar
bilir; McAfee, bir dönem bilgisayarların korunmasında antivirüs programı olarak
tercih edilmişti. Şimdilerde de önemli koruma sağlayan programlardan biridir. McAfee,
antivirüs program kurucu ve yazılımcısı John McAfee’nin soy ismidir. John
McAfee, İspanya’dayken ABD’ye iadesi onaylanınca hemen ardından hücresinde ölü
bulundu. Kripto paralarla da ilgilendiği
bilinen John McAfee’nin asıl ölüm nedeni, Amerikan
Ulusal Güvenlik Ajansı’nın (NSA) siber-sistemlerini etkisiz hâle getirmek için
yaptığı çalışmalar...
Galler Prensesi Diana da trafik
kazasına kurban gitmişti. Adnan Kahveci ve ASELSAN mühendislerinin ölümleri
gibi çok sayıdaki olay kafalarda sır olsa da, asıl neden, gücü elinde
tutanların operasyonlarının olmasıdır. Kraliçe, Diana’ya dayanamadı ve
temizledi. Türkiye’nin en tepesindeki Özal, sağlık sorunu yaşadı ve saatlerce bir
ambulans Köşk’e gelmedi. Bu tür olayların hiçbiri tesadüf değildir.
Özellikle 2016 öncesindeki siyâsî
suikastlar bir dönem Türkiye’yi sarsmıştı. Rusya Büyükelçisi Andrey
Gennadiyeviç Karlov’un Çankaya’da katıldığı sergide öldürülmesi Türkiye’yi
etkilemişti.
Mevcut düzen yürürken kendisi
olmayı isteyen ülkelere ya dışarıdan müdahale edilir ya da içeriden darbe
yapılır. Bunlara zemin hazırlarken de siyâsî cinayetler işlenir. Cemal Kaşıkçı
ve Ala es-Sıddık cinayetleri son dönemdeki bu tür olaylardandır.
Suudi Arabistan, BAE ve İsrail, Mezopotamya’da
(şimdilerde Orta Doğu) siyâsî aktör olmak istiyorlar. Karşılarında engel olarak
gördükleri tek ülke Türkiye’dir. Bunun için Suudi Arabistan, Cemal Kaşıkçı’yı
Türkiye’de öldürerek uluslararası ortamda köşeye sıkıştırmak istedi. Lâkin Türkiye’nin
devlet aklı sayesinde bunu başaramadı. BAE ve Kraliçe, Ala es-Sıddık’ı ortadan
kaldırdı. Çünkü Türkiye karşısında Zayed Al Nahyan’ın elinin zayıf düşmesi
istenmedi.
Türkiye, Azerbaycan ve Pakistan
ortak tatbikat aşamasındayken, İngiltere, Rusya’ya Karadeniz’de saldırdı. ABD, Kraliçe’ye
pek itiraz etmez. Lâkin İngiltere, kritik köşe taşları ve kanallar söz konusu
olduğunda ABD ile her zaman çıkar kavgasına girer.
Bir Kuşak Bir Yol projesi
(Londro-Pekin Demir İpekyolu) çerçevesince istihbarat savaşları ve devlet
kavgaları, İngiltere, Çin, Rusya ve ABD arasında devam ediyor. Kanal
İstanbul’un temelinin atılması aşamasında İngiltere’nin Rusya’ya saldırması ve
Ala es-Sıddık’ın öldürülmesi, Türkiye’nin elini zayıflatmak içindir. Bu yazı
size anlamsız gelebilir. Bekleyin ve Kanal İstanbul projesinin en büyük
ortaklarından birinin İngiltere olup olmayacağına dikkat edin!
Aynı şekilde ABD’nin de bu
coğrafyada Türkiye’yi elimine etmek için kendisine direnen ne kadar siyâsî kişi
ve teknoloji şirketi sahibi insanı ortadan kaldıracağını görün!